Duşa girdikten sonra bedenimdeki kan lekelerini iyice keselememe rağmen yine de kendimi yeterince temiz hissedemeyerek iç çektim ve uzun kollu bir tişört ile şortumu giyip saçlarımı yıkamaya üşendim ve dağınık saçlarımla odama gittim. Kapıyı açar açmaz bacağıma yapışan kediyle birlikte zar zor içeri girip kapıyı arkamdan kilitledim.
"Acıktın sende değil mi?"
Kedi bacağıma tırnaklarını batırarak hırlayınca güldüm ve odamdaki büyük mama poşetinden kaba biraz mama koydum. Kedi hoşnut bir ses çıkarıp manayı yemeye başladığında iç çekip yanına eğildim ve onu izlemeye başladım.
"Biliyorum aramızda bir bağ oluştu ama sana yeterince iyi bakamam, yakın zamanda bir barınak bulsam iyi olur.."
Başımı okşadım ve onu daha fazla rahatsız etmemek için ayağa kalkıp minik odayı bir kaç kere turladıktan sonra kendimi yatağa atıp tavana baktım. Saat gece üçe geliyordu ve hiç uykum yoktu. Aklıma Keisuke'nin dedikleri geldi, sahiden beni Kazutora'nın yanına götürecek miydi? Yavaşça yataktan kalktım ve parmak ucunda yürüyerek onun odasına ilerledim. Kapısı elbette kapalıydı, anahtar deliğinden baktığımda gözüme çarpan bir cüsse olmayınca aniden gelen cesaretle kapıyı yavaşça araladım.
İçeride kimsenin olmaması beni şaşırtmamıştı, lavabo veya mutfakta da değildi, televizyonun ışığı da yanmıyordu. Anlaşılan evde değil diye düşünerek odasının ışığını açmadan içeride göz gezdirdim. Benim odamdan biraz daha büyüktü ve oldukça dağınıktı. Abartmıyorum, zemin sanki kirli kıyafetlerden yapılmıştı. Masasında bıraktığı kirli bulaşıkları ve çöpleri görümce yüzümü buruşturdum, yarın sabah ilk işim burayı biraz temizlemek olacaktı.
Dağınık yatağının hemen yanındaki duvar resimlerle doluydu. Bazıları sevdiği artistlerin resimleri olsada büyük bir çoğunluğu bizimleydi, daha doğrusu arkadaşlarıyla. Benimle olan yalnızca iki resim vardı. Bir tanesi Toman'ın ilk kurulduğu gün caddenin ortasında çekilmişti, bu resmi çekmesi için bir adamı tehdit ettiğimizi hatırlayınca kendi kendime gülüp bakışlarımı diğer resme çevirdim. Bu fotoğraf biraz daha eskiydi. Yanlış hatırlamıyorsam beş-altı yıl önce kadar. Mikey'lerin evinin önünde çekilmişti, o zamanlar üçüncü sınıfa gidiyordum. Yanımdaki beyaz saçlı kıza sarılmıştım, önümüzde yere çökmüş üç erkek vardı. Mikey, Keisuke.. Bir de kızın abisi, adını hatırlayamıyorum sanırım bazı şeyleri unutmaya başladım.
***
Sadece iki saat uyuduktan sonra sabah beşte kalktım ve bedenim için bu kadar uykunun yeterli olduğuna karar verip yüzümü buz gibi suyla yıkadım. Nedense bugün kendimi güzel hissetmek istiyordum. Kahvaltı yapma vesilesiyle mutfağa gitsem de sadece bir bardak su içtim ve bu bile midemi bulandırmaya yetti. Oldum olası kahvaltı gibi şeylerden nefret etmişimdir, beni yapmam için zorlayan kimse olmayınca da bu öğün tamamen hayatımdan çıkmıştı. Bedenimdeki kandan hala arınmadığımı hissediyordum, omzumdaki ve belimdeki sızlayan yaralar her ne kadar kan akıtmasada kendimi pis hissetmekten alıkoyamıyordum. Duşa girip kesikleri iyice keselememe rağmen kendimi temiz hissedemeyince yenilgiyi kabullendim ve duştan çıktım. Üzerime bir kaç parça kıyafet geçirdikten sonra tekrar lavaboya geldim. Cildimde sivilce çıkıp çıkmadığını kontrol ederken Keisuke'nin jilet bıçağında hala biraz kan izi olduğunu farkettim. Şükürler olsun bu akşam eve gelmemişti, jilet ilk önce iyice yıkadım ki bu sırada panikte parmak uçlarımın da istemsizce yaralanmasına sebep oldum. Sinirle keskin bıçağı aldım ve bir gazete kağıdına sarıp çöpün en dibine sıkıştırdım. Çöp çıkarmak benim işim olduğundan kimse göremedi zaten. Parmaklarıma baktığımda serçe ve baş parmaklarım hariç hepsine hasar verdiğimi farkettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kurdeleli serseri𐙚 | tokyo revengers x reader
Actionya Baji'nin belalı bir kız kardeşi olsaydı? tokyorevengers x reader chifuyu x reader