5- 90 mı 95 mi?

500 31 10
                                    

Bir zamanlar günlük 3000 kelime yazıp bölüm atan fakir ama gururlu bir yazar vardı... Zaman bizi çok değiştirdi.

Yine de siz uzunmuş gibi davranın bölüm sonunda bitmedi bı türlü falan diyin çok şe'etmeyin.

İyi okumalar.

×××××


Yoğun baş ağrısı ve mide bulantısı ile yüzümü buruşturdum. Ağır ağır açtım gözlerimi. Masanın başındaydı Kazım reis. Hiçte dememişti ki kız iyi değil, bırakayım uyusun. Kaldırmıştı kendiyle birlikte sabahın köründe. "Kahveni iç, duş al. Kötü kokuyorsun."

Başımı aşağı yukarı sallayıp önüme çektim uzattığı kahve fincanını. "Aslında çokta içmemiştim. Niye böyle oldu bilmiyorum."

"Bağışıklığın yoktur." dedi ben kahveye üflerken. Kokusundan belliydi nasıl da acı olduğu. "Şeker yok mu?" diye sorduğumda "Yok." diyip kestirip attı. Bir tur da ona buruşturdum yüzümü.

Son hatırladığım şey Yiğit'in poposunu avuçladığım anlardı. Kendime geldikçe yavaş yavaş her şeyi hatırlardım diye düşünüyordum.

"Sıcak iç, soğutma." dediğinde omuz silktim. Kahve kesinlikle soğuk içilen bir içecekti. Üflemeye devam ettim içeceğe.

"Yiğit niye kalmadı?"

"Yiğit'in bir evi var Leyla. Niye kalsın?" diye sorduğunda cevap veremedim. Doğru diyordu. "Kovdu beni evinden."

İspiyonladığım için azarlar diye düşünüyordum ama o evine girmiş olmama daha çok sinirlendi. "Ne işin var adamın evinde?"

"Kapıdan seslendim, duymadı. Bende içeri girdim." diyip açıklamamı yaptım ama memnun olmadı. "Bir daha yaklaşma o adama."

Göz devirdim üstünkörü. Bu onu daha da sinir etti. "Sen çok kıskanç bir adam oldun. Tabii ki erkek arkadaşlarım olabilir. Bu seni aldattığım anlamına gelmiyor."

"Leyla!"

"Ne Leyla? Belalı mı bu adam? Wattpad erkeği mi? Ailevi problemleri mi var? Yaklaşma nedir ya!"

Bir şey demeden kezzap gibi yakıcı, sıcak olan kahvesinden yudumladı. "Buraya yerleş. Mesleğin hazır. Buluruz bir dükkanda. Heidi gibi dağdan dağa nereye kadar?"

"Bunu da asker adam söylüyor." diyip güldüğümde o gayet ciddiydi. "Bir kez olsun ciddi ol Leyla. Güzel bir geleceğin olsun istiyorum."

Kaşıdım çenemi uyku sersemi bir halde. "Ben halimden memnunum."

"İzin anlaşılmasın diye erkek botları giyip dağda keleşle dolaşacağım diyorsun yani. Böyle devam?"

Başımı aşağı yukarı salladım gülümseyerek. "Böyle devam." dedim soğumuş kahvemden yudumlayarak. Üstünde, hemen bardak ve kahvenin birleştiği yerde baloncuk vardı. Tırnağımla patlattığımde yüzümden memnunluğum belli oluyordu. "Leyla!"

Yüksek sesle döndüm ne ara ayaklanıp kapıya kadar gittiğini bilmediğim Kazım reise. Kaşları çatıktı ama sinirli değildi. Kaşlarının arasındaki çizgi yüzüne oturmuştu artık. Gülümsese bile oradaydı. "Bir şey mi oldu?"

"Yiğit diyorum, dün seni getirirken DEHB teşhisi konulup konulmadığını sordu. Bilmiyorum dedim bende. Daha önce böyle bir teşhis konuldu mu sana?"

Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğum var mıydı? Şahsen yok gibi hissediyordum. "Sağlıklıyım." dedim sağ elimi yumruk yapıp baş parmağımı kaldırırken. İlkinden daha büyük çektim ağzımın içine kahveyi. Höpürdetmemden dolayı mutlu değildi ama olsundu.

Deli Gelin Kurtarma Operasyonu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin