2-Emir

326 9 0
                                    

Eşyaların parasını ödeyip kırtasiyeden çıktık. Çok az insan vardı bu yüzden azda olsa daha rahatım. Bu bile birşey, bence. Arabaya binip yolla çıktık. "Emir, kardeşin mi?" Diye sordum. "Evet, öyle." Diye yanıt verdi. O görmesede -sanırım çünkü, bakışlarını üstümde hissediyordum- başımı salladım. Camdan dışarıyı izlerken burayı daha önce hiç görmediğimi fark ettim. "Sence nasıl bir evimiz olur?" Diye sordum. "Biz evlenmiyeceğiz!" Diye bağırdı. Özür dilerim, Efe. Korkarak ona döndüm. Bana bakmıyordu önüne bakıyordu, elini yumruk yapmış sıkıyordu. Onu sakinleştirmek adına elimi onun elinin üstüne koydum. O anında çekip bağırdı. "Bana dokunma, ucube!"

Gözlerimi ondan ayırdım ve camdan dışarıya bakmaya başladım. Gözlerim dolmuştu. "Ne bunlar? Timsah gözyaşları mı?" Dedi. Duygusal biriyim, bu benim suçum mu? "Duygusal biriyim, sen aniden bağırınca... Şey... Ben... Seni gerçekten seviyorum... Bu yüzden..." Zar zor konuştum. Sesim titrek çıkmıştı. Düzgün cümle kurabilmek için tek tek konuşmuştum. "İlk kez gördüğün birine nasıl aşık olabilirsin?" Sesi hâlâ sinirli çıkıyordu. Seviyorum işte! Ona mı hak versem? "Bilmiyorum." Diyebildim. Başka ne söylenir ki? Arabayı durdurdu, "İn!" Dedi. Burayı bilmiyorum ki, eve nasıl gideceğim? Dediğini ikiletmeden yaptım ve arka koltuğa koyduğum poşetlerimi -eşyalarımı- aldım. Babam elimde bunları görürse keser herhalde, eğer "Efe ile almaya gittik," dersem biraz yumuşar. Ama şimdi Efe beni arabasından indirdi, kovdu, onunla tartıştım, diyemem ya. Sağlam bir dayak beni bekliyor.

Arabanın gitmesini beklemeye başladım. Gitmedi, camdan bana bakıyordu. Onunla göz göze geldim. Siniriydi.
Gözlerimden hala yaşlar akıyordu, dudaklarım titriyordu. Arkamı döndüm. Belki başka bir yol vardır. Taksi bulursam çok iyi olur. Yürümeye başladım. Elimin tersiyle gözyaşlarımı siliyordum ama her seferinde yenisi geliyordu. Ağlıyordum. Başımı eğmiş giderken yanlışlıkla birine çarptım. Başımı kaldırmadan özür diledim ve sağa kaydım. O da benimle sağa kaydı. Bir adım geri çekildim ve gitmesini bekledim. Klişe bir sahne yaşamak istemiyorum. O da benim gibi beklemeye başladı. Onun etrafından dolaşacğım sırada kaşıma geçti.

Konuşursam ağlarım, biliyorum. "Bana baksana." Dedi adam. Bu ses tanıdık bir sesti. Emir! Başımı kaldırıp ona baktım. Bana yaklaşıp gözyaşlarımı sildi. Ağlamam azda olsa durmuştu. Emir gerçekten çok yakışıklı birisiydi. "Efe nerede?" Diye sordu. "Arabadaydı." Dedim. Başını salladı ve gitti. İlleri doğru giderken bir tane adamdan yolu tarif etmesini istedim ve etti. Eve koşarak gittim. Odama koşar adımlarla çıktım.

"Nerdesin lan, ibne!" Diye bağırdı babam. "Kırtasiyeden geldim." Diye karşılık verdim. Umarım kızmaz. "Yanıma gel." Dedi. Eşyalarımı odama bıraktım ve babamın yanına gittim.
"Gezeceğine sınavlarına çalışsana, yoksa yine boya moya mı aldın?" Diye sordu sinirle. Cevap vermedim. Karnıma yediğim tekme ile yere düştüm bu adam benden ne istiyor hala anlamıyorum.

Sonrası muamma. Dayak yedim ve yüzüm, kolum, boynum morarmıştı. Bu sefer fazla ileri gitmedi. Odamda morluklara krem sürmüş ve resim çizmek için bir tane aldığım defteri çıkarmıştım. Acaba Efe'ye yazsam mı? Babamdan kurtulmak için onunla evlenmek istiyorum. Tabii ondan etkilenmedim değil. Efe'yi çizmeye karar verdim. Çizmek için bir fotoya ihtiyacım var, istagram'a direk Efe yazdım. Sanki çıkacak. Bir kaç tane hesap çıktı. Bir tanesinde Efe'nin resmi vardı. Direk o hesaba girdim. Hiç gönderi falan yoktu. Takip ettiği hesaplara girince ismi efe olan bir tane daha hesap buldum, basınca 40'ye yakın gönderi vardı. Büyük ihtimalle bu o.

 Büyük ihtimalle bu o

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Solitude//BxB//Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin