~33~

11 2 0
                                    

Hatırlarsanız bir duyuru paylaşmıştım; Watty de sorun var diye. Sonunda halledebildim! Tabi bunun için Wattpad'i iki kez silip hesaba tekrar girmem ve telefonu kapatıp açmam gerekti ama neyse.

Kısaca beş bölüm birden geliyor bu gün. (29,30,31,32,33) Hepsini okuduğunuzdan emin olun canlarımmm.

İyi okumalarrr <333

•••

Bir Hafta Sonra

Aradan bir hafta geçmişti. Ablamı kaybetmemden, annem ve babamdan kurtulmamdan, Beren'in bir nevi üvey kardeşi olmamdan ve hayattan soğumamın üzerinden bir hafta geçmişti. Vücudumda hala bazı yara izleri vardı. Bu süreçte hiç okula gitmemiştim. Her gün yalnız başıma ablamın mezarına gidiyordum, ancak hiç bir şey söylemeden bir kaç dakika kalıp geri geliyordum. Kendimi ona karşı suçlu hissediyordum. Belki onu tek başına bırakmasaydım şu an yaşıyor olurdu.

Üç kez psikolog gelmişti ve geçmişime inmiştik. Bizimkiler her gün sırayla beni kontrole geliyordu. Beren sadece banyoda ve uyurken beni yalnız bırakıyordu. O yüzden ona minnettardım. Ama dile getirememek beni üzüyordu.

Onların dışında bir de Araf. O her gün beni ziyarete geliyordu. Her gün bana sıcak çikolata getiriyordu ve hic bıkmadan benimle konuşuyordu. Aslında daha çok kendi kendine konuşuyordu. Her neyse işte.

Baran amca bana çok iyi davranıyordu. Maalesef Beren'in annesi Hülya teyzeyi iki yıl önce kanser yüzünden kaybetmiştik. O zamandan beri hayatını işine ve kızına adayan adam bana ikinci kızıymış gibi davranıyordu. Bu beni mutlu ederken bir yandan da baba sevgisini daha önce hiç tatmadığım için fazla duygusallaştırıyordu. Ama artık aglayamıyordum. Evet, artık ağlayamıyordum...

Yatakta boş boş tavanı izlerken kapı üç defa tıklatılarak açıldı. Muhtemelen Araf gelmişti çünkü sıcak çikolata kokusunu taa buradan alabiliyordum.

"Ben geldim balım." Yanılmamıştım. "Bu gün nasıl hissediyorsun?"  dediğinde yatakta oturur pozisyona geçip omuz silktim. Kafasını 'anlıyorum' der gibi sallayarak yanıma oturdu. İkimiz de sırtımızı duvara yaslayarak en az beş dakika durduk. Ani gelen bir özlem ile başımı Araf'ın omzuna yasladım. Kafamın altındaki bedenin kaskatı olduğunu hissettiğimde içimde gülme isteği oluştu. Günler sonra ilk defa kendimi... Canlanıyor gibi hissediyordum.

Araf kolunu kaldırarak beni omzunun altına aldı. Ve konuşmaya başladı. "Seni biraz anlayabiliyorum. Bende küçük kardeşimi babam yüzünden kaybettim." Ani gelen itirafı ile başımı kaldırıp ona baktım ama o tam karşıdaki çalışma masasını izliyordu. "Nasıl oldu?" diye sordum merakla. Sesim normalde fazla konuşmadığım için pürüzlü çıkmıştı. Yarasını deşmek istemiyordum ama merak etmiştim.

"Babam normalde bizden nefret eder. Ama kardeşime çok bağlanmıştı. Daha sekiz yaşındaydım Elvin doğduğunda. Anlamadığım bir şekilde babamın içindeki sevgiyi ortaya çıkarmıştı. Ama görsen nasıl tatlıydı. Elvin yedi yaşlarındayken babam onunla yemeğe çıkmak istemiş sanırım. Annem ve bana haber vermeden akşam evde çıkmışlar. O zamanlarda da babam eski arkadaşları ile büyük bir kavgaya girmişti. Sanırım arkadaşları ona baya kurulmuş olmalı ki saçma bir intikam planı kurmuşlar. Babamın motorbisikletinin frenlerini kesmişler. Babamında o gün motor ile gideceği tutmuş. Almış Elvin'i önüne hani şu anne kucağı aparatları var ya, onlarla işte. Üşümesin diye kalın giydirmiş falan ama görsen sorumluluk sahibi baba sanırsın o kadar." dedi ve derin bir nefes aldı. Hikayenin sonunu az çok tahmin ettiğim için gözlerim dolmuştu. Kendine gelebilmesi için ona süre tanıdım.

Devam etmiş olmaya karar verecek ki tekrar derin bir nefes alarak "Gidecekleri yere varmışlar ancak frenler tutmadığı için mekanın cam kapısına girmişler. Güvenlik kameralarında öyle gözüküyor. Elvin'in kaskı olmadığı için ağır yaralanmış. İki gün yoğun bakımda kaldıktan sonra vefat etti. Babam piçine ise hiçbir bir şey olmadı, üç kırık ve bir kaç kesik,ezilme ile atlattı kazayı. Babam ilk bir hafta kendini çok suçladı. Sonra ise hıncını bizden çıkarmaya başladı." dedi. Sonlara doğru sesi çok titremeye başladı.

Bir anda doğrulup bana sırtını döndü ve yavaşça kazağını yukarı doğru sıyırdı. Gördüklerim ise içimi parçalayan benim evde gördüğüm manzaranın aynısıydı. Kemer izleri, morluklar, kesikler ve muhtemelen sigara izleri... İçim parçalanırken tek yalabildiğim arkadan kollarımı beline sarıp gözümden kaçan bir kaç damla yaşı onun sırtına akıtmaktı.

"Ben ne desem ablana olan özlemin ve o günün acısı geçmeyecek biliyorum, yaşadım. Ama hayat devam ediyor. Ve o da senin böyle olmanı istemezdi." dedi ve bana döndü. "Lütfen hayata dön Pera... Biliyorum kolay değil, ama benim için çocuklar için, en önemlisi ablan için bunu dene." dediğinde başımı salladım.

Yine bir kaç dakika sessizliği paylaştığımız anda bu sefer ben atıldım "Uyuyalım mı?"

"Birlikte mi?" diye sordu saşkınca. Gülerek başımı salladım ve yatağa uzandım. Kenara kayıp ona boş yer açtım ve elimle oraya vurdum. Araf bir salise bile düşünmeden yatağın ucundaki pikeyi açtı ve üzerime örttü, sonra o da yanıma uzandı. Ona yaklaşarak kafamı göğsüne gömdüm ve bacaklarımı kendime çekerek cenin pozisyonuna geldim, nedendir bilmem böyle uyumak bana hep daha rahat gelirdi. Araf'da kolları ile beni sardı.

Aslında haklıydı. Ablam beni böyle görse, asıl kahrından ölürdü. Ayrıca bu ben değildim. Sahayı çok boş bırakmıştım. Pazartesi günün biraz kendimizi hatırlatalım diyorum. İyi diyorum.

Araf ile ikimiz de o sırada mental olarak yorgun olduğumuz için hemen uykuya daldık.

•••

Psikoloğun yapamadığı şeyi yapacaksın Araf helal olsun sana! Allah herkese böyle sevgili nasip etsin, bol bol amin!

Seviliyorsunuzzz <333

Oy verir misinizz <3

Bal | Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin