1.0

16.8K 1K 247
                                    

Bu bölümde daha çok yorum yapmanızı istiyorummm🥺🥺

Lütfennnn🥺🥺🥺

***
"Anne ben çıkıyorum." Soğuk hava dolayısıyla montumu giyip annemin yanağına öpücük bıraktım.

Annem üzerime bakıp, "Dikkatli ol bebeğim," dedi. Gülümseyip mutfak masasına koyduğum çantayı aldım ve ayakkabılarımı giymek için girişte eğildim. Siyah botlarımı ayağa geçirdiğim de daha önce hiç hissetmediğim heyecanı hissediyordum.

Aynadan kendime baktım. Kahverengi saçlarımın uç kısımlarını maşa yaptığım için hoş duruyorlardı. Mavi gözlerimi belirginleştirmek adına maskara sürmüş, dudaklarıma ise böğürtlenli lipbalmdan sürerek sade ama bakımlı olmak istemiştim.

Siyah taytım, üzerine giydiğim beyaz dik yaka fermuarlı kazağım ve montum ile çok hoş duruyordum. Eminim sinek valesi de görünce mutlu olacaktı.

O beni görecekti ama ben onu göremeyecektim. Sanırım bu üzücü bir durumdu.

Evden çıktığımda merdivenlerden yukarı çıkan Ayten'le karşılaştık. Rahatsız edici dik bakışları yeniden üzerimdeydi. İlkokul zamanlarından beri aramızda ki iletişimsizlik devam ediyordu.

Birbirimizi sevmiyorduk. Çünkü sevmek için nedenimiz yoktu.

Ayten büzdüğü dudaklarıyla beni süzerken, "Sen dışarı çıkmayı bilir miydin ya?" diye sordu. Alaycı tonlaması sinirlerimi bozmuş olsa da stabil ifademi bozmadan önüme dönüp, "İyi akşamlar," dedim yalnızca.

Ayten başka bir şey demedi. Demesine lüzum yoktu zaten. Apartman dışına çıkıp, ellerimi cebime koyarak sokağın sonunda ki halısahaya doğru yürüdüm.

Yaklaşık üç hafta olacaktı. Üç hafta boyunca ona alışmıştım. Onunla sabahlara kadar konuşuyor, ders çalışmayı bıraktığım her an onunla konuşmak için sabırsızlanıyordum.

Daha önce böyle hissetmemiştim. Hayır, kimse böyle hissettirmemişti.

İşin tuhaf kısmı hayatıma hiç kimsenin girmemiş olmasıydı. On sekiz yıllık hayatıma girmeyi tek başaran anonimdi. Ve onu normal bir arkadaş olarak görmüyordum. Bana iltifat ediyordu, karşılıklı sohbetler ediyorduk. Kimseyle özel hayatını konuşmayan ben çocukluk anılarımı anlatıyordum.

Ona bebeklik fotoğrafımı bile atmıştım. Beni azıcık tanıyan biri asla böyle şeyler yapmayacağımı çok iyi bilirdi.

Halısahanın demirlerine yaslanmış taktığı kapüşondan yüzü görünmeyen çocuğa doğru ilerlediğimde elimde olmadan sırıtıyordum. Üzerinde havanın soğuğunu hiç aldırmadığını belli eden siyah eşofman ve beyaz sweatshirt vardı. Etrafa baktığımda ceketini sahanın kenarına koyduğunu gördüm.

Benim geldiğimi fark ettiği anda sırtını dikleştirdi. Belki şu an onu açığa çıkarabilirdim. Zaafını kullanır ve bunu yapardım ama gerek yoktu. Kendisinin söyleyeceği zamanı beklemem gerekiyordu.

"Selam," dedim hemen arkasında durmuş sırtına bakarken. Güldüğümü göremiyordu o.

Konuşmadı. Geçen sefer olduğu gibi. Yavaşça gözlerimi kapatıp, "Kapattım gözlerimi," dedim. Çünkü bana bakacaktı. Ve bunun için gözlerimi kapatmamı, yoksa bakmayacağını söylemişti.

Onun bana yaklaştığını fark ettiğimde elimde olmadan nefesimi tuttum. Ciğerlerimi rahat bırakmak için tekrar nefes aldım. Aldığım nefes beraberinde onun kokusunu da getirmişti ve tuhaf bir şekilde bu koku bana çok tanıdık geliyordu.

Bu sadece yanılmaydı. Erkek parfümleri birbirine benziyordu zaten. Ama erkek parfümlerinin kokularını normalde sevmezken bu kokuya hayran kalmıştım.

Eve gidince parfümü sormam gerekecekti.

Elinin tersi yanağıma dokunduğunda bunun kendi temasımı yoksa rüzgar mı olduğunu başta sorgulamıştım. Korkar gibi dokunmuştu.

"Bana forma getirecektin," deyip güldüğümde derin bir nefes aldığını fark ettim. Kısık sesli gülüşü kulaklarıma dolduğunda gülüşü bu kadar güzelse sesi nasıldır acaba diye düşünmeden edemedim.

Çok geçmeden elime bir şey tutuşturduğunda bunun bir forma olduğunu anladım. Kendi hediyemi de vermek için sabırsızlandığımdan, "Dön arkanı bakalım," dedim.

Biraz bekleyip gözlerimi araladım. Arkasını dönmüştü bana. Önce elimde ki formaya baktım. Kendisine ait forma koleksiyonu yaptığından bahsetmişti. Ve bana Galatasaray forması getirmişti.

Bu oldukça hoşuma gitmişti ve ona sarılmak istiyordum. Tam şu an. Ani bir istekti. Yapmayacaktım.

Kendi çantamdan sweatshirti çıkarıp arkasına geçtim ve uzanıp eline bıraktım. Ellerimiz temas ettiğinde kalbimin atışları hızlanmıştı.

Onun surat ifadesini göremedim. Deli gibi merak etsem de bakamazdım. Ellerim arasında sıkı sıkıya tuttuğum formayı yaklaştırıp kokladım. Parfüm sıkmıştı buna da. Yerim.

"Ben gideyim artık." Cevap vermedi. Vermeyecekti zaten. Son kez dönüp baktım. Ardından arkamı dönüp sahadan uzaklaşmak istediğimde parmak uçları parmak uçlarıma temas etti.

Kokusu ve teması çok yakınımdaydı.

Ona dönmek ile dönmemek arasında kararsız kaldığım bir andaydım.

Ona bakmadım ama susmadım da.

"Sadece gerçek kimliğini bana söylediğin günü iple çekiyorum."

Ve oradan uzaklaştım. Çünkü eğer uzaklaşmamış olsaydım ona dönüp, yüzüne bakardım.

***
Nasıldı bölüm bakalım???

Bol bol yorum yaptınız mı???

*Ve bir şey sormak istiyorum. Kitabın gidişatı hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce nasıl ilerliyor? Sizi sıkıyor mu bölümlerimiz?

Sinek Valesi | Texting ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin