Bölüm 7

127 33 55
                                    

1 Hafta Sonra

Evelyn kocasının yokluğunda kendisini daha dirayetli olmaya hazırladığını düşünüyordu. Kale içinde de çok çalışmış Temizlik ve düzen için ayrı bir çaba göstermişti hoş Ne kadar temiz ve düzenli olsa da genç kız Her bir odada kasvet hissediyordu lakin eşyalar hakkında düşüncelerinde öteye bir yeniliğe gidememişti. Ona kalsa yeni moda çiçek desenli beyaz kumaşlar lambrilerin üzerine açık mavi boyalar aynı maviden perdeler tercih ederdi lakin Edwarda göre bunlar fazla dünyevi isteklerdi. Evelyn renkler ile dünyevi istekleri bağdaştıramıyordu. Madem renklerden uzak kalacaklardı öyleyse tanrı neden dünyayı rengarenk yaratmıştı? Dört mevsim vardı ki bu kaleyi sonbahara benzetse dahi sonbaharda bile turuncular kırmızılar o kahve tonları ile uyum içindeydi. Evelyn fazla düşünmeme konusunda kararlıydı çünkü düşündüğü zaman içinden çıkamıyordu. Sakin adımlarla yemek odasına inerken dün gelen kocasının daha sakinleşmiş olduğunu varsaydı. Evelyn ise kendisini cezalandırmaktansa birlikte oldukları andaki ağrının daha katlanılabilir olduğunu düşündüğünden canı ne denli yansa da ses çıkartmamış Edwardın onu bu kez yüz üstü yatırması çok daha işine gelmişti. Böylece yüz ifadesindeki acıyı görmemişti. Kocası da durumdan hoşnuttu ki sonraki seferde kollarını korkuluğa bağlarsa çok daha verimli olabileceğini söylemişti. Üstelik o şekilde yaptığında onu öpebilecektide.  Evelyn bir an evvel gebe kalarak bu işten kurtulmak için gizli dualar ediyordu. Gerçektende çocuk için değilse bir arada olmak anlamsızdı. Genç kız önemsemedi bu yaşına kadar asla bilmediği bir konunun bu yaştan sonra da önemsiz olmasının bir sakıncası yoktu.  

Genç kız kaşlarını kaldırarak yemek odasına girip masanın baş köşesinde elinde gazetesi ile oturan Edwarda reverans yapıp karşısındaki uca oturdu. Edward ise gazeteyi gözleri aşağısına indirip doğrularak avuç içini ona doğru uzattı. 

"Gel Evelyn. Bu gün yakınımda oturabilirsin sana daha yakından bakayım."

Genç kız kafa sallayarak kalkıp kocasının sağ yanındaki sandalyeye oturarak servisinin taşınmasını bekledi. "Umarım işlerin yolunda gitmiştir."

"Evet kesinlikle... Güzel bir işbirliği yaptım. Bu konuyu detaylandıracağız ve ilk gemimi suya indireceğim. Elbet bir başıma değil.  Baron Moutherbetten ile bu işteyiz" Edward kadehini yudumlarken kaşlarını kaldırdı.

Evelyn ilk defa kocasının sakin ve başka bir konu hakkında konuşuyor olmasından duyduğu memnuniyet ile gülümseyip kafa sallayarak konan çorbadan içmeye koyuldu. "Ne gibi bir ticaret bu sevgilim?"

"Afrikaya açılacağız... Sİyahilerin ülkemize katkısı büyük üstelik güçlüler. Ayrıca rızıksızlar... Onlara giyinme ve barınma sunacağız."

"İnsan alım satımı" Evelyn yutkunarak dudaklarını ıslattı. 

"İnsan değil köle Evelyn. " Edward karısına bakarak işaret parmağını kaldırdı. "Daha öncede söylediğim gibi biz tanrının mükafatlandırdıklarındanız. Rızık sahibiyiz. Onlar ise tembellik ile meşguller. İnsani değil hayvani bir yaşam sürüyorlar ve her şeyi doğadan bekliyorlar. Burada olması gerektiği gibi çalışabilecek ve giyinebilecekler. Üstelik karınları da çalıştıkları oranda doyacak. Bir çeşit paylaşım olarak düşün."

Evelyn konuyu değiştirmek adına hızlı hızlı konuştu. Bu işin bir asır önce başladığını Bernarddan duymuştu. Maliyetli lakin getirisi fazla bir işti. Evelyn sesli bir yorumda bulunmayacaktı. Yalnızca "Ben beyaz çalışan tercih ederim" diyebildi. Bernard kendi rızalarıyla gelenler dışında avlanılarak getirilenlerden de bahsetmişti. 

"Bu konuda hemfikiriz." Edward kafa salladı.

"Neden İskoç ticareti yapmıyoruz sevgilim?" Evelyn dişlerini sıkarak gülümsedi kesinlikle siyah insanların avlanılmasındansa Tüm Britanyayı sallayan dengeleri alt üst eden Jhon Calvinin ırkının ticaretinden daha çok hoşlanırdı. Eğer o ve onun gibiler olmasaydı püritenler kalvinizm davalıları çıkmayacaktı ortaya. 

SUS EVELYNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin