1¹⁴

155 15 71
                                    

(doğru şarkıyı koydum umarım geç olduğundan dinleyemiyorum şuanda, sabah düzeltirim hatalıysa)

Düz bir ifadeyle Kazutora'ya bakıyorum, etraftaki tüm sesleri Takemichi'nin kesilmeyen hıçkırıkları bastırıyor ve Baji hala üzerimde hareket etmeden yatıyor.

Titreyerek onu itmeye çalıştım, herhalde o bıçaktaki kanlar sahtedir ya da eskidir, değil mi? Zaten başka ne olabilir ki?

Mikey bir anda Kazutora'yı yere serdiğinde ben hala Baji'yi ittirmeye çalışıyordum ama nafile, adeta beni kamufle etmişti ve reaksiyon göstermiyordu.

"Kalk hadi seni aptal!"

Tekrar bağırıp onu acıtma riskini gözardı ettim ve sertçe ittim, bedeni bu sefer adeta savrularak geriye düştü ve dizlerimin üzerinde kalacak şekilde etrafa baktım. Herkes dehşete düşmüş gibi sadece bakıyordu, yutkunarak bedenimi kontrol ettim. Bende bir yara izi yoktu, o zaman bıçaktaki kanlar kimindi ki?

Sessizlik. Aklıma gelen tek şeyle kendimi sonsuz boşlukta hissettim. Sanki yer ayaklarımın altından kayıp gidivermiş gibi, gelen ikinci bir çığlık beni kendime getirdi. Beni hızla yerden kaldıran Mitsuya'ya baktım, ardından hala yerde yatan Baji'ye.

Chifuyu ve Takemichi nedensizce onu sarsıyorlardı, Mitsuya'nın beni tutuşu gevşeyince başta sendeledim, ne yapmam gerektiğini çok iyi biliyorum lakin önce emin olmalıyım.

Sakin adımlarla Baji'nin yanına ilerledim, imkansız biliyorum ama sadece emin olmak istedim. Yavaşça yanına çöküp elimi bedeninde gezdirdim.

Bu ana kadar tamamen sakindim, ta ki elim yerdeki kan gölüne girdiğinde. Şaşakalarak yüzüne baktım, ağzından kan geliyordu. Elimi hızla yerdeki kan havuzundan alıp kafamı onun sol göğsüne bastırdığımda hissettiğim tek şey boşluktu. Dur bi dakika, sanki benzer bir anı daha önce yaşamıştım.

Tekrardan aynı şey yaşanıyor, Kazutora yine aynı şeyi yapıyor. Fakat bu sefer yerler ve kişiler değişti. Ağzımdan küçük bir çığlık kaçtı, kafasını iki yandan tutup kendime çekerken başka hiç kimseyi hissedemiyordum, yanımdaydılar ama sadece bedenen. Ruhum hep yalnızdı zaten, en azından uzun bir süredir.

Yine oluyor, yine terkedildim. Zaten ben her zaman, her türlü terkedildim; yıllar önce en yakın arkadaşım tarafından ruhen de, bir kaç saniye önce Baji tarafından bedenen de, ya da bir süre önce Kazutora tarafından hem ruhen hem de bedenen de.

Bazıları kötü insanların yalnız kaldığını söyler, peki onları kötü yapan tam olarak nedir? Bir insana kötü diyebilmek için gereken koşullar nedir ki? Baji ve ben tamamen farklı olan iki insanız, ancak ikimizde iyi sayılmayız. O halde bir insanı kötü yapan şey tam olarak nedir? Buna nasıl karar verilir? Bazıları da iyi insanların hep yalnız olduğunu söyler, bu da tamamen yanlış. Yalnız bir insanım, fakat iyi değilim. Baji aksine hiç yalnız değildi; bunu kendisi seçti, fakat o da iyi bir insan değil. O halde soruyu değiştiriyorum, bir insanı iyi insan yapan şey nedir?

O halde hiç kimse kötü ya da iyi bir insan değildir, yeryüzündeki tüm varlıklar nötrdür. Gerektiği yerde iyi olur, gerektiği yerde kötü. Bunu seçen onlardır, bir başkası değil. Bu yüzden terkedilişlerimde bile hep kendimi sorguladım, eğer olması gereken o iyi, şımarık olmayan, nazik ve sağlıklı kız olmayı seçmiş olsaydım muhtemelen terkedilmezdim. Lakin başkalarının tercihi için kendimi suçlamamalıyım, onların iyi veya kötü olmayı seçmesi elimde olan bir şey değil.

Madem öyle, kendi tercihlerimi de bir başkasının etkilemesi söz konusu değil, kim olursa olsun. Baji ölmedi, sadece yaralandı. Buna adım kadar eminim. Ancak şuan yapmam gereken bir şey var, bunu Baji'nin hayati durumu etkileyemez. Kim olmayı seçmemi hiç kimse etkileyemez, her ne kadar başkalarına suç atsam da bu tamamen benim elimde olan bir şeydir, eğer yapmak üzere olduğum şeye meyilli olmasam zaten her ne olursa olsun yapmazdım.

kurdeleli serseri𐙚 | tokyo revengers x readerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin