3.1

1.2K 113 322
                                    

SINIR; 50 oy, 300 yorum

iyi okumalar! ♡

Yanaklarımı şişirerek oflarken şu anda burada ne işim olduğunu düşünüyordum. Önümdeki içecekten bir yudum aldım ve geri masanın üstüne bıraktım. Kafamı yana çevirip etrafıma bakındım.

Bu sabah Sevgi'nin bana attığı mesaj ile uyanmıştım. Görüntülü konuşarak onun Serkan ile olan buluşmasına hazırlanmasına yardımcı olurken aniden aklına beni de yanlarında götürmek gelmişti. Defalarca kez reddetsem de bir şekilde şu an onların yanındaydım. Aslında beni ikna eden şey Sevgi'yi yalnız bırakmayı istemiyor oluşumdu. Çünkü hiçbir zaman erkek milletine güvenmeyecektim.

Serkan Ankara'dan dün gelmişti ve sonuç olarak en yakın arkadaşım, sevgilisi ve ben, bir kafede buluşmuş, bir şeyler içiyorduk ve benim canım çok sıkılmıştı.

İkisi sürekli gülüşüp konuşuyor, birbirlerine sarılıyorlardı. Ben de karşılarında oturmuş telefonumla ilgileniyormuş gibi görünüyordum. Ama yaptığım hiçbir şey yoktu. Sadece boş boş instagram'da geziniyordum, o kadar.

İkisi sohbet ederlerken Serkan'ın anlattığı olayda geçen Kıraç'ın ismiyle farkında olmadan başımı kaldırıp onlara baktım. Anında ikisinin de sırıtan yüzü beni karşıladı. Kafamı çevirdim.

"Beyza," diye seslendi Sevgi. "İkiniz de birbiriniz hakkında konuşmayı reddediyorsunuz resmen. Biz bir olayı anlasak sizin aranızı düzelteceğiz ama yok. Siz hiçbir şey anlatmıyorsunuz."

Sinirle nefes verdim. "Ortada düzelecek bir ara yok, Sevgi. Herkes unutsun bitsin işte. Hiç yaşanmamış gibi..." Sonda sesim kısılmıştı.

"Ay kesin senin başının altından çıktı bu görüşmeyi kesme fikri. Yine kafanda ne kurdun da verdin bu kararı acaba?"

"Ya sana ne? Bu durum sizi niye bu kadar ilgilendiriyor? Ne yapacaksınız kimin kararı olduğunu? Ortak karar verdik ve bitirdik. Hoş, ortada başlayan bir şey de yoktu zaten."

Sevgi sandalyesini bana doğru yanaştırdı. "Bak Beyza, şu an belki bana kızacaksın, ya da çoktan kızıyorsun, bilmiyorum ama ben sadece seni düşünüyorum. Sonradan pişman olmanı istemiyorum. Olsaydı nasıl olurdu diye düşünerek kendini yiyip bitirmeni istemiyorum-"

Sözünü yarıda kestim. "Olsaydı diye bir şey kalmadı, olmadı işte, anlayın artık."

Sevgi "hayatım," diye bana ithafen konuşmaya başlayacağı sırada yanında oturan Serkan boğazını temizledi. Kaşlarımı çatarak ona baktım. Benimle aynı anda Sevgi de ona dönmüştü, kaş göz işareti yaptı. Serkan ellerini havaya kaldırdı teslim oluyorum der gibi. Sonra ise dua eder gibi açıp yüzünü ağlamaklı bir hale büründürdü.

Bakışlarımı geri Sevgi'ye çevirdim. "Güzelim benim," diye başladı cümlesine. Serkan tekrardan boğazını temizledi ama bu sefer ikimiz de onu ciddiye almadık. "Sizin anlaşamamış olmanız mümkün değil, kafalarınızın uyuşmamış olması mümkün değil. Siz resmen ruh ikizi gibiydiniz bizim gözümüzde. Yani neden şimdi böyle bir karar aldınız, cidden aklım almıyor."

Yüzümdeki ifadeyi gördüğünde Serkan'a döndü. O da "ben bir lavaboya geçeyim," diyerek yanımızdan uzaklaştığında tuttuğum göz yaşlarımı serbest bıraktım. Bir süre sessizce bekledim. "Olmadı işte Sevgi, sorgulama artık, lütfen. Ben biliyordum zaten yapamayacağımı. Hem... Bilmediğin şeyler var..."

Bana doğru yaklaşıp kollarını bana doladı. "Senin de bilmediğin şeyler var, Beyza."

Birkaç saniye sarıldığım arkadaşımdan ayrıldıktan sonra kaşlarımı çattım. "Benim bilmediğim şeyler mi?"

SENDE YANDIM || Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin