Aynı şeyler

227 59 45
                                    

Tedirgin bir şekilde arkamı döndüm ve sonrasını hatırlamıyorum. Ayıldığımda çok rahat bir şeyin üstündeydi kafam. Pardon birinin. Gözümü aralamaya çalıştım ama bu tatlı kokudan ve rahatlıktan ayrılmak istemiyordum. Bir süre daha uzandım ve ardından rahat yastığım konuştu.
"Günaydın limon çiçeği'm"
Sesi duymamla üstünden sıçramam bir oldu. Hayır o burda olamazdı. Daha da önemlisi benle Veyseli öyle görmüş olamazdı.
"Senin ne işin var burda?" sesim olduğumdan daha sinirli çıkmıştı. Bu sorumla incinmiş görünüyordu. Olsun beni incittiği sözlerine saysın.
"Şu an benim burda olmamdan daha önemli konular var."
"Ne gibi?" dedim tek kaşımı kaldırarak.
"Veysel gibi. O halinizi ebediyen hafızama kazımakta etkili olduğun için sağol! Onu öperken ne geçiyordu aklından?"
Onu öperken bile aklımda sen vardın gerizekalı ama bunu sana söyleme niyetinde değilim.
"Gerçekten bunun seni ilgilendirdiğini mi düşünüyorsun? Hayır yani öyleyse yanlış bir mantık içindesin bunu bil!" dedim kollarımı kavuşturarak.
"Evet efendim düşünüyorum çünkü ben seni..."
"Melisa"
Hay ben senin...!
"Efendim Veysel" dedim bıkkın bir ses tonuyla. Bu sesim Burak'ın hoşuna gitmişti anlaşılan çünkü Veysel'e keyifli keyifli sırıtıyordu.
"İyi misin biraz daha?"
"İdare ediyorum da ne oldu bana?"
"Bayıldın" dedi Burak'a dövecek gibi bakarak.
Elimle yüzümü kapattım. en son Burak'ı gördüğümü hatırlıyordum. Onu görüp bayılmam gerçekten utanç vericiydi. Sonra Bırak kulağıma fısıldadı.
"Utanmana gerek yok limon çiçeği'm. Duyguların değişmeyeceğini ikimiz de çok iyi biliyoruz."
-Duyguların değişmeyeceğini ikimiz de çok iyi biliyoruz- bu ne be! Ha onu en son beni sevmeyerek bırakmıştım. Demek ki hala beni sevmiyordu.
"Ne işin var burda!!!" Resmen bağırarak sordum. Burak afalladı. Ama hemen yüzü eğleniyormuş gibi bir ifadeye büründü. Ahh! Kimi kandırıyordum ben... Özlemiştim onu hem de deliler gibi.
"Burak bence kalksan iyi olur" dedi Veysel dişlerini sıkarak.
"Gel de kaldır" dedi meydan okuyan bir ses tonuyla.
"Burak şansını fazla zorluyorsun!!" sonra bana dönerek "Melisa sende şu çocuğun kucağından kalksan iyi olacak"
Veysel söylemeyene kadar Burak'ın kucağında oturduğumun bile farkında değildim. Her ne kadar kalkmaya çalıştıysam da Burak beni daha çok kendine çekti. Görmeyeli bayağı kuvvetli olmuştu.
Çook hooş.
"Rahat dur limon çiçeği'm bir yerini inciteceksin. dedi dudağının bir kenarı kıvrılarak. kafamı sinirle kaldırdım ve Burakla çok tehlikeli bir pozisyonda kaldık.
Aynı havayı soluyacak kadar yakındık. Şu an bütün bedenim alaev almış gibiydi. Sonra beni biraz daha kendine çekti. Artık tam anlamıyla kucağında oturuyordum sonra beni öpmeye başladı. En başta küçük çaplı bir kalp krizi geçirsem de Burak beni etkisi altına aldı.
Omuzlarını tutup onu kendime yasladım. Saçları hala lisede ki boyundaydı. kısacıj saçları elime gelmiyordu
Huzursuzca mırıldandım.
"Saçlarını uzatmalısın"
Dudaklarımın üstünde ki dudakları bir tebssüm ile kıvrıldı. Sonra beni susuzluktan ölecek bir adammış gibi öptü.
Uzun , derin ve soluksuz bırakan öpücüklerdi bunlar. Ve benim kendimden geçmemi sağlıyordu. Ağzımdan bir inilti kaçtı ve bununla birlikte Burak'ın dili ağzımdaydı. Yapma bunu bana yapma Burak.
Yalvarıyorum.
Bir kırılma sesiyle zorla ayrılabildik birbirimizden. Kafamı kaldırıp baktığında Veysel yumruğunu ovup sessizce küfrediyordu. Ama onun ötesinde bir tahta yığını çekti dikkatimi.
Aoooo... Biz Veysel'i unutmuştuk o da bir yumruğuyla kapıyı yerşnden çıkartmakla kalmayıp iki büyük parçaya ayırmıştı.
Veysel'in bu denli güçlü olduğunu bilmezdim. Eh en azından öğrenmiş oldum. Her şeyin bir ilki vardır.
Aman allahım tıpkı Burak'ın beni öpmesi gibi. En son beni incinmiş bir şekilde bırakmıştı ve beni toparlama görevi Veysel'e kalmıştı. Bıkmadan usanmadan kırılmış kalbimin parçalarını onarmaya çalışmıştı. Çabaları hiçbir sonuç vermemişti ona hep iyiymişim gibi davranmıştım ama değildim. Ta ki Burak'ı görene kadar.. Bir hareketiyle ayağımın yerden kesilmesini sağlarken bir hareketiyle de dünyamı başıma yıkabiliyordu. Anlaşılan şimdi ayağımı yerden kesmeye gelmişti.
Ayağa kalktım.
"Veysel?"
"Sus Melisa. Şu an konuşma! Eğer konuşursan kalbini kırabilirim."
Ben konuşmayı seçmiştim çünkü Veysel'in beni kırabileceğine inanmıyordum.
"Veysel ben..."
"Sen ne Melisa sen ne!! Senelerdir birlikteyiz! Tamam şu kahrolasıcayı sevdiğin gibi sevmedin beni kabul. Anlamıyor musun ya? Senin yanında olmak bile bana yetiyor." ses tonu gittikçe yükseliyordu ve ben korkmaya başlıyordum ama karşısında sağlamam durmalıydım korkup kaçmanın kimseye faydası olmazdı.
"Hem o daha bugün geldi nasıl seni öpme hakkına sahip! Hadi o bu hakka sahip diyelim. Sen beni öptükten sonra onu nasıl öpebiliyorsun!! O seni reddetti. Ondan sonra dağılmıştın. Bennnn seni toparladım!! Her zaman her ihtiyaç duyduğunda yanındaydım. Sense!!!"
Sinirli bir şekilde soluğunu bırakıp odadan çıktı. Bense.. hiçbir şey diyemedim çünkü bir süreliğine felç olmuş olabilirdim. Çünkü nefes dahi alamıyordum.

Arkadaşlar yorumlarınıza ve okumalarınıza çok ihtiyacım var hikayeyin gidişatı açısından lütfeeen🙏🙏
İYİ OKUMALAR HERKESE
öpüldünüz❤️

LİMON ÇİÇEĞİ'M (ASKIDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin