1.8

15.5K 1.1K 332
                                    

Bu bölüme 30 yorum gelir bence. Çünkü bu gidişle yazma hızım çok azalıyor. Yaptığınız yorumlar motive ediyor ballarr💚

En azından nokta olsa bile atınız. Bu şekilde insanın bölüm atma isteği pek olmuyor :(

YORUMMM🥺🥺

***
"Tanzimat edebiyatı 1. Dönem şiiri hakkında bize bildiklerini anlatmak ister misin Efe?" Bakışlarımı sırasında dalgınca oturmuş Poyraz'a çevirdiğimde edebiyat hocamız Bahar hocanın dediğini anlamamış gibi bedenini öne doğru eğip Can'ın kulağına bir şeyler söylemesini dinledi.

Bakışları sınıfın içinde dolanırken bana bakmamaya özen gösterir gibiydi. Dünden bu yana olan bu tavrı hiç hoş değildi. Sanki başka bir şey olmuştu benimle alakalı ve bu yüzden bana soğuk yapıyordu.

Sabah ona günaydın dediğimde bana cevap vermemişti. Öküz.

"Hayır hocam." Normalde de dersleri pek iyi değildi ama sınav zamanı çok fazla çalışıp yazılı notlarını yüksek alıyordu.

"Tamam o zaman başka cevaplamak isteyen var mı?" Bakışlarımı çekmeden Poyraz'a bakmaya devam ettim. Eğer bir sorun varsa ve bu sorun benden kaynaklıysa, onu üzmüşsem bunu düzeltmek isterdim.

Herhangi bir yanlış yaptığımı da hatırlamıyordum ki.

Zil çaldığında sınıftan çıkan Poyraz'ın arkasından çıktım hemen sınıftan. Montumun fermuarını hızlıca gittiğimden çekemedim. Önü açık kalmıştı. Sorun değildi.

Alt katta ki spor odasına girdiğinde arkasından bende girip kapıyı örttüm. Poyraz sırtı bana dönükken, "Can sana gelme demiştim," diye sinirle bağırınca, "Can değil İrem," dedim sakince.

Başta dönmedi ama sonrasında yönünü bana çevirip, "Pardon," dedi ağzının içinde.

Kollarımı göğsümün üzerinde bağlayıp, "Evet anlat bakalım," dedim dudağımın içini ısırıp.

Poyraz ellerini okul formasının cebine koyup, "Neyi?" diye sorarken gözlerime bakmak yerine sürekli başka noktalara bakıyordu. Karşımda ki kişi benimle göz teması kurmadığında bu duruma fazlasıyla sinir oluyordum.

"Öncelikle konuşurken göz teması kurman gerekli. Sonrasında beni neden görmezden geldiğini anlat bana." Dudağının kenarında minik bir tebessüm oluştuğunu görebilmiştim. Hayal değildi. Göz yanılmasıda olabilirdi ama hayır, bayağı gülmüştü işte.

Göz göze geldiğimizde, "Böyle mi?" diye sordu. Sesinin altında yatan imayı görmezden gelmek istedim.

"Evet."

Poyraz elini ensesine atıp ensesini sıvazlarken, "Seni görmezden geldiğimi nereden çıkardın?" diye sordu. Kaşlarımı kaldırıp benimle alay ettiğini düşünerek baktım ona. Yüzümde ki ciddiyeti gördüğünde pes edercesine, "Tamam," dedi nefesini verip.

"Sadece sana karşı olmam gerektiği gibi davranıyorum." Bir an gülecek gibi gerildi dudaklarım. Bana karşı nasıl olması gerekiyordu ki? Soğuk, görmezden gelen biri mi olmalıydı.

Şu an saçmaladığının farkında mıydı?

"Poyraz," dedim ciddiyetle yüzüne bakarak. "Bir anda bana bu şekilde soğuk davranmanın nedenleri kafamda var ama hiçbir nedeni kabul edemiyorum. Aramızda hiçbir şey olmamışken senin birden bana soğuk yapmanı anlamıyorum. Sorun pasta mıydı? Çünkü ne olduysa pastadan sonra oldu."

Gözlerinin parıldadığını gördüm. Bir şeyler hoşuna gitmişti veya başka bir şey olmuştu ama gözlerinde ki keyifli parıltılar oldukça belliydi.

Bana doğru iki adım atıp karşımda durduğunda uzun boyu başımı kaldırıp ona bakmama neden oldu. Hafifçe gülümseyip, "Biraz daha zorlarsan puzzle'yi tamamlayacak gibisin. Ama bazen beklemek önemlidir İrem," dediğinde göğsümün altında ki kalp bir anda hızla basınç yapmaya başladı.

Beklemek? Puzzle parçası?

Poyraz'ın aklımdan geçenlerle bir alakası var mıydı bilmesem de anonim bir an önce kendisinin kim olduğunu bana söylemeliydi.

Çünkü Poyraz aklımı fazlasıyla kurcalayıp, bambaşka düşüncelere itiyordu beni.

**
Koridorda ki pencerede Zeynep'le durmuşken kulağım ondaydı ama aklım burada değildi. Spor odasında olabilirdi çünkü en son çıkarken kafayı yememek için aklımı bir yerde bırakmam gerekmişti.

"Pişt," diyerek kolumu dürttü yandan. Göz ucuyla ona baktığımda kaşlarını çatıp tatlı bir ifadeyle, "Beni dinlemiyor musun?" diye sordu.

Nefesimi verip, "Dinliyorum," diye yalan söyledim.

Zeynep önüme geçip, yüzüme dikkatle bakarken, "Bir sorun olduğu çok belli," diye mırıldandı.

Evet bir sorun vardı ve ben sorunu çözemiyordum. Bu sorun tıpkı bir matematik denklemi gibiydi. Cevabı çözmeye çalışırken sürekli bir yerlerde patlak verip duruyordum.

Zeynep'e karşı artık daha açık olmak istiyordum. O benim arkadaşımdı. Ve benim için sorun niteliği taşıyan bu durumu onunla paylaşırsam onun fikirlerini öğrenmiş olurdum. Bu durumda bana yardımcı olup, düşüncelerini söylerdi en azından.

"Zeynep bugün müsait misin?" Soruma önce anlam veremedi veya böyle bir soruyu sormuş olmamı garipsedi.

"Evet," dedi sadece.

"Akşam bize gelsene." Zeynep'e yaptığım bu teklif onu öyle bir sevindirmişti ki, yandan boynuma sarıldı. Gülümseyerek ona karşılık verdim. Bu kızı sevmeye başlamıştım. Sevmiyor diyemezdim.

"Hadi kantine gidelim." Elimi tutup bitmeyen enerjisiyle beni sürüklemesine izin verdim. Öğlen arasında olduğumuz için rahattık şimdilik. Birçok kişi sınıflar arası yapılan futbol turnuvasını seyrederken biz içeride kalmıştık.

Zeynep hiç susmadan bana bir şeyler anlatıyordu. Zeynep'in sürekli konuşması çok hoşuma gidiyordu. Beni anlıyordu. Beni sürekli onunla konuşmaya teşvik ediyordu. Normalde çok konuşmazdım ama Zeynep'in yanında çenem düşmek bilmiyordu.

Öyle soğuk biri değildim. Sadece konuşacağım, eğleneceğim bir arkadaşa sahip olamadığım için sessiz kalırdım daima.

Zeynep arkası dönük olduğundan arkasından hızlıca ilerleyen çocuğu görmeyip ona çarptı. Birbirlerine çok sert çarptıkları için panikle Zeynep'in elini tuttum. Yüzünü buruşturup gülümsedi bana.

"Yavaş," dedi adını bilmediğim üzerinde Fenerbahçe kaleci forması olan uzun boylu çocuk.

Zeynep kaşlarını çatarak çocuğa dönüp, "Asıl sen yavaş ol. Bir anda çarpan sensin," diye öfkeyle konuştu.

Kaşlarımı kaldırdım şaşkınlıkla. Normalde hiçbir zaman bu şekilde sert çıkışmazdı.

Esmer çocuk yüzünü sıvazlayıp, "Tamam kusura bakma," deyip sinirle çıktı merdivenlerden.

"Deli mi ne?" diye sordu Zeynep arkasından hâlâ sinirli görünüyordu.

Koluna girip kantine yürütürken, "Boş ver," dedim ama boş vermeyeceğini biliyordum.

Kantine girdiğimde adımlarım duraksadı. Poyraz'ın yanında Filiz vardı ve birbirlerine yakın duruyorlardı. Yüzümü buruşturmamak için kendimi zorladım ama dayanamayıp yüzümü buruşturdum.

Bu kadar genişçe gülümseyecek ne konuşuyorlardı acaba?

***
Ayy bir şey diyeceğim size. Zeynep ve adını diğer bölümde öğreneceğimiz çocuk aslında gerçek hayatta benim çok yakın arkadaşım olan bir ikili^^ ve birbirlerini çok seviyorlarrr (maşallah diyelim nazar değmesin)

Poyraz kızımın aklını kurcalama 😠

Sinek Valesi | Texting ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin