4- Baba

591 35 7
                                    

Yorumlarınızı eksik etmeyin. Seviliyorsunuz.

×××××

Helikopter bizi bölgeye indirdiğinde, silahlarımız ellerimizde, sırtımızda içi tıklım tıklım dolu çanta ile bir süre yürümüştük. Ben ikiz kardeş olan Bekir ve Baki'nin ortasına geçmiş, tersten yürüyerek ikisinin yüzünü, bedenini inceliyordum fark var mı diye. Yoktu.

"Hele hızlı yürüyelim gözünüzün yağını seveyim, yorulmuşum." dedi Hüseyin. Yüzümü buruşturdum. Türkçede iğrenç olan deyimler vardı.

"İğrenç, midesiz." dedi Bekir ve Baki aynı anda. Ağzım açık kaldı. "Bana da öğretir misiniz bunu?"

Sıfıra vurulmuş kirpi gibi siyah saçları vardı ikisinin de. Koyu tenlilerdi. Normal, her yerde görebileceğiniz bir yüze sahiplerdi ama çimen yeşili büyük gözleri onları oldukça farklı yapıyordu. Erkek perilere benziyordu ikisi de.

Önce ikizinden daha iri, sesi daha kalın olan Bekir'in gözlerine baktım. Parmak izimiz gibi gözümüzün içindeki hareler de farklıdır derler. Bekir ve Baki'nin yeşillerindeki siyah desenler bile aynı olacaktı utanmasalar.

"Özenilecek bir şey değil. Can sıkıcı." dedi Baki yüzünü buruştururken. Ondan iki dakika önce doğan abisine nazaran daha neşeli bir kardeşti.

"Hızlı yürüyün. Ne konuşuyorsunuz arkada fısır fısır?"

Sırtımdaki çantaya rağmen koşarak gittim en öndeki Yiğit'in yanına. Koştum, koştum, koştum. Varmadan kaldırdım bacağımı, başının önünden geçirdim. Refleksle kendini arkaya çekmişti. "Ne yapıyorsun lan sen?"

Bir indirdiğim ayağıma baktı, bir yüzüme. "Bacağını sende benim boyum kadar kaldırabilirsen iki yüz kağıt veririm."

Yüzündeki şaşkınlığa rağmen görmemezlikten geldi beni. Arkasını dönüp Mahir timine seslendi. "Hızlı yürüyün."

Önden ilerlediğinde ben yerimde sabittim. Bekir ve Baki'nin atışmalarını dinlemek daha iyiydi. Bu yüzden yanıma yetişmelerini bekledim ama ondan önce İbo geldi. "Ben bacağımı boyun kadar kaldırırsam ne verecen la?"

Hemen hemen benimle aynı boyda olan İbo'yu baştan aşağı süzdüm önce. "Gofretim var." dedim cebimden en ucuz marka gofreti çıkarırken. Kaşlarını beğeniyle kaldırdı. Bir, iki adım geriye kaldırdı bacağını ama başaramadı. Hemen iki büklüm şekilde indi. "Çavuş..." dedi ağlamaklı, boğuk bir sesle.

"Emredin komutanım."

Eren'e döndürdü başını acıyla. "Öyle değil oğlum, çavuş gitti." dedi çöktüğü yerden kalkamadan. Acısını hissedip buruşturdum yüzümü. Moral olsun diye uzattım gofreti önüne.

"Ne yapacağım ben bunu? Senin yüzünden olmayacak olan çocuklarıma mı vereceğim?"

Çattım kaşlarımı hemen. "Ben mi dedim sana gel kapışalım diye." diyip kendimi savundum. Yine de beni suçlu bulduğu bir yüzle bakıyordu bana. Bekir geldi girdi kolununun altına. "İyisin oğlum, abartma."

Aralarında en yaşlıları Harun abiydi. Ondan sonra Bekir ve Baki'ydi galiba. 45 varlardı en azından. "Benim suçum mu yani?"

Başını iki yana salladı Bekir. Suçlu durumuna düşmenin üzüntüsüyle etrafıma baktım. Konuşmadığım, tanımadığım tek kişi adının Aylin olduğunu bildiğim kadın kalmıştı.

Deli Gelin Kurtarma Operasyonu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin