27. Bolum

2 1 0
                                    

Bölüm başlamadan önce oylarsanız çok sevinirimmmmm. Keyifli okumalarrr.

Hızlı adımlarla arabaya bindiğimde göz yaşlarımı tutamadım. Çantamı ve telefonumu yan koltuğa attım. Ağlamamı durdurmaya çalıştım ama beceremedim. Bir süre öylece durup ağladım. Ne eve gidebildim, nede tekrardan yukarı çıkabildim. 

Kafamı direksiyona koyduğumda sakinleşmeye çalıştım. Ne kadardır burada ağladığımı bilmiyordum ama bir süre sonra yan kapı açıldığında kafamı kaldırdım. "Üzülme bu kadar."

Gelenin Berk olduğunu fark ettiğimde kafamı tekrardan direksiyona koydum. "Lara böyle yapma. İkinizde kendinizi üzüp duruyorsunuz. Bir yandan sen, bir yandan Arda. Zaten Arda sabahtan beri ben ne yaptım diye başımın etini yiyip duruyor."

"Umurumda değil Berk. Evde dediklerini geçtim, ben çıktıktan sonra gidip Pınar'la konuşması ve ona inanıp benim yalan söylediğimi düşünmesi son noktaydı."

"Ama o da çok üzgün. Ve benden duymuş olma ama her ne kadar Pınar'a inandığını söylese de araştırmaya devam etmiş." Omuz silktim. "Beni ilgilendirmiyor Berk. O aptal kadının bu durumu yüzüme vurması ve Arda'nın hiçbir şey dememesi, aksine utanması salakçaydı."

Berk cevap vermediğinde benim ona bakmamı beklediğini fark ettim. Ama yinede kafamı kaldırmadım. "İnat yapma Lara. Hadi bak bana." Hayır anlamında başımı salladım. "Bir kaldır kafanı. Hadi."

Göz devirerek kafamı kaldırdığımda dikiz aynasından Arda'yla göz göze geldim. Bütün gün boyunca ilk defa gözlerine bakmıştım. Onun gözleri de benim gözlerim gibi ağlamaktan ve yorgunluktan kızarmıştı. Beni bu halde görmesini istemediğim için kapımı açtım ama tam inerken bir kolumdan Berk, bir kolumdan da Arda tuttu. "Hiçbir yere gitmeyeceksin Lora'cık. Biraz konuşacaksınız artık."

Kendimi inmek için zorladım ama izin vermediler. "Ya bıraksanıza beni. Konuşmak istemiyorum ben bununla."

Berk beni bırakıp arabadan indiğinde benim olduğum tarafa geldi. "Tamam hadi in." İndiğimde tam başka yere gidecektim ki Arda'da indi. "Arkaya abicim, arkaya."

Göz devirdim ve yine omuz atarak arka koltuğa oturdum. Şoför koltuğuna Berk, yan koltuğa da Arda geçtiğinde dışarıyı izlemeye başladım. Duymaları için söylenmeye başladığımda bakışlarım hala dışarıdaydı. "Kendi arabamda arkaya atıldım olaya bak arkadaş."

"Sen gel hem üz, hemde abicim de. Adama bak." Güldüklerini duyduğumda susmadım. "Birde utanmadan gülüyorlar arkadaş. Salaklar ya."

"Ne vardı öyle ağlamayıp eve gitseydim. " İç çektim."Ne güzel şuan evde yatarken ağlayabilirdim." 

"Ağh ağh. Ne güzel şuan eve gidecektim." 

"Kesin ben bu salağı affedene kadar bir yerde tutacaklar beni. Yazık bana." İkiside kahkaha attığında göz devirdim.

"Sevgilimi özledim ben ya. Abimi de."

"Kim bilir nereye götürüyorlar beni? Kesin kaçıracaklar." İyice saçmalamaya başlamıştım. "Yazık bana, yazık benim gençliğime." Yine iç çektim. 

Dikiz aynasına baktığımda Arda'nın gülümseyen bir şekilde beni izlediğini gördüm. Berk'de ikide bir bana bakıyordu. "Birde bakıyorlar bana. Kesin beni zorlayacaklar bu salağı affetmem için."

"Yazık bana yazık. ben daha gencim ya. Bırakın da gideyim."

"Gerçi bunlarda öyle bir hava yok. Kesin beni kapatacaklar bir yere, kaç saat tutacaklar kim bilir? Acaba abimi mi arasam o kurtarsa beni bu canilerin elinden." Artık cidden saçmalamıştım. Kendi dediklerimin saçmalıklarından dolayı az önceki ağlayan halimden eser kalmamıştı. Kendimi gülmemek için zor tutuyordum. "Neyse, en azından canım tehlikede değil. Ona şükür. Ama birde bıraksalar beni keşke."

Küçük YalancılarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin