1¹⁵

183 18 95
                                    

Yazım yanlışı yapıp yapmadığımı kontrol etmeye çok üşendim, varsada kusura bakmayın. İyi okumalar.

"3597, 3598, 3599, 3600..."

Bir saattir ameliyathanenin kapısında bekliyoruz, saat akşam 10. Kazutora nedensiz bir gurur yaparak Baji ile kaldı ve doğal olarak gözaltına alındı, Baji ise hastaneye getirildi. Yaklaşık bir saattir kapıda çaresizce bekliyoruz, herkes umudu kesmiş durumda, ben bile. Fakat nedense ağlamıyorum, için buruk bile değil. Yalnız Kisaki ve Takemichi'ye hadlerini bildirmeliyim, ikiside sözlerini tutmadı.

Diğerleri kapının önünde iki yana sırayla dizilmiş tipik hastane koridorlarında bulunan rahatsız, eski püskü sandalyelere oturmayı tercih etmişken ben ayakta durup öylece dönüyorum. On adım ileri, on adım geri.

Bir saatin dolduğunu sesli bir şekilde diğerlerine belirttikten sonra tekrar birden başlayarak bir saniyelik aralarla ardışık saymaya başladım.

"Otur artık şuraya."

Draken'in kafasını ellerinin arasına alarak oturduğu yerden homurdanarak bana dediği şeyi umursamadan sesimi biraz yükselterek ona sayı saydığımız belirttim.

"Beş!"

'E' harfini elimden geldiğince uzatırken 10. adımı da atıp arkamı döndüm ve bu sefer geriye gitmeye başladım, hala ameliyatın bittiğine dair bir gösterge yoktu.

Mitsuya, Chifuyu'ya kaş göz yapınca Chifuyu oflayarak ayağa kalktı, gözleri biraz, yok yok baya kızarmıştı. Omzumu sıkıca tutarak iç geçirdi ve durmam için bekledi.

"Altmış!"

Bir dakika dolmuştu bile, ondan kendimi çekmeye çalıştığımı görünce yeniden iç geçirdi ve beni sertçe peşinden sürükleyerek rahatsız sandalyelerden birine oturtturdu. Ortam biri ölmüş havası veriyordu, yüksek ihtimalle de öyle oldu zaten. Ama nedense hala ağlamak istemiyorum, Takemichi ise hala ortalıklarda yok, hastaneye vardığımız an ona saldırdığımda dışarı çıktı ve daha da gelmedi. Benden soğudu mu acaba? Umarım öyle olmamıştır, ama onu affetmeyeceğim.

Saniyeler dakikaları alsada hala en ufak bir ağlama tepkisi gösteremiyordum, yavaşça etrafı inceledim. Mikey kafasınısaü tarafını duvara yaslamış, gözünü bile kırpmadan yere bakıyordu. Draken bacaklarını hafif bir tempoda sallarken doktorların gelmesini bekliyordu. Sağımda oturan Mitsuya ayaklanmamam için kolunu koluma sıkıca dolamış, başını da omzuma yaslamıştı. Solumdaki Chifuyu ise yüzünü gizleyerek ellerini başının arasına almıştı, ara sıra hıçkırık sesleri geliyordu. Takemichi hala gelmedi ama, zaten geldiği an sağlam bir dayak yiyecek benden.

Aradan geçen on dakikanın ardından kafasını omzuma yaslayan Mitsuya'nın kafasına yasladığım kafamı kaldırdım ve kolumu çekmeye çalıştım.

"Ben biraz hava alacağım."

Tereddüt içinde bana baktı lakin itiraz edecek bir hali yoktu. Kafasını sallayarak kolumdaki tutuşumu gevşetti ve kolumu serbest bıraktı. Ayağa kalktım ve dışarı çıkmak üzere acilin kapısına yöneldim. Takemichi her zamanki gibi ortalıklarda yoktu, temiz bir hava almaya çalışsam da ciğerlerimi muhtaç olduğu şeyi çok iyi biliyordum. Ancak şuanki şartlar bu ihtiyacımı gidermek için yeterli değildi. Hiç bir duygu hissedemiyorum, sorun bende mi ki? Yoksa gerçekten üzülmedim mi?

Aramda sadece bir üst geçit mesafesi olan sahile ilerlemeye başladım, belki birinden sigara kopararak işimi halledebilirdim. Başımdaki ağrı şiddetlenirken yavaşça kayalıklara oturdum ve ellerimi taşa koyarak gökyüzüne baktım, ardından gözlerimi kıstım sonra da tamamen kapattım ve arkamdan gelerek yüzüme vuran meltemi tüm bedenimde hissederken gülümseye çalıştım. Oldukça yapay olan gülümsemem hızla soldu, gülemiyorum ama üzgün de değilim ki. Neyim var benim?

kurdeleli serseri𐙚 | tokyo revengers x readerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin