4-Fahişe

497 9 1
                                    

Dolu kadehi ters tut - Sanki yapamadım

Bu bölüm cinselik içerir ama cinsellikten çok şiddet içerir. İyi okumalar!

Ufak çaplı bir şok yaşarken tuvalet kapısı açıldı. Hemen o tarafa döndüm. Efe'yi gördüm. Bana sinirle bakıyordu, fotoğrafı görmedi değil mi? Ona bakarken kapıyı kapatıp yanıma geldi.
Tam karşımda duruyordu.

"Bilerek yaptın, değil mi? Hem yağız'ı neden etiketledin?" Diye sordu. O, at, dedi ve bende attım. Ne bileyim bu kadar kişinin göreceğini.

"Bu kadar kişinin göreceğini bilmiyordum. Yağız, dene, diyince denedim ve bu oldu." Dedim. Sesim titremişti. Doğruyu söyledim ama hâlâ sinirliydi. Ne yaptım ki?

"Yalan!" Dedi sinirle. "Sikeyim seni Yağız!" Diye ekledi. Bu hâli beni korkutuyordu. Kolumdan tutup kendine çekti. "O fotoğrafı hemen sil." Dedi. Başımı hayır anlamında salladım, istemiyordum. İlk kez beğenildim, ilk kez benden iğrenmediler. Tamam, kötü yorumlar ama çocuğunlukla kötü değil.

Histerik bir şekilde güldü ve iki adım geri adım attı. Arkasını döndü ve etrafımda yürümeye başladı. Beni baştan aşağı süzüyordu. Beğendiği için değil, beğenmediğim için. Hâlâ gülmüyordu ama gülümsüyordu. Acaba "Histironik kişilik bozukluğu hastalığı" mı var? Olabilir. Tam dibimde durdu belimden tutup kendine yaklaştırdı, daha ne kadar yaklaşabileceksem. Ellerim onun göğsündeydi. Evet, Histironik kişilik bozukluğu var. Kulağıma eğilip fısıldadı. "Fahişe." Dedi. Ne?! Ben fahişe falan değilim!

"Ben fahişe falan değilim!" Dedim sinirle. Tekrar güldü ve bir kaç saniyede ciddileşti. Beni kendine bastırdı. "Bu yüzden mi benden uzaklaşmak için çabalamıyorsun?" Diye sordu, sakin bir ses tonu ile. Manyak bu adam, manyak!
"Benden güçlüsün, nasıl kurtulabilirim?" Dedim, dikatini kendi üzerimden çekmek istiyordum. Bana bu kadar yakın olmasına şaşırdım. Hani bu başka birine aşıktı?

Bu olan şey ona geçmişi hatırlatı.
Geçmişin izlerini taşıyordu, silemediği ve silinse bile hâlâ vücudunda hissettiği izler.

Bora, 15 yaşında iken

Baş ağrısı ile uğraşıyordu. Sadece o değil, karın ağrısı da vardı. Elleri karnında, yerde, dizlerini kendine çekmiş, bir sağa, bir sola dönüyordu. Acıdan nerede olduğunu bile hatırlamıyordu. Gerçi niye bu hâlde? Bilmiyordu. Bir kaç gülme sesleri geldi, kim bunlar? Hayal mi görüyor? Hiçbir şeyin cevabı yok, cevap verebileceği bir bilinci yoktu. Bilinci kapanacağı sırada biri bir anda biri tam koluna iğne batırdı. İçine birşey enjekte etmişti. Hangi manyak bunu yapar?!
Karın ve baş ağrısı yerini bir sızıya bırakıyordu. Gözlerini yavaşça açtı. Ter içinde kaldığını şimdi anladı. Adamlara bakınca ellerinde şırınga gördü. Başını iki yana salladı. İstemiyordu. Bir ayda 3 kez... Bir ayda 3 kez gelmişti bu adamlar. Bu adamlar gelince Bora'nın başına hiç iyi şeyler gelmemişti. Siktir! Koca bir siktir!

Bedeni bunu kaldırabilir miydi? babası bunu bilerek yapıyordu. Onu yavaş yavaş öldürüp üstüne para kazanacaktı. Ne kadar vahşice diye düşündü bir an adamlardan biri ama hemen kendine geldi ve yapıcağını şeyi düşünmeye başladı. Düşünmek bile ona zevk veriyordu çünkü, küçük çocuk onu etkilemişti hemde feci bir şekilde. Elini pantolonun üstünden aletinin üstüne koyup sıktı. Bu adam devamlı geliceğini belliydi, sikiğin tekiydi. Küçük çocuğun gözünden yaşlar akmaya başladı. Henüz 15 yaşındaydı, 15 yaşında bunları yaşaması onu üzüyordu. Neden yaşıyorum ki? Diye düşünüyordu. Güzelliğinin farkında değildi. Turuncu saçları, yakından bakınca belli olan çilleri, dudaklarının pembeliği, kristal gibi olan mavi gözleri...

O mükemmeldi ancak bunun farkında değildi. Kendinden nefret ediyordu. Öyle nefret ediyordu ki saçlarının rengini değiştirmek için babasını aldırmayıp boya satın almıştı. Boyayı kullanacağı sırada babası onun saçlarını yakmaya çalışmıştı. İğrenç düşünceler içinde olan adam -adam olamayacak kadar sikik- ona yaklaşıyordu. Enjekte ettikleri şey uyuşturucu değil, babasının yasa dışı yollarla ürettiği, bağımlılık yapan, zarar veren, 10-15 yıl içersinde öldürüen bir maddeydi. Çok zararlı bir maddeydi ama insanlar alışmıştı. Babası, bu madde sayesinde milyonları bırak, milyarlar kazandırmıştı.

Tüm ülkelerde bu madde yasaklanmıştı ama artık çok geçti. Çok fazla kişi bağımlı olmuştu. Çok fazla genç borç batağına bir anda batmıştı. Adam, Bora'nın yanına gelince konuştu.

"Çirkin Fahişeye baksen. Bu arada 3 kezdir görüşüyoruz ama isimlerimizi bile bilmiyoruz." Dedi. Daha sonra "Ben, Kaan. Bu da arkadaşım, Oğuz." Diye devam etti.

Kemerini çıkarıp sırtına defalarca kez vurdu. Diğeri ise yatağıma oturmuş mastürbasyon yapıyordu, Bora'ya bakarak. Odanın en uç köşesinde ki kaykayı alıp üzerinde kırdı, Oğuz. Canı çok acımıştı ama kaykayı kırıldığı için daha da çok üzülmüştü. Oğuz, odadan çıktı. Bu sırada Kaan, Bora'nın boğazını sıkıyordu.
Bir kaç dakika sonra Oğuz geri gelmişti.
Elinde demir vardı. Kaan, geri çekilince Oğuz ona sertçe vurdu.

Bora, karşı çıkabilirdi ama gücü yoktu. Elini kaldıracak gücü dahi yoktu.

Şimdi ki zaman

Geçmişi hatırlayınca derin bir nefes aldım. Ya o Oğuz, Efe ile evlenecek oğuzsa? Olmaz! O olamaz ki. Efe elimden telefonunu alıcağı sırada izin vermedim.
Veremem. Yağız ile konuştuğumu görür.
Sinirle telefonu elimden alıp zaten açık olan telefondan önce WhatsApp'e girdi.
Yağız ismini görünce sinirle bana döndü.

Derin bir nefes aldım. Mesajlara tıklayıp okumaya başladı. Bana inanmıyordu ama neden? Neden ki? Babam olacak sürtük yüzünden galerimde o adamlar bana vururken ki videolar vardı. Galeride çok fazla birşey yoktu ama o adamlar, geri gelince o videolar telefonunda duracak, diyorlardı. Korkup silmemiştim. Videonun kapağında yerdeydim. Üstümde beyaz bir tişört vardı ve bol siyah bir pantolon. Yerlerde kanlar vardı. Telefonu almaya çalıştım ama izin vermedi ve video açtım. Siktir! O video ben 15 yaşındayken çekmişlerdi. Çektikleri andan beri -3 yıldır- açmamıştım ve bana "Bugün doğum günün herhalde. Googleden bildirim gelmiş. Bu ziyaretimizi doğum günü hediyesi olarak gör." Demişlerdi. O günden beri doğum günümden nefret ediyordum. Hâlâ da ediyorum, neden böyle gereksiz bir günü kutluyorlar ki? Bilmiyorum ama benim doğum günümü kutlamalarını çok isterdim. Zaten 1 hafta sonra benim doğum günüm. Aynı adamlar gelmesin diye canımı veririm ki zaten denemiştim ama işe yaramamıştı.

Efe, video izlerken eli titriyordu. "Oğuz..." Diye mırıldandı. "Kaan'da orada. Her ikisi..." Diye devam etti. Tahmin ettiğim şey doğruymuş. Telefonu elime verip banyodan çıkacağı sırada Efe'nin annesi pat diye içeri daldı. Bu kadının adı neydi? O sırada, babamın üzerimde bıraktığı bir kaç izi gördü. Boynumda küçük küçük morluklar vardı. Kadın bunu görünce gülümsedi. Direk onun yüzüne bakıyordum. İyide fondöteni bol bol kullanmıştım. Efe, bana dönünce morlukları gördü. Elini yumruk yapmıştı. Bunu babamın yaptığını anlamıştı. Kadın banyodan çıkınca hemen arkasından Efe çıktı. Hiç kimseyi görmek dahi İstemiyorum, eve gitsem ne olucak ki? En fazla babam beni 40 defa öldürür.

Elimden gelen hiçbir şey yoktu.

🎙️

Oy ver puşt

Solitude//BxB//Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin