~12

273 32 10
                                    

(Eun)

Sabah kahvaltısına indiğimizde aileyi derin bir sohbet kaplamıştı.Bir şey tartıştıkları açıkça belliydi.Büyük prens ve eşi kafalrını eğmiş,kıpkırmızı bir şekilde önlerine bakıyordu.

"Aaa eun siz hangi ara uyandınız kızım?"

Kraliçenin sorusuna gülümsedim.Masada kral,kraliçe,Chan,Seungmin vardı.Bende Minho abim ile yeni inmiştim.Zaten daha erkendi.

"Yeni uyandık efendim,odada durmak istemedik ama siz özel konuşuyordunuz sanırım?"

Kraliçe hoş bir kahkaha bıraktı.Eliyle oturmamızı işaret ettiğinde abim ile yerlerimize geçtik.

"Ay,yok özel değil.Bu ikisini evlendirdim ama yok torunum olsun istiyorum ya ben bıcır bıcır gezsin ortalıkta.

"Anne'ya yapma şöyle.."

Kraliçe işaret parmağını tehtid edercesine oğluna doğru salladı.Bense gülmemek için kendimi tutmaya çalışıyordum.

"Sus bakim sen,kapıma geldin anne ben aşık oldum diye bu çocuğu seninle evlendirene kadar neler çektim ben..."

Prens kıpkırmızı olurken Jisung ve Luna'da aşağıya inip masaya oturmuşlardı.İkiside henüz uyku sersemiydi gözleri bile zor açılıyordu.

"Ha bi de bunlar var kaldılar başıma evlenmiyorlar turşularını kuracağım sanki?"

"HA~"

Biz daha fazla duramayıp gülmeye başlarken Jisung ve Luna ise olayı algılamaya çalışıyorlardı.Kral gülerek kraliçenin elini tuttu ve masadan kaldırdı.

"Senin periler yine gelmiş Hwa rahat bırak çocukları gel biz senle bahçeye çıkalım."

Kral ve kraliçe dışarı çıktığında bizde yemeğe döndük.Biraz sonra Luna ya söz verdiğim duelloyu yapacaktık.Enerji toplamam lazımdı.

(Minho,2 saat sonra)

Bahçedeki hamağa oturmuş az ileride ki kardeşimi izliyordum.Gözlerimi ondan ayırdığımda az ileride ki Jisungu gördüm.Dalgın gibiydi ayağa kalkıp yanına geldim.Oturduğu taşta yanına oturmuştum.

"İyi misiniz?"

Kafasını kaldırıp bana baktığında saniyelikte olsa kızarmış gözlerini gördüm.Ağlamış mıydı?

"Minho sana bir soru soracağım ama doğru cevap ver."

Tüm dikkatimi onda toplamıştım.Elinde bir çiçekle oynuyordu.Lacivert saçalrı aynı renk yüzüne düşmüştü.

"Şimdi sana bir soru soracağım ama dürüst ol,Beni hayatının neresine koyuyorsun?"

Zor bir soruydu.Beni koruyup kollamıştı,evini ve ailesini açmıştı.

"Hayatımı borçlu olduğum bir arkadaş gibi prens."

Başını öne eğdi derin düşüncelere boğulduğunu göre biliyordum.Sanki içinde ki bir şey ile savaşıyordu.

"Prens siz iyi misiniz?"

Ufak bir gülüş bıraktı.Eğlendiği için değil ama acılarını arkasına gizlediği bir gülüştü.Elinin tersiyle gözlerini sildi.Ayağa kalktı.

Donec spiro amaboro ~"

Anlamayarak gözlerinin içine baktım.Lacivertlikleri kızarmış olan beyazlarının arkasından bir yıldız gibi belli ediyordu kendini.

Elinde oynadığı çiçeği saçlarıma bırakıp saraya doğru adımladı.Bense arkasında öylece bakıyordum.

Ne demek istemişti...Elimi kulağıma atıp çiçeği inceledim.Tuhaf bir çiçekti.Çiçeklerin verildiği kişiye bir mesaj olduğunu biliyordum.

War MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin