20- Oyun

27 0 0
                                    

Arkamda ki adam gülerken silahı yere düşürdüm. Tek isteğim buradan çabucak çıkmaktı. Derin bir nefes alıp sakinleşmeye çalışsamda nafile. "Gel bura--"

"Doğru, oyun sona erdi ama ince bir farkla," dedi ve kısa bir duraksamanın ardından ekledi: "Senin oyunun sona erdi." Emir'in bu sözleriyle ölümün soğuk nefesiyle karşı karşıya olduğumu hissettim. Ona döndüğümde, simsiyah giysilere bürünmüş ve elinde bir silahla odaya girdiğini gördüm. Şaşkınlıktan dona kalmıştım; böyle bir olayın başıma geleceğini hayal bile edemezdim.

Emir, siyah bir kumaş pantolon ve siyah bir gömlek giymişti. Saçları dağınık, ifadesi ise korkutucu derecede kararlıydı. Hafifçe yutkundum. Oda, bir anda sessizliğin ve korkunun pençesine düşmüş gibiydi. Ardından gelen birkaç adam, beni kollarımdan tutup dışarı sürüklemeye başladılar. Başlangıçta karşı koymaya çalışsam da, kısa süre sonra mücadeleyi bırakmak zorunda kaldım. Birkaç dakika içinde kendimi bahçede buldum.

Arabaya doğru ilerlerken, yerde birkaç ceset gördüm; hepsi kanlar içinde yatıyordu. Mide bulandırıcı bir manzara! Korktuğum kapıdan dışarı çıkıp yola koyulduk. Uzaklaşırken içimi kemiren bir endişe vardı: Barut ne olacaktı? Beni bu bataklığa sürükleyen oydu, ne güzel bir durum! Hem öfke hem de korku tüm bedenimi sarmıştı. Bu hislerle başa çıkmak gerçekten zordu... Yanımdaki adama dönerek, "Nereye gidiyoruz?" diye sordum.

"Sabırlı olun, Emir Bey'in emrini yerine getiriyorum. " dedi.

Emir Bey mi? Kulağa tuhaf geliyor. Bu adamın böylesi tehlikeli işlerde ne işi vardı? Oraya vardığımızda her şeyin hesabını soracağım. Tabii eğer fırsatım olursa...

---

Koltukta oturmuş bekliyordum. Zihnimde yankılanan düşüncelerle yavaşça doğruldum ve telefonu elime aldım. O an Kaan'dan gelen mesaj aklıma düştü. Attığı o fotoğraf... Biraz daha ilerlediğimizde araba durdu. Yorgunluk tüm bedenimi ele geçirmişti ve gözlerim kapanmaya başlarken, o mide bulandırıcı cesetlerin görüntüsü zihnime kazındıkça kusacak gibi oluyordum. "Neden durduk?" diye sordum.

"Öyle olması gerekti," diye yanıtladı yan koltuktaki adam, yüzünde hiçbir ifade olmadan. Daha fazla üstelemedim ve arabadan indim. Temiz havaya ihtiyacım vardı. Kalbim hala korkuyla çarpıyordu; şimdi ne olacaktı? Etrafıma göz gezdirdim. Burası geldiğimiz yol değildi, başka bir yerdi. Terk edilmiş bir bölge. Her bina yıkık dökük, çürümüş, eski güzelliğini kaybetmişti. Sanırım, bu bir zamanlar hareketli bir yerdi ama şimdi harabeye dönmüştü.

Ürkütücü bir yerde, terk edilmiş binaların gölgesinde öylece bekliyorduk. Yorgunluk tüm bedenimi ele geçirmişti ve şu an tek isteğim biraz uyuyabilmekti. Bu hayatı lanetliyorum! Neden böyle bir yaşamım vardı? Neden insanları memnun etmek zorundaydım?
Kendi kendime cevaplamaya çalıştım; gereksizim ve sanki sadece bunun için yaratılmışım gibi hissediyorum. Bu düşünce belki komik ama acı bir gerçek. Beynimde yankılanan bu düşünceler beni delirtmeye yetiyordu, fakat ne yapabilirdim ki? Doğru olan doğrudur, ve ben başkalarının doğruları ile büyüdüm. Bu şekilde büyümeye devam ediyorum. Küçükken babamın dediği her şeyi harfi harfine yapardım. İstemiyordum ama buna mahkum bir insan gibiydim.

Binaların kasvetli gölgeleri arasında, karanlıkla bir olma arzusuyla doluydum. Akıl sağlığımı yitirmeye ramak kalmışken, içimdeki öfke dalgalarını insanlara ve çevreme yaymamak için kendimi güçlükle dizginliyordum. Kalbimdeki derin sızı, dinmek bilmeyen bir ıstırapla içimi kavururken, uzaklarda bir ışık hüzmesi belirdi. Bu ışık, adeta karanlığı yırtarcasına parlıyordu. Yorgunluktan bitap düşen bedenim, göz kapaklarımın kapanmasına engel olamıyordu. Gördüğüm son şey, güneşin parlaklığını bile gölgede bırakan, altın sarısı saçlara sahip bir figürdü. Bedenim, yorgunluğun kaçınılmaz etkisine yenik düşerken bilincim tamamen karanlığa gömüldü.

---
bölümü beğendiğiniz mi?💞

Selamsss! Bir sonraki bölümde istediğim olayı nasıl yazacam gram bir fikrim yok. Doğru, bölüm kısa oldu ama bir şey olmaz Ehehhe
Eskiden kitabı yazarken ki eski hevesim yerinde değil, eski istekle yazmıyorum ve sanki eski yazı biçiminden uzaklaşmış gibiyim. Neden böyle oldu? Bir çok hikayemde böyle oluyor ya... Yeni yazdığım -yayınlamadığım- "Amour retardé" hikayesini yayınlamak istiyorum. Orta çağda geçen bir aşk hikayesi.
Köle-efendi ilişkisi var (köle dediğime bakmayın, olaylar farklı)

Neyse! Buraya kadar okuduysan cooook teşekkür ederim, bebegim. Lütfen oy verip yorum yapar mısın?

Arkadaşlar Wattpad kapatıldı deniliyor, lütfen öyle olmasın. (VPN ile kullanıyorum.)

Solitude//BxB//Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin