~39~

9 1 0
                                    

Bundan sonraki bölüm final bölümü olacak :''')

İyi okumalarrr <3

•••

Elimdeki tabaktan mercimek köftesini alıp yemeye başladım. Yaklaşık bir-iki saattir Sevgi Abla ile dedikodunun dibine vurmuşuk. Güne gelenlerden tutun anneme kadar. Araf'ta garibim misafir çocuğu gibi kenara sinmiş bizi izliyordu.

Sevgi Abla, Araf'ın resmen aynısıydı. Kumral saçları ve kahverengi gözleri aynı tondu. Bir tek Araf'ın burnu daha düzgündü. Sanırım tek fark bu.

Kocası evi terk ettikten sonra Sevgi Abla gizli bir şekilde Araf'a çaktırmadan Kerem Abi şerefsizini hapise tıktırmıştı. Anlatırken nasıl gülüyor nasıl gülüyor ama. Araf bunu öğrenince başta durgunlaştı ama sonra toparladı ve keyfi yerine geldi.

"Sevgi Abla bu mercimek köftesinin tarifini alırım bu arada, baya güzelmiş!" dedim ve ikinci köfteyi elime aldım. Artık en sevdiğim yemek Sevgi Ablanın mercimek köftesiydi.

Sevgi Abla "Veririm tabi kızım. Hele oğlum da çok sever, evlenince ona yaparsın." dediğinde hızlı bir nefes aldım ve mercimek köftesi boğazıma kaçtı. Öksürmeye başladığımda Araf hemen elindeki içmek üzere olduğu suyu bana uzattı. Hiç düşünmeden alıp içtim. Sevgi Abla hemen yanıma gelip sırtıma vurmaya başladı.

"Ee heyecanlandın tabi. Ama neden böyle konuştum biliyor musun?" dediğinde kafamı hayır anlamında salladım.

"Araf bana geçen gün bir hayalini anl-" ve tabiki de Sevgi Ablanın sözünü kesen şey Araf'ın evliydi. "Anne bence biz kalkalım artık. Yoksa siz dedikodudan cehenneme VIP bilet alacaksınız." dedi ve ayağa kalkıp benide kaldırdı.

"Dur mercimek köftem kaldı!" dedim ve bir peçeteye iki tane köfteyi koyup doğruldum. "Sevgi Abla ellerine sağlık, her şey çok güzel olmuş. Bunu bir ara bir daha yapalım."

"Yapalım tabiki kızım. Vallaha benim senin gibi bir geline ihtiyacım var. Mahallede ki herkesin her şeyini biliyorsun. Eee kurabiyelerin de güzeldi." dediğinde ben renkten renge giriyordum. Araf gülerek aramıza girdi ve "Hadi Sevgi Sultan biz kaçtık." dedi ve dış kapıyı açtı. Sevgi Abla ile son kez vedalaşıp evden ayrıldık.

"İyi kaynaştınız. Tahminimden de iyi..."

Araf'ın sesini duyunca gülerek "Biz hep böyleydik ki. Ben sekiz yaşından beri annemle günlere gidiyorum. Tabiki annem zorluyordu. Önce her gittiğim evden dedikodu topluyor sonra size geldiğimizde her şeyi mutfakta Sevgi Abla'ya anlatıyordum. O da bana genelde kocasını anlatıyordu. Tabi daha çocuk olduğum için başlarda anlamlandıramıyordum. Ama artık Kerem Abi sorunu da ortadan kalktığına göre Sevgi Abla harika hissediyor olmalı. Eee bu da enerjisine yansımış. Eski samimiyeti kurmak o kadar da zor olmadı. Evlenince yandın Vallaha, kulaklarını çok çınlatacağız." dedim. Çok konuşmuştum. Ama bir dakika, ben ne demiştim? Evlenince mi? Hadi ama kızım pot kırmada bu kadar beter olma.

Kaldırımın ortasında durduğunda elini tuttuğum için benim de durmamı sağladı. Sanki hiç birşey olmamış gibi ıslık çalarak tam karşısında durmaya başladım. Tabi boy farkı ile çenesi ve gülümseyen dudakları ile bakışıyordum. Burası fazla mı sıcak olmuştu ya.

Araf eliyle çenemi tutup başımı havaya kaldırdı ve ona bakmamı sağladı. Miğdem yanıyor gibi hissetmeye başlamıştım. Normal miydi bu his?

"Evlenince mi dedin sen?" diye sorduğumda silik bir şekilde başımı salladım. Utancımdan gözümü kaçırmak istiyordum, ama aramızdaki çekim o kadar yoğundu ki... Yapamıyordum işte.

"Evlenelim mi?" Ani gelen sorusu ile dona kalmıştım resmen. Bu sorudan önce kalbim ağzımda atıyordu resmen; ama şimdi durmuştu. Sadece kalbim değil zaman da durmuştu. Yanlış mı anlamıştım acaba?

"Hm?" diye bir ses çıkardığımda sorusunu yeniledi. "Evlenelim mi?"

O an kendimi çok özel hissettim. Evet bu adam bir yıldır hayatımda ha vardı ha yoktu. Evet üniversite giriş sınavına daha bu gün girmiştik. Evet belki daha çok küçüktük, ama ben kendimi akışa bırakmak istiyordum. O an sadece kalbimin sesini dinledim. "Evlenelim." dedim ve Araf'ı kendime çekip dudağından öptüm. İşte şimdi gerçek huzuru bulmuştum, işte şimdi ben tamamlanmıştım.

Araf bana sıkıca sarılıp kulağıma fısıldadı. "Söz ver bana üniversite biter bitmez evleneceğiz. Söz ver."

"Söz..."

"Söz ver beni hiç bırakmayacaksın."

"Söz..."

"Söz ver sadece benim balım olacaksın."

"Söz veriyorum balım. Sadece seninim."

Sağımda duyduğum fotoğraf sesi ve flaş ışığı ile anında Araf'tan ayrıldım. Bulut elinde kamera ile bizi çekiyordu. Ve diğerleri de buradaydı. Ne ara gelmiş

Mine elini kaldırıp bizi gösterdi ve "Onlar az önce neyin sözünü verdi?" diye sordu. Erdem arkadan Mine'ye sarıldı ve "Yakın gelecekte senin bana vereceğin sözü verdiler miniğim." dedi.

Beren tehditkar bir şekilde Sinan'a baktığında Sinan rahat bir şekilde "Sarışınım sen merak etme. Ben seni bunlar gibi fakir bir sözle bırakmam. Yani hiç bakma senin verdiğin söz daha lüks olacak." dediğinde hepimiz güldük.

Bulut ise sap sap etrafa bakındı ve kendine sarılıp "Bende seni çok seviyorum kendim. Asla seni bırakmayacağım, söz veriyorum." dedi sonra vücuduna bakıp "Bak seninki daha özel oldu, değil mi?" diyerek kendi kendine konuştuğunda hepimiz daha fazla güldük.

İşte mutluluk buydu; bir çatı dört duvardan oluşan ev ya da yuva değildi. Mutluluk aileydi. Ve benim ailemin hepsi buradaydı. Yanımızdan kaygı kelimesi bile geçemezdi artık. Bu mutlu tabloyu böyle bırakıp başımızdan geçenleri düşündüm. Bunu son zamanlarda sık sık yapıyordum. Bazen bu yeri, bu mutluluğu haketmiyor gibi hissediyordum. Sonra yaşadıklarımı düşünmek bana iyi geliyordu.

Kimse hikayelerin buradan sonrasını merak etmez. Ama asıl hikaye buradan sonra başlıyordu.

Ben Pera Korkmaz. Bu güne kadar çok şey atlattım ve artık bu konumu hakettim. Şimdi geleceğime odaklanma ve mutlu olma vakti. Gerçek ailem ile birlikte olan geleceğime.

•••

AYYYY İNANMİYORUMMM! BİR SONRAKİ BOLUM FİNALLL!!!!!

Oy verirseniz sevinirimm <333

Seviliyorsunuzzz <333

Bal | Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin