~29~

7 2 1
                                    

Hatırlarsanız bir duyuru paylaşmıştım; Watty de sorun var diye. Sonunda halledebildim! Tabi bunun için Wattpad'i iki kez silip hesaba tekrar girmem ve telefonu kapatıp açmam gerekti ama neyse.

Kısaca beş bölüm birden geliyor bu gün. (29,30,31,32,33) Hepsini okuduğunuzdan emin olun canlarımmm.

İyi okumalarrrr <333

•••

"Size sonra anlatacağım ama şimdilik bu or- arkadaşı yanımıza almalıyız. Bir günlüğüne katlanabiliriz bence." dedi ve arkasını dönerek salona geri girdi.

Arkasında beş soru işaretine dönüşmüş kafa ve bir şeytan bırakarak hemde!

"Eee bir hoşgeldin yok mu? Sinan, nasıl misavirperversin sen?" Araf'ın arkasından bakmamızı bölen şey Erdem'in sesiydi. Yüzsüz!

Sinan "Öpücük de ister misin?" diye sorduğunda, sanki komik bir şaka yapmış gibi gülüp "Yok, gey değilim." diyerek salona geçti.

Mine "Ee ne yapmalıyız şimdi?" diye sordu. Sesinde garip bir tını vardı. Sanki Erdem'in gelmesi onu mutlu etmiş gibiydi. Hayır Pera, imkanı yok. Ama kızın resmen gözleri parlıyor. Emin değilim.

"Ne yapabiliriz ki? Bırakalım katılsın." dedim. Herkes beni onaylayıp içeri geçerken bir tek Beren kaldı yanımda. Bir bardak çıkarıp hiç bir şey yokmuş gibi su doldurdum. Suyu içerken Beren beni izliyordu. İkinci bardağı da içtim. Bardağı tezgaha bırakırken Beren "Gerçekten o şerefsizin içeri girmesine izin mi verdin? Karşındaki kişi Erdem'di Pera. Ortaokulda ki. Seninle oynayan Erdem." dedi. Tam o anda gözümün önünde bir anı canlandı.

"Erdem! Neden yaptın bunu? Niye beni seviyormuş gibi yaptın? Benim sana ne zararım dokundu?" İlk defa ona yaptığı bir şeyin nedenini sormuştum, ve son olmuştu. Çünkü verdiği cevap yaptıklarını açıklıyordu. Ama mantıklı değildi. O yüzden o soruyu defalarca kendime sordum.

"Senin bana zaten zararın dokunamaz. Sadece, canım istedi. Sen eziksin, farkında mısın? Yapmak için bir nedenim yok. Sıkıldım ve ezik olduğun için seninle oynadım." dedi ve arkasını dönüp gitti.

Berenin sarılışı ile kendime gelmiştim. "Tamam, düşünmemeye çalış. Geçmişte kaldı. Şimdi arkadaşlarımızla güzel bir gece geçireceğiz." dedi ve geri çekilip ne zaman aktığını bilmediğim göz yaşlarımı sildi.

Ani gelen farkındalık ile "Rimelim akmış mı?" diye sordum. Evet şimdi ki ben buydum. Hiç bir şey maskaramdan önemli değildi artık. Sevdiklerim gibi istisnalar hariç.

Beren gülerek "Ha şöyle, kendine gel. Merak etme akmamış birtanem." dedi ve beni içeri sürükledi. Araf'ın yanına koltuğa oturdum. Hemen beni kolunun altına aldı ve başımın üstünden öptü.

Ortalama bir iki saat muhabbet ettik. Saat iki buçuk gibiydi. Erdem gerçekten çok değişmişti. Belki de ikinci yüzüdür emin değilim. Ama bana karşı bile nazikti ve gözlerinde silinmeyen farklı bir duygu vardı. Pişmanlık ve Erdem? Gülelim de boşa gitmesin. Ama cidden gizleyemiyor gibiydi.

Onun dışında bir de Mine... Erdem ona bakmadığı sırada gözünü ondan ayırmıyordu. Bunu onunla konuşmayı aklımın bir köşesinde yazıp ana odaklandım. Sonuçta zaman akıp gidiyordu ve artık hayatta bir şey kaçırmak istemiyordum.

Başka da aşırı birşey olmadı. Biz kızlarla okul dedikodusuna dalmışken Bulut "Hadi şişe çevirmece oynayalım." dedi. Mine'nin en sevdiği oyundu. "Hadi oynayalım!" diyerek yere oturdu. Bulut'ta mutfaktan boş kola şişesini alıp Mine'nin yanına oturdu. Biz de onaylayarak yere çember şeklinde oturulduk. Araf'ı bilerek tam karşıma gelecek şekilde oturttum.

Sinan atılıp "Şişenin kapak kısmı gelirse soru, şişenin arka kısmı gelirse cevap. Bu arada doğruluk seçip doğru söylemeyenin Allah belasını versin." dedi ve şişeyi çevirdi. Kapak kısmı Mine'ye, arka kısmı Erdem'e gelmişti.

Mine bir çocuk gibi heyecanla ellerini çırpıp "Oyunu başlatıyorum. Doğruluk mu, cesaret mi?" dedi. Erdem yerinde dikleşerek "Cesaret derdim de üşeniyorum. Doğruluk." dedi düz bir sesle. Herkes kıkırdarken Beren ve ben sadece bakıyorduk.

"Tamam o zaman. Hmmm. Bu hayattaki en büyük pişmanlığın ne?" diye sordu Mine. Erden'in gözleri Beren ve bende oyalandı bir süre. Sonra tekrar Mine'ye dönüp "Ortaokulda çok zorba biriydim. Zorba biri olmaya zorlandım. Engelleyebilir miydim? Bilmiyorum ama sanırım en büyüğü bu." dedi. Beren'le aramızda kısa bir bakışma geçti. Zorba olmaya zorlandım derken tam olarak neyden bahsediyordu?

Erdem şişeyi çevirdi. Pişman olduğunu anlayabiliyorum. Ama o zaman neden, beni okula ilk geldiğinde her istediğini yapmam ile tehdit etmişti? Hadi bunu da açıklasın.

Bu sefer soran Beren cevap, veren Sinan'dı. O da benim gibi Sinan'ın tam karşısına oturtmuştu. Uyanık kızlarız Evelallah.

"Aşkım, doğruluk mu cesaret mi?"

"Doğruluk olsun aşkım." dedi Sinan.

Beren ciddi bir şekilde "Hiç bana olan sevginden tereddüt ettin mi?" diye sordu. Sinan evet dese o saniye ağlayacak gibiydi. Güzelim sanırım gerçekten Sinan'ı seviyordu. Yoksa o asla bir erkek için rimelini akıtmaz.

Sinan düşünmüş gibi yapmaya başladığında Beren'in gözlerinin dolduğunu gördüm. Sağımda oturan Sinan'ın karnına dirsek attığımda inleyerek bana döndü. Gözlerimle Beren'i işaret edince anca anladı ayı.

"Bebeğim? Tabi ki cevabım hayır." dediğinde Beren "Ama düşündün." dedi. Sesi mi titremişti onun? Sinan hemen ayağa kalkıp Beren'in arkasına geldi ve onu öpücüklere boğdu "Şakaydı meleğim. Tepkini merak ettim sadece. Özür dilerim." dedi ve Beren'in burnuna öpücük bırakıp kendi yerine geçti. Beren "Tamam affettim." dediğinde ona bir side eye attım.

Sinan çevirdiğinde bu sefer soran Bulut cevaplayan bendim. Bulut "Doğruluk mu, cesaret mi?" dediğinde hiç düşünmeden "Doğruluk." dedim.

"Erdem'le aranızda olanlar ne?" diye sordu. Beren, Erdem ve ben yerimizde kas katı kesildik. Erdem başını yere eğerken ben ve Beren bakıştık. Ne yapmalıydım?

•••

Sizce Pera ne yapacak?

Seviliyorsunuzzz <333

Bal | Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin