3.0

1.1K 106 311
                                    

önceki bölümde olanlar çoğu kişinin hoşuna gitmemiş sanırım. cici baba, bu yaştan sonra tekrar evlilik vs.
kendinizi 40 yaşında düşünün, iki çocuğunuz var ama hayatınızda hiç mutlu olmamışsınız. eşiniz size hiç iyi davranmamış, dövmüş, aldatmış, aklınıza başka ne gelirse. bu yaşınızda ilk defa mutlu oluyorsunuz.
sizi seven biriyle evlenip daha da mutlu olmayı hak etmez misiniz?

biraz da böyle düşünün lütfen :')

SINIR: 50 oy, 300 yorum.

iyi okumalar! ♡

Gözlerimi araladığımda odamda, yatağımdaydım. Bakışlarımı etrafta gezdirdim. Yanımda abim oturuyordu.

"Beyza, kendine geldin mi? İyi misin?"

Başımı sallayarak doğrulmaya çalıştım. "Tansiyonun düşmüş," dedi komodinimin üstündeki tansiyon aletini işaret ederken. "Hadi, gel içeriye da bir şeyler ye, olmaz mı?"

"Tamam," diye mırıldandım. Ayağa kalkarken abim kolumdan tuttu. Bakışlarımı ona çevirdim. "Ne olacak?"

"Annem evlenmek istiyor, Beyza. O böyle mutlu olacaksa bize laf düşmez..."

"Ya yine aynı şeyleri yaşarsa?"

Başını iki yana salladı. "Ceyhun abi yıllardır annemi beklemiş, baksana, bu saatten sonra da ondan başkasını düşünemez, merak etme sen." Gözlerimi yumdum. "Erkek değil mi, elde edene kadar peşinden koşar, elde edince terk eder, şerefsizler."

Abim kaşlarını kaldırarak bana baktı. Kolumdaki elinden kurtuldum ve sinirle odamdan çıktım.

Salona girdiğimde annemin iyi olduğumdan emin olana kadar süren soruları, zorla yemek yedirmesi, tuzlu ayran içirmesi ve Ceyhun abinin bir takım bizi ikna etme çabalarının sonunda saat geç olmuştu ve herkes evine, odasına çekilmişti.

Abim annemi paylaşma düşüncesinden hoşlanmıyordu. Babamı düşündüğünden değildi, kendisi annemi başka bir adamla evli görmeye dayanamayacağını söylüyordu.

Bir yandan da zaten birlikteler, evlenerek aralarındaki şeyi resmiyete dökmek daha mantıklı bir fikirdi. Annem istiyorsa biz bir şey diyemezdik, o ayrı konuydu.

Benimse tek korkum annemin tekrar üzülmesi, tekrar aynı şeyleri yaşamasıydı. Ben annemi hiç mutlu görmemiştim ki. Hep mutsuzdu, hep sıkıntılıydı. Hep bir derdi vardı. Şu son birkaç aydır ikimiz, abimle üçümüz, mutlu mesut yaşarken şimdi evlendiğinde yine üzgün görürsem dayanamazdım.

Düşüncelerimden sıyrılıp ayağa kalktım. Telefonumu alıp Kıraç'a mesaj attım. Birkaç dakika sonra hala cevap vermeyince de aradım. Düzenli bip seslerini dinlediğim saniyelerin ardından ekranda küçük bir kız belirdi, Kumru.

"Abla!"

"Kumru," diye seslendim aynı onun sesindeki coşkuyla.

"Abla, biliyor musun ben telefon çalınca açmayı öğrendim!" Kocaman gülümsedim. "Öyle mi? Aferin sana. Peki abinin onun telefonunu açtığından haberi var mı?"

Dudaklarını birbirine bastırarak başını iki yana salladı. "Abin nerede?" diye sordum. "Hadi ona ver telefonu."

"Abim bıcı bıcı yapıyor," dedi.

O sırada gözüm Kumru'nun arkasındaki koltuğa takıldı. Koltukta oturan kişiye...

"Öyle mi?" diye sordum.

"Evet, abim bıcı bıcı yapıyor. Tertemiz olacak!"

Gülümsemeye çalıştım. "Tamam o zaman, çıktığı zaman beni arasın, olur mu?" Gülümseyerek başını salladı. "Tamam, ben söylerim."

SENDE YANDIM || Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin