~36~

7 1 0
                                    

İyi okumalarrrr <3

Bölümleri atmadığımın farkındayım ve gerçekten özür dilerim. Ancak sınav haftam ve LGS yaklaştı, bölümleri düzenleyecek vakit bulamıyorum. Bir yandan da GSL'ye çalışıyorum.

O yüzden şöyle yapacağız, ben fırsat buldukça aradan geçen gün sayısı kadar bölüm atacağım. Bu gün üç bölüm geliyor. (35,36,37)

•••

Mine'den

Ellerimle oynayarak "Şey..." diye mırıldandım.

"Ney?"

"Off utanıyorum. Daha önce hiç böyle bir şey söylemeye bile yeltenmemiştim."

"Nasıl bir şeye yeltenmemiştin?" diye sorduğunda boş bulunup "Daha önce kimseye aşık olduğumu itira-" derken sözümü yarıda kesen yaşadığım farkındalıktı. Hay kıracağın pota Mine! Oradan döndürme şansın vardı. Ya kabul etmezse ve artık seninle arkadaş bile olmak istemezse? Ne yapacaksın? İç ses susar mısın lütfen? Burada utancımdan geberiyorum.

Başımı yere eğerek çantamın kayışı ile oynamaya başladım. Çenemde hissettiğim yumuşak eller ile başım o saniye yukarı kaldırıldı. Erdem bu kadar uzun muydu ya? Boynum kopacak. İç ses bir sus! Romantik an katili!

Erdem'in gözlerinde gördüğüm ile resmen kalbim durmuştu. Az önce at gibi koşan kalbim şimdi tembel hayvan gibi durmuştu. Sanki Erdem'in gözleri uzun zamandır sakladığü duyguları saklamaktan yorulmuş gibi bana bakıyordu. Ya da beynim beni yanıltıyordu. Emin değilim.

Erdem'den

Elleriyle oynamaya başlayarak "Şey..." diye mırıldandı. O kadar kısık sesle konuşuyordu ki zor duymuştum.

"Ney?"

"Off utanıyorum. Daha önce hiç böyle bir şey söylemeye bile yeltenmemiştim."

"Nasıl bir şeye yeltenmemiştin?" diye sorduğumda muhtemelen boşluğuna gelmiş olmalı ki "Daha önce kimseye aşık olduğumu itira-" derken sözlerinin farkına vararak duraksadı. Mine bana aşık mıydı? O okula gelme nedenim olan kız bana aşık mıydı? Evet okula gelme nedenim.

Mine utanarak başını yere eğip çantasıyla oynamaya başladığında nereden geldiğini bilmediğim bir cesaret ile elimi çenesin yerleştirip bana bakmasını sağladım. Saşkınlıkla karışık bir utançla bana bakan masum kıza sadece tek iki cümle söyledim "Bende sana aşığım Mine... Hemde aşkımdan üç yıllık arkadaşlarımı bırakıp okul değiştirecek kadar." Nereden gelmişti bu cesaret bana?

Mine'nin gözleri dolduğunda mutluluktan mı üzüntüden mi anlayamıyordum. Titrek sesi ile "Benimle oynamıyorsun, değil mi?" dediğinde başımı olumsuz anlamda salladım. Onu tutup kendime çektim ve beline sarıldım. Fazla minikti. "Allah belamı versin ki sana aşığım, seninle oynamıyorum Mine. Gerçekten, tüm hislerim ile seni seviyorum." dediğimde Mine kollarını boynuma doladı. Sanırım bu inandım demek oluyor. Ayrıldığımızda kırk saniye boyunca sadece bakıştık.

İçeriye biri girdiğinde ise sanki soyut dünyadan, somut dünyaya geçmiş gibi Mine'nin elini tutup bizimkilerin yanına yürümeye başladım. Ne ara bizimkiler olmuştu bilmiyorum. Ama pek te önemli değildi. Sonuçta birbirimizi kabul etmiştik. Cidden pişman olduğumu anlamış olmalılar ki beni buraya çağırmışlardı. Yani sanırım aramızdaki buzlar erimişti.

Açık alana çıkıp bizimkilerin yanına vardığımızda ilk fark eden Bulut olmuştu. "Oha!" diyerek ona aldığım ve hep istediği kamera ile bizi çekmeye başladı. Pera bana göz kırpıp "Netlik her zaman daha iyidir." dediğinde ona gülümseyerek karşılık verdim.

Masada ki yerlerimize geri oturduğumuzda Sinan ve Araf'ın gözleri beni buldu. Sinan "Şimdi Erdem kardeş. Eğer Mine'ye bir zarar verirsen, onu üzersen, kırarsan, ya da her ne olursa olsun şunu bil, bizim kızımızın kılına zarar gelsin karşında bizi bulursun. Ona göre." dedi başımı salladım. Sanırım kendimi onlara kanıtlamam gerekiyordu.

Kelimeler benden bağımsız bir şekilde ağzımdan çıkmaya başladı resmen "Benim aslında bu okula gelme sebebim Mine. Onu ilk bizim okulun oralarda görmüştüm, anladığım kadarıyla kuzeninin yanına uğramıştı. Sonra ben Mine'den çok etkilendiğim için onun Instagram hesaplarını fln buldum ve bu okulda okuduğunu öğrendim. Yani onun için geldim." dediğimde hepsi susmuştu.

Beren dudaklarini büzerek 'vay be' dercesine bana bakarak elini uzattı tokalaştığımızda "Benden onayı aldın enişte." dedi.

Araf, Sinan ve Bulut da benimle toklaştığına geriye sadece Pera kalmıştı. Ona baktığımda başta ciddi dursa da sonra gülümseyerek "Eğer onu üzersen seni mahvederim. Elim ağırdır biliyorsun." dediğinde bende gülümsedim. "Bilmez miyim. Hala zonkluyor." diye homurdandım. Söylediğimle Beren, Pera ve ben gülmeye başlamıştık. Diğerleri bu mallar neye gülüyor böyle der gibi bakıyordu ama sorun değildi.

Sekizinci sınıfın son günü yüzüme öyle okkalı bir tokat yapıştırmıştıki, bir gün boyunca kulağım zonklamıştı resmen. Güzel vurmuştu ama üstüne hiç laf etmedim.

•••

Biliyorum biraz kısa oldu ama geçiş bölümü sayabiliriz. Oy verirseniz sevinirim.

Seviliyorsunuzzz <333

Bal | Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin