Not:oy vermeyi unutmayın canlar
Nazlı'dan
Fırat ne yapıp edip düğünü erkene almıştı bilmesem sanki sevdiğiyle evleniyor sanırdım gerçi ne kadar inkar etsede vicdan azabı çektiği için benimle evlendiğini biliyordum gelinliği alıp kabine girdim çalışan kızlar ne kadar yardım etmek için ısrar etselerde red ettim onları üstümüdekinleri indirip tam giyinecekken çalışanların kendi aralarındaki fısıltılı konuşmalarına tanık oldum istemeyerek "yazık adama ya baba olamaycak hiç bir zaman " biraz durup sır verip biraz daha kıstı sesini"gerçi kusur onda değil ama" diğer kız"kızım boylu poslu adam sence onamı kaldı bir kaç ay millet sussun diye evlenir sonra hop başka ellerde teselli"
Nazlı acısından gelinliğini avucunun içinde o kadar çok sıkmıştı ki gelinlik ellerinin arasında buruş buruş olmuştu ne sanıyordu ki severek evlendiği mi sadece acıyordu ona bir kaç sene önce sırf ailesinin hatırı için onunla evlenmeyi kabul etmişti şimdi ise vicdanını rahatlatmanın derdindeydi çalışanların bütün söylediklerinin hepsi doğruydu aslında bir nevi gelinliği denemeden kabinden çıktığında çalışan kızlar halini görünce onları duyduğunu anladılar.
Utançtan başlarını yere eğdiler ama çok geçti artık duyulan duyulmuş olan olmuştu yara çoktan kanamıştı işte ne gelirse başa zaten dilinden gelir insanın diye boşuna denilmemişti.
Nazlı gelinliği kızın eline tutuşturup eşlalarını alıp çıkışa doğru gitti onu gören Ayşe hanım onun geldiğinigörünce ayağa kalkıp hemen yanına geldi "kızım hani gelinlik denemedin mi?" Nazlı gözyaşlarını gizlemek için başını önüne eğdi "yok ana bi iki yer yapılmamıştı onu tamalıycaklar sonra gelir denerim"
İster istemez sesi pirüzlü çıkmıştı Ayşe hanım ne kadar inanmasada "tamam kızım sen bilirsin hadi şimdi gidip çarşıda diğer eşyaları alalım"
Nazlı tüm çarşının ona açırmış gibi bakmasını istemiyordu"yok ana eve gidelim yoruldum ben artık daha sonra çıkarız"
Üstelemedi daha fazla Ayşe hanım "tamam kızım sen yoruldun diyorsan başka gün çıkarız" Fırat sigara içmek için kahya çıkmıştı o esnada anasıyla nişanlısının bu kadar çabuk çıkmasına şaşırdı.
Açıkcası onlara doğru gelen nişanlısıyla Nazlı belli etmemek için gözlerini onun dışında her yerde gezdirilyordu "hayırdır ana niye bu kadar çabuk çıktınız normelde 2 saatten aşağı çıkmazdınız Ayşe hanım ilk Nazlı'ya sonra oğluna baktı "çabuk çıkarız söylenirsin geç çıkarız söylenirsin valla oğlum söyle ne istersin"
Şakaya vurdu "tamam ana birşey demedik şimdi nereye gitcez" arabaya doğru giderken "eve oğlum Nazlı biraz yorgun "Fırat bunu duyunca hemen Nazlı'nın kolunu tutup kendine döndürdü
"Neyin var hem bir doktora gidelim ha Nazlı'm "Nazlı sahiplenme ekini duyunca içine bir kor düştü ben senin birşeyin değilim artık demek geliyordu içinde ama diyemedi şuanlık diyemedi"yok iyiyim sadece yorgun hissediyorum biraz kendimi"
Fırat onun kolunu bırakıp arabasının kapılarını açtı onlara ara ara aynadan arka koltuğa bakıyordu
Aynadan..
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Nazlı geldiğinden beri düşünüyordu kararını vermişti artık Fırat'ı kendine mahkum edemez daha fazla. gelince bir arkadaşıyla konuşmuş ona iş bulmasını istemişti hem okuyup hem çalışıcaktı kendi ayaklarının üstünde kalacak he kadar güçlü olduğunu ispatlayacaktı herkese özellikle ailesine arkadaşıyla konuştuğunda onunda kendine ev arkadaşı aradığını ve beraber kalabileceklerini söylemişti.
Kalan eşyalarınıda valize yerleştirip üç yılını geçirdiği odaya son kez bakıp çıkmıştı.FIRAT 'TAN DEVAM
Hepimiz sofraya oturmuş Nazlı'nın inmesini bekliyorduk bu gün gelinlikçi de ne olduysa ne yüzüme bakıyor nede düzgünce sorduklarıma cevap veriyordu merdivenlere baktığımda oda aşağı iniyordu ama yüzünde hüzün vardı bu böyle olmayacaktı en iyisi adam akıllı konuşmanın vakti gelmişti gelip yanıma oturdu hiç kafasını kaldırmadan"sonra konuşalım senle Nazlı "kafasını bu gün ilk kez kaldırıp yüzüme baktı gözlerinde bulutlar geçti ama belli etmemek için hemen önüne döndü.
"Ateş oğlum nerdedir"babamın sorusuyla bizimkilere döndüm"bilmiyoruz valla amcam bizden önce çıktı konağa gelecekti ama biz geldimizde gelmemişti aradım ama işim var dedi"
babam "tamam hadi afiyet olsun "diyip yemeği başladı onunla herkes yemeğini yemeye başladı Nazlı hariç o sadece sofrayı seyretmekle yetiniyordu biran önce yemeği bitirip onunla konuşmaktı asıl niyetim .
NAZLI'DAN DEVAM
Artık konuya bir yerden başlamalıydım ama nereden başlacağımı bilmiyordu açıkçası bir kaç gün gitmekle tümden gitmekten zordu tüm cesaretimi toplayıp çay içmek için kalkmaya hazırlanan aileme baktım "kalkmadan önce sizinle bir konuyu konuşmak istiyorum izninizle" tüm dikkatler beni buldu "ne diyeceksin kızım"
Belki ben konuştuktan sonra çok üzüleceklerdi ama bunu Fırat'a yapamazdım geleceğini baba olma hayalini elinden alamazdım
"ben artık burda kalmayacağım ve.." Fırat'ın ani yerinden kalmasıyla sandalyesi yere devrildi"ne demek burda kalmayacağım Nazlı ne dediğinin farkındamısın"içimden sürekli mecbursun nazlı yoksa o çok üzülecek diyordum yoksa bıramazdım.
Sesizce yerimden kalktım ve parmağımda ki yüzüğü çıkarıp yumruk olan avcunu açıp bıraktım"özür dilerim yapamıyorum lütfen zorlaştırma daha fazla " diğerlerine dönüp"hakınızı helal edin üstümde çok emeğiniz oldu"
babam kollarını iki yana açıp onu çağırdı yanına Nazlı dayanamıyıp gidip sarıldı "eminsin kızım bak kal burda sen benim kızımsın Fırat gider sen kal istemesen evlenmessin " bir kez daha sarıldı babama sıkıca annem ve babamın bu kadar sakin karşılaşmalarını beklemiyordum sanırım en son benim haberim oldu"
kızım nereye gitceksin kız başına hem"Nazlı omuzlarını dikleştirip "ben artık kendim ayakta kalıcam ana tek" anam ağlayıp nazlıyı sarmaladı" yapma ana bırakta nefes alayım artık"
Zor bela ayrılıp yukarı çıktı ben de hemen peşinden çıktım tam içeri girecektim ki ettiğim yemin aklıma gelince ayağımı geri çektim nişanlandığımız gün Anamın ısrarıyla kurana el basmıştım nazlı teliyle duvağıyla bu konağa gelmediği sürece adımımı atmayacaktım bu odaya
"Nazlı'm etme gitme ben giderim bunu bana reva görme kurban olayım"Nazlı valizini alıp kapıya doğru geldi "hoşçakal" deyip tam yanından geçiyordu ki Fırat kolunu tuttu"niye lan niye benim suçum ne"
Nazlı gadar olmalıydı sevdiği adamın kalbini kırması gerikliydi gitmesi için buna mecburdu kolunu ondan kurtarıp "ben bu hayatta en çok anne olmak istiyordum görmediğim anne sevgisini ona verebilmek için"diye yüzüne doğru bağırdı bunu sadece o değil bütün konak duydu.
Nazlı'nın içi parçalanıyordu ama mecburdu bazen bazı sözler bir bıçaktan bile keskin olabiliyor"ben istemedim"diye fısıldadı sevdiği adam.
Nazlı tutup sarılmak istedi o an ama yapamadı yapamazdıda bir karar verilmişti artık"her gün şimdiki ölücem korkusuyla yaşamak istemiyorum"işte bu son darbeydi sevdiği adam için acı acı baktı sevdiği kadına Nazlı ağlamak için tırnaklarını avuç içine o kadar çok bastırıyordu ki eline gelen sıcaklıkla yeni farkına vardı varsın.
Kanayan elleri olsun oysa ki sevdiğim dediği adamın kalbi kanıyordu Fırat başını eğip önünden çekildi Nazlı her adımda canına dikenler batıyor gibi hissediyordu kimseye bakmadan dış kapıya ilerledi herkes ailesini perişan ettiğinin farkındaydı ama mecburdu.Fırat Teresa çıkıp nişanlısının arkasından sessizce
"Gitme" diye bildi sadece.
"Her gidiş bir vazgeçiş değildir".
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şahmeran
ChickLit"mecburdum" İki hecelik bir kelime aşkı kül etmeye yeter miydi? Oysa ki bu kelime Ateş'i derbeder etmeye yetiyordu . Sinirden iki eliyle ardı ardına vurdu başına adam bir şarkının en güzel noktası diye adlandırdığı ses şimdi ölüm fermanıydı. "Sus...