1¹⁰

172 16 48
                                    

Her şey benim suçum...

***
Gözlerimin önünden bir kez daha geçen olayla zaten kapalı olan gözlerimi daha da çok yumdum. Valhalla daha önce çok kez duyduğum bir çeteydi fakat hiç umursamamıştım, hala da umursadığım yok gerçi, sırf Valhalla lideri abime beni yumruklattı diye korkacakmıydım, palavra!

Eğer aynı anneden doğma olmasak ana bacı söveceğim sevgili abim üzerimden kalktı, beni yumrukladığı süre boyunca kesinlikle emin olduğum şeylerden birisi de kesinlikle gücünün tamamını kullanmadığıydı. Yani, nasıl desem... Kulağa saçma gelebilir ama daha önce ondan defalarca kez dayak yemiştim ve kesinlikle daha sertti. Fakat nedense şuan gücünün yarısını bile kullanmamış gibi hissediyorum, ya da beynim uyuştu.

Kulaklarıma dolan alkış sesleriyle anladım ki Keisuke'yle aramdaki ufacık bağ bile tam anlamıyla kopmuştu artık, kötü şeyler olacaktı. Zaten berbat görünüyordum daha da berbat görünemeyeceğimi bilmenin verdiği rahatlıkla kollarımı iki yana açarak melek pozisyonunda sırt üstü yatmaya başladım. Gözlerimi hafifçe açtığımda nedenini bilmeden gülüyordum. gelen ışıkla hemen kapatsam da bir kaç saniye sonra tamamen açtım ve tavana baktım.

İçgüdüsel olarak etrafa baktığımda onu gördüm; Kazutora Hanemiya. Hemen yanında Takemichi ve garip bir yerde oturan Hanma, Keisuke'yle konuşuyordu.

"Çıkarın şunları da buradan."

Benden bahsettiğini anladım ama neden çoğul eki kullandığını çözemedim. Kafamı biraz yana yatırdım, ki bu sırada boynum felaket acıyordu.

Gördüğüm şeye şaşkınlıkla bakarken bir kaç kez gözlerimi kırpıştırdım. Hadi beni anladım, benden nefret ediyordu. Ulan en yakın arkadaşını neden dövdün be adam! Yerde yatan Chifuyu'ya bakarken içim cız etti, o da kesinlikle berbat bir haldeydi.

Yabancı adamlar beni kollarımdan tutarak dışarı çıkarırken Take'ye bakmadım. Hayır kızgın falan değilim, ama bu haldeyken ona bakamam. Kendimi hep güçlü olarak göstermeye çalıştım ve şuan ona bu şekilde bakarsam ömür boyu utanç duyarım. Onu es geçerek bakışlarımı kaçırdım lakin gözüm onda takılı kaldı, Kazutora'da. Sadece bir kaç saniye ona baktım, eskiden olsa birbirimizin ne dediğini bakışarak bile anlardık, neden şuan ne hissettiğini anlayamıyorum? Donuk gözlerini üzerimde gezdirdikten sonra bakışlarını başka tarafa çevirdi. Sol göğsümde hissettiğim sancıyla bende önüme döndüm, Chifuyu da hemen arkamdan sürükleniliyordu.

***

"Hey Mizu, şurayı bir yere mi sürttün?"

Dalgın bakışlarımı Fuyu'nun sağ bileğimi havaya kaldırarak işaret ettiği ize çevirdim. Bu iz Keisuke'den değildi sanırım. Dikey ve yaklaşık beş santimetre uzunluğunda olan kırmızı çizginin etrafı şişikti. Bileğimi yavaşça çekip üzerindeki hayali tozu silkeledim.

"Ehm... Kediyle oynarken oldu, çiftleşme dönemimde sanırım hırçın o yüzden."

Genç çocuğun gözleri söylediğim yalan karşısında parladı ve omuzlarımdan tuttu.

"Kedin mi var? İsmi ne? Hangi cins? Kız mı erkek mi? Onu görebilirmiyim?!"

Huh, bahsetmişmiydim? Chifuyu tam bir kedi aşığı, hatta elinde olsa bir kedi olarak yaşamına devam edeceğine yemin edebilirim.

Heyecandan kızaran yanaklarını görünce sahte bir gülümsemeyle başımı salladım.

"Sokakta buldum, hiç kontrol etmedim cinsiyetini bilmiyorum ama erkek sanırım, isim koymadım ve Baji görmeden onu bir barınağa götürmeliyim. Sahi, bildiğin bir barınak var mı?"

kurdeleli serseri𐙚 | tokyo revengers x readerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin