1.3

15.8K 1K 164
                                    

Yorumlarınızı eksik etmeyinizzz güzellerimm lütfennn🥺🥺😽

***
1 Hafta sonra

"İrem sende gel bizimle oynasana." Başımda dikilmiş voleybol oynamak için beni çağıran Betül'e başımı iki yana sallayarak red cevabı verdim. O da çok üstelemeden gitti zaten.

Güneş tam tepede olduğundan oturduğum banka vuruyordu. Kalkmak istesem de, güneşi seviyordum. D vitamini depoladığımı düşünürsek kalkmak istemiyordum.

Bakışlarımı çember oluşturarak voleybol oynayan sınıf arkadaşlarıma çevirdim. Betül'ün teklifini reddetme nedenim henüz yeni iyileşmişken tekrar hasta olmak istemememdi.

Futbol sahasına baktığımda tam o an Poyraz'ın attığı kafa golünü görmüş, dudaklarımı beğeniyle süzmüştüm. Çocuk çok sağlam oynuyordu. Oynadığı topun hakkını veriyordu.

Anonimde böyle mi oynuyordu acaba? Onu bu yeşil sahalarda oynarken görmeyi deliler gibi isterdim.

Poyraz olduğum yöne doğru baktığında hafifçe gülümseyip başımla minik bir selam verdim. Aynı şekilde karşılık verip tekrar oyun oynamaya devam edince hiç anlamasam da büyük bir dikkatle izledim maç yapan arkadaşlarımı.

Zil çaldığında tüm alt sınıfta olanların dışarı çıkıp Poyraz'ı izlemeye geleceğini biliyordum. Normalde içeri girerdim ama bu sefer girmedim. Aksine oturup izlemeye devam ettim.

Poyraz'ın sahanın içinde ki bakışları ara sıra olduğum yere kayıyordu ve bu ona her defasında top kaybı yaşamasına mâl oluyordu.

Kollarımı göğsümde toplamış onları izlerken yanımda ki boşluğa kumral bir kız oturdu. İtiraf etmem gerekirse ilk saniyeden dikkatimi çeken şey kızın dalgalı, bebe kumralı renginde olan uzun saçlarıydı.

Kız ayakkabısının iplerini bağladıktan sonra sırtını dikleştirip bana baktı. Genişçe gülümsemesini garipçe karşılamış olsam da bir şey demeden hafifçe tebessüm ettim.

Kız bana elini uzattığında önce eline ardından gamzeli, kırmızı yanaklarına baktım. Bu kızın yüzünün şeker gibi olması şaka falan olmalıydı.

"Merhaba, Zeynep ben," dediğinde elini sıkıp, "İrem," dedim yalnızca. Soğuk nevalenin teki olabilirdim ama elimden gelen ancak buydu. Anonime karşı bile yeni yeni alışmış ve normalin üstünde sohbet etme seviyesine gelmiştik.

Yüzüme dikkatle bakarken, "Gözlerin çok güzel," dedi yüzünde sanki büyülenmiş gibi bir bakış oluşurken. Aniden utanarak, "Sağol," diye saçma sapan kaçamak bir yanıt verdim.

"Hangi sınıftasın?" Kızın sorusunu duymazdan gelmek yerine, "Eşit ağırlıktayım. 12- C şubem," diye yanıtladım.

Ellerini birbirine çarpıp, "Dil sınıfındayım bende," dedi neşeyle. İlk kez birine garip bakışlar atmak yerine hafif tebessümle bakıyordum. Kızda farklı bir şey vardı. Onu uzaklaştırmak yerine samimi hissettirecek farklı bir durum vardı.

Normalde yanıma gelen birini ikinci dakikadan göndermem gerekirken kızın hayat hikayesini anlatmasını sabırla dinliyor bazı yerlerde onu dinlediğimi belirterek 'ee' diyordum.

Gözlerini irice açıp, "Hayatımda ki en korkunç an olabilirdi," dediğinde elimde olmadan güldüm. Hatta sesli gülüşüm onun da dikkatini çekmişti.

"Çok dayandın." Bir an ne dediğini anlamayıp, "Anlamadım," dedim tekrarlaması için.

Kız hâlâ gülümsüyordu ama eski neşesi ve enerjisi şimdilik durulmuştu. Bacak bacak üstüne attığında eteğinin ucunu çekiştirip, "Normalde kimin yanına gitsem beni açıkça kovarlardı," demesi kaşlarımı çatmama neden oldu.

Ne olursa olsun birini kovma kabalığını asla yapmazdım.

"Neden?" diye sorarken bakışlarım halısahadan çıkmış önümden geçen Poyraz'a takılmıştı. Bana göz kırptığında gülümsedim karşılık olarak.

"Çünkü çok konuşuyorum. Kendimi durduramıyorum. Çenem düşüyor. Sırf çok konuşma huyum yüzünden hayatıma kimseyi almıyorum. Arkadaş edinmek içinde eskisi gibi arayış içine girmiyorum. Sonuçta istemiyorlar beni. Onlar da haklı. Kim ister yanında detayına kadar konuşan birini."

Zeynep'i hem anlıyor, hemde anlamıyordum. Onu anlıyordum çünkü sırf soğuk nevale biri olduğumdan çevremde kimse yoktu. Onu anlamıyordum ve bunun benle bağdaştıracağım bir nedeni yoktu.

"Zeynep," dedim parmaklarında olan bakışları bana döndüğünde. Yine gülümsüyordu. Acaba ne kadar şanslı olduğunun farkında mıydı? Çünkü o daima gülümsüyordu.

Uzanıp omzuna bir anlık dokunup, "Benimle daima konuşabilirsin," dedim göz kırparak.

Gözlerini irice açıp, "Ciddi misin?" diye sorması iri, ceylan gözlerini daha güzel göstermişti. Gözlerinin içini başta kahverengi sansam da bunun ela renginde olduğunu fark etmiştim.

Güzel bir kızdı. Ve diğerlerine göre rahatsız olmamıştım. Aksine hoşuma gitmişti. Sanırım hayatıma ilk kez birinin dan diye girmiş olması hoşuma giden şeydi.

"Bak seni hep darlarım." Parmağını sallayıp konuşmasına kıkırdayıp, "Sorun yok," dedim. Zeynep bu okula yeni geldiğinden, dil sınıfını seçme nedenini, ileride düşündüğü mesleği anlatırken onu dinliyordum ama bakışlarım sürekli sahaya kayıyordu.

Çünkü ne zaman sahaya baksam Poyraz'la göz göze geliyorduk.

Tuhaftı ama Poyraz'da farklı olduğuna neredeyse emin olduğum başka şeyler vardı. Ama şimdi düşünmeyecektim.

Her şeyin zamanı vardı ne de olsa.

***
Zeyno'yu yedim yuttummm😽

Bu arada Zeynep'i Instagram bölümünde koymuştum. İsterseniz unutan varsa dönüp tekrardan bakabilir^^

Beğendiniz mi bakalım bölümü?

Sinek Valesi | Texting ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin