Uyandığımda Ayperi yanımda değildi. Muhtemelen aşağı kahvaltıya inmişti. Beni neden uyandırmadığını düşündüm ama daha çok yakınlığımız olmadığı için bu hareketinin üstünde durmadım.
Bol bir kazak, altıma tayt ve tozluklarımı geçirerek odadan çıktım. Bedenimin her bir noktasında çeşitli ağrılar hissediyordum. Şu an sahip olduğum tek ışık, Görkem'di.
Gözlerim koridorun sonunda Hadise- Mesajımı Almıştır O mırıldanan tanıdık simaya kaydı.
"Yaydan çıkan ok geri dönemez..." diye mırıldanıyordu Fırat.
Sinsice arkasına geldim ve kulağına ufak bir çığlık bıraktığımda Fırat küfür ederek yerinden zıplamıştı. Gülerek ondan uzaklaştım.
"Ya sabah sabah ne yapıyorsun?"
"İyiyim, sen ne yapıyorsun?"
Omzumu dürttü. "Salak."
Omzunu dürttüm. "Aptal."
Beraber kahvaltıya inmeye başladık. Burası çoğunlukla kahverenginin tonlarından oluşuyordu. Oldukça sıcak bir havası vardı. Dışarıdaki soğuk havaya rağmen üşümüyordum.
Ruhum hariç. O soğukta kalmış kadar buz gibiydi.
Yemek salonuna indiğimizde bizimkileri köşedeki bir masada otururken gördük. Yanlarına gittiğimizde ben Dudu'nun solundaki sandalyeye oturmuştum.
"Günaydın." dedi Görkem gözlerimin içine bakarak.
"Günaydın."
Gruptaki kimse sevgili olduğumu bilmiyordu. Onlara söylemenin henüz erken olduğunu düşünmüştük, sonuçta bu üçüncü günümüzdü ve biz daha birbirimizi yeni yeni tanıyorduk.
Telefonum titrediğinde diğerlerinin konuşmalarından sıyrılarak o tarafa döndüm.
Görkem: İyi uyudun mu?
Sımsıcak bir his bütün kalbimi çevreledi. Görkem'e döndüm. Meraklı bakışlarla beni izliyordu. Gülümseyerek ona cevap yazmaya koyuldum.
Ada: Kabus gördüm.
Kaşları çatıldı.
Görkem: Nasıl bir kabus?
Ada: Karanlıkla ve yalnız kalmakla ilgiliydi.
Görkem: Yani senin en büyük iki korkun.
Ada: Ne? Ben karanlık ve yalnızlıktan mı korkuyorum?
Görkem: Evet.
Cevabı net ve basitti. Ona döndüm. Bana bakıyordu. Kaşlarımı kaldırdım ve başımı olumsuz anlamda iki yana salladım.
Ada: Beni o kadar iyi tanıdığın ne malum?
Görkem: Seni uzun zamandır tanıyorum.
"Hey, beni duyuyor musun?"
Karşıma baktığımda Ekrem bana sesleniyordu ve gruptaki herkesin bakışları bana dönüktü.
"Buraya telefona bakmaya gelmedik, değil mi?" dedi Ayperi.
"Bana ekran sınırı koymak mı istersin?" diyerek ona döndüm. Kaşlarını kaldırdı ama bu onun susması için yeterli bir cevaptı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAR TANESİ | Texting
Teen FictionGörkem: Keşke geçmişe gidip o ağlayan küçük kıza sımsıkı sarılabilsem. Ada: Geçti zaten. Görkem: Ama izi kalır, Ada. Görkem: İzler hep kalır.