~11~

45 6 0
                                    

Hiç bekletmeyeceğim çünkü harika bir bölümle geldim.

Başlayın bakalım...

•••

Şokla bütün bedenim sarsılırken dizlerimdeki gücün boşaldığını hissettim ve dizlerimin üzerine çöktüm. Nefes alamıyordum. Hayır şimdi olamaz. İnsanların önünde olmaz.

Sanki nefes borum tıkanmış gibiydi. Derin soluklar alıyordum ama ciğerlerime ulaşmıyor gibi hissediyordum.

Tırnaklarımı boğazıma geçirmeye başladığımda kapıda Beren'i gördüm. O da beni gördüğü an onu kolundan tutan Sinan'dan kurtulup yanıma geldi. Hemen yanımda diz çöküp ellerimi boynumdan çekti.

"Geçti güzelim. Buradayım ben. Bak artık güvendesin. Sana bir şey olmayacak." diye beni sakinleştirmeye başladı. O sırada içeri birkaç kafe görevlisi girdi. Biri Araf'ı adamdan ayırmaya çalışıyordu diğeri de muhtemelen polisi arıyordu.

Görevli Araf'ı adamdan ayırdığında Araf'ın gözleri beni buldu. Ben hala tırnaklarımı bogazıma geçirmeye çalışıyordum. Beren bile zor tutuyordu.

Bir anda Araf yanıma çöküp ellerimi bileklerinden tutup boynumdan ayırdı ve bana sarıldı. Hiç utanmadan sıkıca sarıldım ona.

Bir kaç dakika boyunca öyle kalmıştık. Polisin ve kalabalığın sesini duyunca Beren'i biri ayırıp beni ayağa kaldırmaya çalıştı. Ama tüm gücüm çekilmiş gibiydi. O sırada Araf'da beni diğer kolumdan tuttu ve yavaşça masamıza döndük.

Beren biraz benimle ilgilendiren sonra polislerin yanına gitti. Sonuna kadar şikayetçi olduğunu bağırıyordu. Benim hakkımı arıyordu. Onu hak edecek ne yapmıştım ben?

Bir anda boynumda tüy kadar bir dokunuş hissettim. Hem acıdan hem korkudan irkildigimde Araf ateşe dokunmuş gibi elini çekti. Gözlerim ona döndüğünde gözlerinin boynumda, titreyen ellerimde ve titreyen bacaklarımda gezindiğini gördüm.

"Özür dilerim" diye mırıldandım. Günlerini mahvetmiştim.

Araf kaşlarını çatarak "Sen niye özür diliyorsun?" dediğinde başımı eğip.

"Gününüzü mahvettim..." dedim. Sesim fısıltı gibi çıkmıştı ama anlamıştı beni.

"Pera" dediğinde yüzüne baktım. Gözlerinden ateş çıkıyordu resmen. "Bizden değil, kendinden özür dile, en çok zararı sen yaşadın." dedi.

Kalpten gidecektim şimdi...

Tam bir şey diyecekken arkadan polislerin sesini duydum. Hızlıca ifademi aldılar ve şikayetçi olup olmadığımı sordular. Şikayetci olduğumu söyledim. Sonra da reşit olduğum için aileme haber gitmemesini söyledim.

Her şey bittikten sonra masaya geri oturduğumuzda hepsinin gözü bendeydi. Bu durumdan rahatsız olduğum için ayaklanarak "Ben eve gidiyorum." dedim Beren'e doğru. Benimle gelmek istese de kabul etmedim.

Mine ayağa kalkarak yanıma geldi ve bana sarıldı. Kulağıma doğru "O şerefsiz cezasını alacak merak etme. Seni sevdim Pera bir sorun olduğunda bana ulaşmanı istiyorum." dedi. Anlayışına hayran olurken tebessüm edip başımı salladım. Hepsiyle kısaca sarıldım ve vedalaştık.

Mekandan çıkınca kulaklığımı takıp Tuğkan'ın Git şarkısını açtım.
Beynimi boşaltmak istediğimde anısı olmayan şarkılar açıyordum. Bir anda koluma birinin dokunmasıyla korkuyla kendimi savunmaya aldım.

Araf'ı görmemle afalladım. "Özür dilerim seslendim ama duymadın, korkutmak istememiştim." dediğinde sorun değil anlamında başımı salladım ve yürümeye devam ettim. O da benim yanımda geliyordu. Kulaklıklarımı çıkarıp çantama attım.

"Nerede oturuyorsun? Evine bırakayım istersen." dediğinde gözlerine baktım.

"Gerek yok." dedim sesimi sabit tutarak. Kimseyle konuşmak istemiyordum. Araf ile bile.

"Pera," dediğinde sorgularcasına ona döndüm. Durduğunda bende durdum. "Beni çok tanımıyorsun evet ama yine de bir sorun olduğunda bana ulaşmanı istiyorum. Abin gibi düşün. Beren'den numaranı aldım, sana yazarım kaydedersin. Tamam mı?" dedi.

Abin gibi düşün...
Abin gibi...

Başımı salladım ve "Sağol." dedim kısa keserek ve yürümeye devam ettim. Mahallenin girişinde ben ikinci sokakta oturuyordum o da beşinci.

"Ben burada oturuyorum. Görüşürüz" dedim sesimi sabit tutarak. O da "Görüşürüz" diyince arkamı dönüp yürümeye başladım.

Tek istediğim odama kapanıp saatlerce ağlamaktı. Cumartesi günümü mahvetmiştim. Üstelik sadece kendiminkini değil beş kişinin daha.

Adımladımı hızlandırıp eve girdim. Tüm kıyafetlerimi takılarımı çıkarıp duşa girdim. Kaç saat öylece suyun altında durdum bilmiyorum ama ellerimin buruştuğunu fark edince çıktım. Saclarımın nemini alıp pijamalarımı giydim ve yatağa girdim.

Olanlar aklımda döndükçe ağlamaya başlayacaktım. Dış kapının sesini duyunca iyice yatağa sindim.

Yine kavga ediyorlardı. Bağırıyorlardı. Kulaklarımı yastıkla örttüm ve kendimi uykuya bıraktım. Kabus görmek bile onların sesinden daha iyiydi. Uyumazsam kavgalarını çekmek zorunda kalırdım. Ve beni düşünmemelerine üzülürdüm.

Hiç bir zaman beni görmezlerdi. Gördüklerinde de sadece kusurlarımı görüp ceza verirlerdi. Bir keresinde babam adımı unutmuştu... Her neyse düsünme bunları Pera. Sadece uyu.

•••

Karşınızda Mine Sönmez!!!

Karşınızda Mine Sönmez!!!

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Olivia Rodrigo)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Olivia Rodrigo)

Aklıma geleni yazdığım için başım ağrıyor artık.

Seviliyorsunuzzz <333

Bal | Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin