17- Korkma

41 2 0
                                    

O gidince ağlayacak derecede bağlanmak zararlı ve kötüdür ama bazen insan duygularına hakim olamaz ve hata yapar...

Çok kötü bir hata.

---

Başımı sıraya okuyup uyumak en güzel ve en iyi planım iken bu olmuyordu. Barut sağ olsun! Bütün hevesimin içine edip gitti. Öğle arasında tuvalette ağlamaktan nefret ediyorum ama istemezsem bile bu oluyordu! Derin nefes alıp sakinleşmeye çalıştım. Çantam yanımdaydı, direkt şu an eve gidebilirdim ama devamsızlık hakkım kaldı mı bilmiyorum.

Çalan telefonumu alıp açtım. Babamdı.

"Niye derse girmiyorsun lan?!"

"Ne?"

"Okuldan dönüşünde olucak." Ve telefon suratıma kapandı. Hiç bir şey demedim, öylece durmaya devam ettim. Ağlamam durmuştu, sadece bekliyordum. Çantamı sırtıma Sırtıma taktım ve oturduğum yerden kalktım. Hiçbir şey yapmak istemiyordum, yapacak hiçbir şeyim yokmuş gibi hissediyordum.

Okuldan gizlice çıkıp hızlıca eve gittim.
Babam eve gelmeden hızlıca odama geçtim. Ağlama hissi hâlâ geçmiyordu, daha çok ağlamak istiyordum. Kapıyı kapatıp kilitledim. Fazla sıcak olduğu için hızlıca şort giyindim, Yatağıma girdim ve dizlerimi kendime çektim. Ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. Çok kötü!
En sonunda dayanamayıp ağlamaya başladım, ağlıyarak uyumazsam iyidir.

Ne kadar istemezsemde ağlıyarak uyumuştum.

---

Karnıma yediğim darbe ile yüksek sesle inledim. Erken gelerek aptalık ettim ve buda yetmedi, eve gelince direkt uyudum. Üstümde ince şeyler vardı ve canım fena halde acıyordu. "Şerefsiz!"
Arada sırada Ettiği küfürleri göz ardı etmek zordu. Tekrar karnıma vurunca bu sefer ağzımdan kan gelmişti. Titreyen elleriyle masaya yaslanıp kendine sigara yaktı. Onunda eli kandı ama onun kanı değil, benim kanım. Gömleğini ve pantolonuna da aynı şekilde kan bulaşmıştı. Bu halde bile sigara içiyordu.
Bir insan neden sigara içer ki? Dertlerinden mi kurtuluyordu yoksa çözüm mü buluyordu diye düşünmeden edemezdim. "Düştüğün hale bak!"
İşitiğim gür ses ile gözlerimi sıkıca kapattım. Tek derdim daha fazla vurmamasıydı. Sigarasından son kez bir nefes alıp elime bastırarak söndürdü. Sesimi çıkarmamaya çalışsamda olmamıştı. "Kes sesini." Aynı tonda duyduğum ses ile başımı varla yok arasında salladım. Ayağı kalktı, sigarasını söndürdüğü elimi, sağ ayağı ile ezdi. Sesimi çıkarmamak için dudağıma dişlerimi geçirdim. Kanaması yeni durmuş olan dudağımda tekrar kan geldi. Ağzımın içinde hissettiğim kanın tadı iğrençti! Bir kaç defa öksürmek zorunda kaldım. "Geber!" Odamdaki cama doğru yürüdü. Görmesemde bana baktığını hissediyorum. Karşımda duran çalışma masası, hemen solunda yatak ve üzerime vuran güneş ışığı. Tabii, az önce ışık vardı. Şu an babam pencerenin önünde olduğu için ışık yoktu. Yatağın altında olan şeyleri görebiliyordum, kan. Oraya kadar uzanan kanım, çok kötüydü. Zar zor açık tuttuğum gözlerimin kapanmasına izin verdim. "Neden derse girmedin?" Daha sakin bir ses tonu ile sorduğu soruyu anlamaya çalıştım. "Cevap ver!" Tekrar öksürdüm.

"Yine... Vurdular... Ağladım... Özür dilerim."

Birbiriyle alakasız ama bir o kadarda gerekli bir kaç kelime. Güldü. "Ne bok yedin de vurdular? Oruspuluk mu yaptın?" Bana vurmalarından zevk alıyordu, hemde çok. "Hayır."
Zevkten dört köşe olan ruhu ile mutluydu. Sırtıma sert bir darbe yedim. Bana vurması ile hafifçe öne gittim. Babam bir kaç dakika sonra odamdan çıkmıştı. Ben ise yerden zar zor kalkıp yatağa geçtim.

---

Yavaş yavaş kendime geliyordum. Gözlerimi açmadan öylece bekledim. Bir kaç dakika sonra kapıdan kilit sesi duydum. Babam değildir umarım, tekrar bir şiddeti kaldıramam. Bir kaç saniye sonra kapı kapanma sesi geldi. Deli gibi çarpan kalbimin yanında dudaklarım sessizdi. Adım sesleri iyice yakınlaşırken içimde ki ses susmuyordu.
En sonunda yanına gelip üstümde ki yorganı tek seferde kaldırdı. Titrediğimi şimdi fark ediyorum... Elini yanağıma koydu. Buz gibi olduğuna emin olduğum yanağıma kan toplamaya başladı. Sanki beni korkutmak istemiyordu. Hiç beklemediğim hareketle yanağımı öptü.

"Korkma."

Hiçbir şey diyemedim, öylece kaldım.
Bir elini bacağımın altından, diğer elini ise belimin altından geçirip beni kucağına aldı.

"Korkma, küçüğüm."

Yüzümde çok küçük bir gülümseme olmuştu. Tekrar kapı sesi ve aşağı doğru inmeye başladık. Yani sanırım.
Sesi kısık ve azda olsa boğuk çıkıyordu. Kim olduğunu anlıyamıyordum. Tekrar bir kapı sesi duydum ve hafif bir rüzgar bedenimi sardı, dışarıdaydık. Kapıyı zorda olsa kapattı ve tekrar ilerlemeye başladı. Bedenimin bazı yerleri kızarmış, bazı yerleri ise hâlâ kan içindeydi. "Oradaki kanı temizlemem lazım." Diyip tekrar içeri girdi. Daha hızlı adımlarla ilerledi. Bir kaç dakika sonra su sesi duydum. Şimdi neredeydik? Bilmiyorum.
Gözlerimi korksamda açtım. O an onunla göz göze geldim.

Efe...

Bana hafifçe gülümsedi ve ilk yardım çantasını aldı. İlk önce üstümde ki gömleği çıkardı. Bir bezi ıslatıp kan olan yerleri silemye başladı. Onun kucağında, yerde oturmuş bir vaziyette kanımı siliyordu.  "Neler oldu?" Hiçbir şey demedim. Sadece ona bakıyordum. Yanağıma uzanıp hafifçe öptü. "İstersen tekrar uyu." Kendimi güvende hissetmiştim. Gülümseyip başımı salladım ve gözlerimi kapattım. Tekrar yanağımdan öpüp işine devam etti.

---

Merhaba! Çoooooook uzun zamandır yoktum. Ama bir şey olmaz? Bölümü en güzel şekilde yazmaya çalıştım, elimden sadece bu geldi. Aslında babasının vurduğu kısmı biraz daha uzatmak istesemde sonra vazgeçtim ve kabul biraz geçişli bir bölüm oldu

Kusra bakmayın

Bir sonra ki bölüm, bu bölümün devamı olacaktır!

Bu bölümün geç gelmesinin bir diğer nedeni ise bu bölümde ne yapacağımı tamamen şaşırmamdı... Neyse!

Lütfen oy verin bebislerim

Hikâyenin yeni kapağı;

Nasıl ? Yorumlarsanız çok mutlu olurum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Nasıl ? Yorumlarsanız çok mutlu olurum.

(Twitter garip bir yer...)

Solitude//BxB//Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin