Yiğit'i çiğ sarı olarak düşünmenizi istemiyorum. Saçları oldukça koyu bir sarı ama açık kahve de denilemez yani. Gözleri de canlı bir mavi değil. Açıkça lacivert. Çoğu zaman koyu havalarda simsiyah gibi gözüküyor. Benim kafamda canlandırdığım gibi canlandırmak zorundasınız 🔪
Beğenmeyi ve yorum yapmayı unutmayın
×××××
Yazardan;
Generalin evi onun için ikinci ev gibi değildi. Asıl kendi evi ikinci ev olabilirdi. Hatta karargâhta yattığı gecelerin kendi kirasını ödediği evde uyumalarından çok olduğunu düşününce açıkça üçüncü oluyordu ev.Genellikle geceleri bu evde geçerdi. Tek katlı, müstakil ve basıktı. Geniş bir bahçesi vardı ve her yeri soğan ile elma ağaçlarıyla doluydu. İkisi arasında hiçbir bağlantı yoktu. Yiğit'e göre saçmaydı ama üstüne düşünülesi bir şeyde değildi. Eve geçene kadar bahçeden elma alabiliyorsa sorgulamaya gerek yoktu.
Yaz kış fark etmeksizin çok su içerdi Yiğit. Geceleri dili damağı kupkuru uyandırdı. Yine bir gece iki sularında uyandı. Oturma odasında, hemen yan koltuklarda uyuyan general ve arkadaşlarını rahatsız etmeden sakince kalktı mutfağa doğru. Işığı yakmadan büyük bir bardak soğuk su içti.
Çoğu zaman içinde kaynayan, fokur fokur bir volkan var gibiydi. Ne yaparsa yapsın yanıyordu cayır cayır.
Su bardağını yıkayıp mutfaktan çıktığında yatak odasına bizzat kendisinin taşıdığını bildiği kadını gördü kapı önünde. Kafasını kapı kirişine dayamış, uzun bacakları ile hole sığmaya çalışmış ama başaramamıştı. Gözleri kapalı, ağzı açık uyuyordu.
Abartılı göz makyajı dağılmıştı ama gözlerinin bitiş noktasına çizdiği mor kelebekler açıkça seçiliyordu. Dudakları da kıpkırmızıydı. Abartılı makyaj seviyordu belli ki.
Kısa bir an salona baktı uyanan var mı diye. Yoktu.
Yavaş ve dikkatli adımlarla gitti yerde uyuyan kadının yanına. Dürttü sakince ayağıyla ama hiçbir tepki alamadı. Bir kere daha dürttü kızı hemen bacağından. Adamın ayağına tokadı çakıp diğer tarafa doğru düşmüştü Leyla. Düşüş etkisi ile uyandı zaten. Uykusu öyle kalındı ki anca bir düşüş uyandırabilirdi onu.
"Ne yapıyorsun ya!" diye sızlandı sarışın adama. Çattı kaşlarını Yiğit. "Asıl sen ne yapıyorsun burada?"
Leyla bir kendi bulunduğu yere baktı, bir Yiğit'e. "Tuvalete gidecektim." dedi sadece. Yolun yarısına kadar gelmişti ama üşenmişti devamında. Geri de dönememişti o kadar yolu. Bulunduğu yere çökmüştü. En fazla götü uyuşurdu sabah. Daha da bir problem yaşamazdı.
"İleride. Zaten yerini biliyorsundur." dedi kadının yerinin saçmalığını üstü kapalı vurgulayarak. Kadın ise başıyla onayladı adamı. Sonra kapattı gözlerini tekrar başını kirişe yaslayarak.
"Kızım kalksana." diye söylendi Yiğit. Tabii ki ona neydi ama olması gereken yerde değildi kadın. Beli uyuşurdu hem. Gitseydi yatağına.
"Çok uzak yatak."
"Hemen yatak odasındasının önündesin zaten." dedi ilerideki yatağı göstererek. Kapı tamamen açık olduğu için yatak gözünün önündeydi.
"Taşısana beni be sarı." dedi Yiğit bacağını tutarken. Uykusu vardı Leyla'nın. Ya gitsindi ya da taşısındı.
Yaptığı işin saçma olduğunu bilsede eğilip bir kolunu kızın dizlerinin arkasından, bir elini belinden geçirdi. Uzun olsa da ağır değildi Leyla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deli Gelin Kurtarma Operasyonu
AçãoBabasının izinden gitmeye çalışırken tahmin ettiğinden de yalnız olmuştu Leyla. Kafası iyi çalışırdı ancak genellikle kullanmayı tercih etmezdi. DEHB'si de bu duruma tuz biberdi. Bir de Kıdemli Üsteğmen Yağız Türkmâni'si. Adam her şeyi zaten bin kı...