1⁵

225 11 37
                                    

Kapının kapandığını ve anahtar sesinden dolayı kilitlendiğini ve de Keisuke'nin gittiğine emin olunca odamdan çıkıp mutfağa ilerledim. Karnım fena halde ağrıyordu ve bu kavga etme isteğimi tamamen benden almıştı, festivale de gidesim gelmeyince evde durma kararı aldım tabi Keisuke denen dangalak bana güvenmediğinden kapıyı kilitlemiş, aklınca beni eve tıkmıştı. Elbette bu bana engel değildi, evden her türlü kaçabilirdim. Dairemiz çok yukarı bir katta değildi, eğer istersem yorganlarımı birbirine bağlayarak halat yapar öyle kaçardım evden. Tamamen keyif ve kahyama emanettim.

Kettleın kaynaması için düğmeye bastım ve bir kaç abur cubur alarak mutfağı terkettim. Televizyonun önünde bağdaş kurup rastgele bir shoujo açtım ve izlemeye başladım.

Yaklaşık 1 saat sonra, izlediğim animenin en önemli kısımlarındayken mutfaktan gelen sesle irkildim. Korktuğumdan değil elbette, savunma içgüdüsüyle koltuğun arasındaki beyzbol sopasını aldım ve saldırı pozisyonu alarak mutfağa girdim. Işığı açarsam içerideki potansiyel katile yem olabileceğimi düşünerek onu karanlıkta dövmeye karar verdim ve minnacık mutfakta olası bir katille ebelemece oynarcasına dolanmaya başladım. Sesslz çıkarmıyor, hatta nefes dahi almıyordum.

Aniden yerde unutulan, muhtemelen son kullanma tarihi geçmiş olan cipse bastım ve sessizliği bozdum. Bu sırada arkamdan tabiri caizse foşurtu sesi duyunca çığlık atarak sopamı tıpkı bana öğretildiği gibi son hızla savurdum fakat bir şey duvara çarpıp bana çarpınca sendeleyip yere düştüm. Bir kaç saniye sonra ıslandığımı farkettim.

"Ne oluyor amınakoyim, kimsin sen!"

Aniden yanmaya başladığımda ışığı hızlıca açtım ve etrafa baktım. Kimsecikler yoktu fakat ben yanıyordum. Gözüm tezgahtaki paramparça olan kettlea ilişti.

"Hass.."

***

Soğuk duşumdam çıkıp üzerime temiz ve asla ıslak olmayan kıyafetler giymiştim. Evde bir kaç tur attıktan sonra günün 11. ağrı kesicisini de içtim ve biraz temiz hava almaya karar vererek evden, cüzdanımı ve anahtarımı alarak çıktım. Şerefsiz Keisuke motoruyla gittiğinden yürüme zahmetine girişmem gerekiyordu.

Oflaya puflaya yürümeye başladım, saat gecenin biriydi ve 7/24 açık olan marketler dışında açık olan bir şey yoktu. Kavga muhtemelen bitmişti ve elbette Toman kazanmıştı, kimsenin burnunun bile kanamadığına az çok emindim.

Hızla kendimi açık olan bir markete attım ve içeriye göz gezdirdim. İki paket ramen, dondurma ve Mikey için bir kutu dorayaki aldıktan sonra dükkandan çıktım ve evin önündeki parka gidip salıncakta yavaşça sallanmaya başladım. Bir süre sonra elimde tuttuğum poşet elimden kayıp yere düştü ve kendimi uykunun huzurlu kollarına bırakıverdim.

***

"Hey!"

Omzumda hissettiğim eli refleks olarak
tutup çevirdim ve bileğinden yakalayarak biraz büktüm, anlaşılan uyuyakalmıştım ve az daha taciz edilecektim. Sersem sersem esnedim ve adamı karnından iterek kendimden biraz uzaklaştırdım, hala ayılamamıştım.

"Dur-"

"Amacın ne orospu evladı, milleti taciz mi edicen?!"

Adamın gözleri fal taşı gibi açıldı ve bileğini tuttuğum elimden kolayca kurtuldu.

"Saat sabaha karşı 4, bu saatte burada uyuduğunuz görünce merak ettim."

Kaşlarımı kaldırıp adamı baştan aşağı süzdüm, sarı havaya taranmış saçları, altın rengi çerçevesi olan bir gözlüğü, sol kulağında aynı renk bir küpe vardı. Gri gözlerine bakarak konuştum.

"Hep öyle derler zaten.."

Tahminen yaşıtım olan oğlan yanımdaki salıncağa oturdu ve hafifçe sallanmaya başladı.

"Emin olum öyle bir niyetim olsa çoktan gerçekleştirirdim."

Kıkırdadım, bu ucube erkek diye kendini bir halt mı sanıyordu?

"Sen mi? Nah!"

Gülmeye devam ederken adam sakin bir tonla sordu.

"Gerçi reflekslerine bakılırsa dövüşmeyi biliyorsun."

Göğsümü kararttın ve saçımdan bir tutamı kulağımın arkasına sıkıştırdım.

"Elbette, anlaşılan tanışmıyoruz."

Bu sefer süzme sırası adamdaydı, üzerimdeki kolsuz ve ince tişörtten belli olan omzumdaki dövmeye bir kaç saniye baktıktan sonra yavaşça kafasını kaldırdı.

"İmkanı yok ama.. Tokyo Manji ile bir bağlantın mı var?"

Kaşlarımı çatıp kibirle konuştum.

"Neden imkansız olsun? 6. bölük lideriyim."

Adam şaşkınlıkla ağzını araladı.

"İyide o çeteye kız almıyorlar ki."

"İstisnalar kaideyi bozmaz."

Düşünceli bir şekilde başını sallayıp önüne dönünce bende elimle oynamaya başladım, bir kaç saniye sonra aklıma gelen şeyle sessizliği bozdum.

"Sahi, adın ne?"

Çocuk yavaşça bana döndü ve tereddütle baktı, ifademi değiştirmediğimi görünce yavaşça konuştu.

"Kisaki... Kisaki Tetta."

Başımı sallayıp önüme döndüm. "Sormadın ama Mizuki bende."

Kisaki'nin bir şeyler mırıldandığını duysamda pek umursamadım ve market poşetindeki dondurmaya baktım, erimişti. Hala açık olan marketi görünce cebimde para olduğuna emin olarak salıncaktan kalktım.

"Nereye?"

Aniden sorduğu soru ile Kisaki'ye döndüm.

"Markete?.."

Yanıma yaklaştı, sülük misali.

"Benimde alacaklarım vardı, birlikte gidebiliriz."

Omuz silktim ve yürümeye başladım, o da arkamdan gelmeye. Açıkçası tipine bakıldığında ucube, ezik bir zengin züppesine benziyordu. Dolaptan enerji içeceği aldım ve kasada ödedikten sonra Kisaki ile içeriden çıktık. Aynı şekilde o da bir içecek almıştı. Soğuk aniden vurunca pijamalarımla çıktığım için kendime küfrederek içeceğimiz yudumlamaya başladım.

"Eve gideceğim, hava soğudu."

"Evin yakın mı, eğer değilse-"

"Hemen şurası."

İşaret ettiğim binaya bakınca başını salladı, ondan uzaklaşarak salıncağı kenarındaki poşetimi aldım ve eve ilerledim. Kapıyı açmadan önce hala parkta duran çocuğa seslendim.

"Telefon numaranı versene, belki takılırız yine!"

Kisaki güldü ve karanlıkta kaybolmadan önce sonra bir şey söyledi.

"Gerek yok, bundan sonra sık sık görüşeceğiz."

Saat tam olarak 00:08. Bölümü biraz alelacele yazdım kısa, saçma ya da yazım hatalı olmuş olabilir, aklıma geleni yazdım. Ve mutlu yıllar, umarım seneniz mutlu ve bir öncekinden çok daha iyi geçer!

kurdeleli serseri𐙚 | tokyo revengers x readerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin