İsmim Ada.
İsmim Ada.
İsmim Ada.
Elimdeki deftere üç kere aynı cümleyi yazdığımı nefes alabildiğimde fark etmiştim. Parmaklarımı açıp kapattım, yüzüme düşen saçlarımı çektim ve avuç içlerimi gözlerime yaslayarak kendime gelmeye çalıştım.
Anksiyete krizlerinden nefret ediyorum.
Dakikalar sonra kalbim sıkışmadan nefes almayı tekrar başardığımda başımı yorgunlukla önümdeki masaya yasladım.
Evinin hemen yakınında bulunan ve kimsenin pek uğramadığı sessiz bir kütüphanedeydim. Burayı her zaman sevmiştim. Günümün çoğu hep kitaplarla kaplı duvarların arasında geçerdi.
Telefonum titrediğinde gözlerim hızla oraya döndü. Ne zaman bildirim gelse Görkem'den olduğunu düşünüp heyecanlanıyordum.
Hâlâ kim olduğunu tam bilmiyordum ama içimden bir ses ona doğru koşmak, tanımak ve sevmek isterken öbür ses köşe bucak kaçmamı söylüyordu.
Görkem: Ne demiş Onur Can Özcan?
Görkem: Ne dinlesem yakıyor.
Görkem: Hepsinde sen.
Görkem: Bu şarkılar seni nereden tanıyor?
Yavaşça gülümsedim. Kiliti olmayan telefonumu açarak Görkem'le sohbetimize geldim.
Ada: Hangi şarkısı bu?
Görkem: Hüzün hoş geldin.
Ada: Güzelmiş.
Görkem: Belki bir gün aynı kulaklıktan dinleriz.
Ada: Belki fazla hayal kurmayı seven birisin.
Görkem: Belki bir gün beni merak edersin.
Ada: Belki etsem de susarım.
Görkem: O sefer, susma olur mu kar tanesi?
Dudaklarımı dişlediğimde gözümde akmamak için direnen göz yaşını yok sayıyordum. Beni istiyordu ama daha kim olduğumu bile bilmiyordu.
Ada: Ee, sen ne yapıyorsun?
Görkem: Kaç sen kaçabildiğin kadar.
Gözlerimi devirdim ve aklımdakileri satırlara dökmeye başladım.
Ada: Beni tanıdığını sanıyorsun.
Görkem: Çünkü seni tanıyorum.
Ada: Sanıyorsun.
Görkem: Tanıyorum.
Parmaklarım hızla klavyede gezinirken üstümde hissettiğim gölge ile başımı yukarıya kaldırdım.
Tuğba siyah gözlüklerini takmıştı. Altındaki siyah pantolon ve siyah kazağı ile hırsıza benziyordu.
"Bu hal ne?" diye mırıldandım onu süzerken.
İşaret parmağını dudağına götürerek sessiz olmamı işaret etti. "A planına başlıyoruz. Hazır mısın?"
"Ne saçmalıyorsun?"
Etrafına baktıktan sonra gözlüklerini çıkardı ve bana sert bir bakış attı. Kahkaha atmamak için dilimi ısırmak zorunda kalmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAR TANESİ | Texting
Teen FictionGörkem: Keşke geçmişe gidip o ağlayan küçük kıza sımsıkı sarılabilsem. Ada: Geçti zaten. Görkem: Ama izi kalır, Ada. Görkem: İzler hep kalır.