75 4 16
                                    

Ve her şey çok hızlı ilerledi.

Gözlerimi açtığımda sanki yıllar süren derin bir uykudan uyanmış gibiydim, ancak eminim ki en fazla 1 saattir bilincim yerinde değildi.

Ancak bir saatte her şey çok hızlı ilerlemiş gibiydi.

Gözlerimi açtığımda karşılaştığım karanlık bana perdeli gözlerim olduğunu düşündürsede gözlerim karanlığa alışınca anladım ki sorun bende değildi.

Ve ışıklar aniden yandığında karanlığa yeni alışmış gözlerim bu defa da aydınlığa alışmaya çabalarken gözlerimi ovmak istedim, ancak pek mümkün olmadı.

Kollarım hareket etmediğinde -daha doğrusu edemediğinde- reflekslerim bacaklarımı hareket ettirmek istedi, ancak onlar da hareket etmedi.

Ayaklarım ve başım dışındaki uzuvlarım hareket etmiyordu, başımı eğip bedenimdeki halatları gördüğümde, farketmesem muhtemelen his dahi etmeyeceğim kadın halatlar bedenimi acıtmıştı, epey sıkı bağlanmış olmalıydılar.

Anbean artan kaygım bedenimin aptal bir balık gibi çırpınmasına sebep oldu ancak nafile, oturduğum sandalyenin sarsılması dışında bir becerim yoktu.

Ağzımı açmam istediğimde dudaklarımdaki koli bandı bunu engelliyordu. Sıkı bant, çenemde başlayıp burnumun altında bitene dek kafamın çevresinde dolanmıştı, ve benim de tek dileğim bu bant çıkarılırken saçlarımın yolunmaması olmuştu.

Kalbim küt küt atarken nefes alış ve verişim de epeyce hızlandı, terler alnımdan boncuk boncuk akarken dört duvarla çevrili, dar, kazan dairesine benzeyen mekanda etrafıma bakmaya çalıştım.

Ve o an dualar etmeye başladım. Gözlerimi sıkıca yumdum ve ellerimi birbirine kenetleyip zihnimde aynı şeyleri tekrarladım:

"İyi veya kötü, her kim olursa olsun, yeterki bu cehennemde benim haricimde bir insan daha bulunuyor olsun."

Ve evet, duam gerçekleşti.

Ve evet, maalesef ki bulunan insan pekte iyi değildi.

Bunu, arkadan yaklaşıp elini boynumdan aşağı, belime kadar sürükleyip yavaşça çektiğinde anladım.

Ve dualarda detay vermem gerektiğini, duyduğum lanetli ses ile anladım.

"Uyandın mı, Mizu~"

Cevap veremedim, duyduğum ses sadece sandalyeyi öne savurarak ondan uzaklaşmaya çalışmamı sağladı.

Ancak öne düşerek çenem başta olmak üzere suratımı beton zemine çarptığımda mekanın akılalmaz biçimde değişmişti.

Bu sefer bir direğe bağlı gibiydim, sırtımı birine yaslıyordum ve çalan çanlardan anladığım üzere bir kilisedeydim.. Yere otutturulmuş, kollarımın ve ellerim arkamdamdaki kişiye, ve bizi birbirimize bağlayan halatlar da o direğe bağlıydı.

Ağzım yine bantlıydı ancak önceki sefere göre bu defasında küçük bir parça ile önemsizce ağzıma yapıştırılmış gibiydi, dudaklarımı oynasa çıkardı.

Korkutucu olan o ki, gözlerim sıkıca bağlıydı. Ayrıca altımdaki pantolon çıkmış, gömleğiminse düğmelerinin kopmuş olduğunu hissedebiliyordum. Kısacası çamaşırlarım olmasa tüm çıplaklığımla ortadaydım.

Ve, ve.. Tam o anda, ağırlığının birazını halsizce yere uzattığım bacaklarıma vermiş kişi, elini usulca karın bölgemde, göbek deliğimin sağındaki, adeta bir jiletle kazınan ancak geriye sadece kabarıklığı kalan eski 卍 şeklindeki yarada gezdirdi.

Dokunuşu kanımı dondururken titreyerek arkamdaki kişiye kendimi biraz daha yasladım, gözümden istemsizce yaş düşmüştü.

Neden bir kilisede, bir yere, başka biriyle bağlanmış ve taciz edildiğimi anlayamadım başta,

kurdeleli serseri𐙚 | tokyo revengers x readerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin