3

7.4K 584 443
                                    

KEYİFLİ OKUMALAAR :)

.

"Çok mu acıyor?"

Bacaklarımı rahat bir şekilde uzatmış, yatıyordum. Jimin kenardaki puflardan birinde oturuyordu. Doktor gideli birkaç dakika olmuştu. Karnımdaki morluğa krem sürüp sarmıştı ve birkaç ilaç ve krem verip ne zaman ve nasıl kullanacağımla ilgili bilgi vermişti. Sargıyı gün içinde iki defa değiştirmem gerekiyormuş, kremi sürüp sarmalıymışım. Ben de o gittiğinden beri uzanıyordum işte.

Jimin ben odaya geldiğimde gitmişti, onu görmemiştim. Sonra yeniden yanıma gelmişti.

Boş boş tavanı izliyordum.

Kafamı yavaşça iki yana salladım. "Yok."

"O zaman neden ağlayacak gibi duruyorsun?" dediğinde gözlerimi tavandan çekip ona baktım.

Gerçekten öyle mi duruyordum? Farkında değildim ki. Burnumu çekip gözlerimi ovuşturdum. "Sana öyle gelmiş olabilir, biraz da karnım sızlıyor. O yüzden yani." 

Aslında aklım çok bulanıktı. Belki de ilk defa bu kadar kötü ve çaresiz hissediyordum kendimi. Çünkü işin sonu ve gidişatı belli değildi. Hiçbir şey belli değildi. Ben neredeyim, ne yapıyorum, ne yapacağım? Kime, neden yem oluyorum? Taehyung denilen adam benden şüphelenmişti üstelik ve sürekli beni gözetim altında tutacağına da emindim artık. Attığım her adıma, yaptığım her şeye dikkat etmem gerekiyordu.

Bu yüzden rahat değildim işte. Hep düşünüyordum, hatta odadan çıktığımdan beridir deli gibi düşünüyordum. Daha doğrusu düşünmeme engel olamıyordum çünkü aklımı kaybedecek gibi hissediyordum.

Önümde bir yol yoktu, o yolu ben bulacak ve kaderimin nasıl ilerleyeceğine ben karar verecektim.

Jimin, " Buraya ilk geldiğimde ben de senin gibiydim. Çok korkuyordum, her şeyden. Kimseyle konuşmak istemiyordum." demişti oturduğu yerde biraz haraketlenirken.

Dediği şeyler o kadar ilgimi çekti ki, içimdeki o iğrenç kötü his bir an gider gibi oldu.

"Nasıl yani? Sen buraya sonradan mı geldin, benim gibi mi?" Sesim çatlamıştı. Onu burada çalışan ya da evin sakinlerinden biri olabileceğini düşünmüştüm.

Jimin gülümser gibi oldu, bir an ona bakakaldım. Resmen gözlerinin içi parlıyordu. "Yani, öyle diyebiliriz. Evet."

"Nasıl? Anlatmak istersen dinlemek isterim." Gerçekten merak etmiştim.

Jimin başını salladı onaylarcasına. Beni rahatlatmak istediği için böyle yaptığını biliyordum ve ona gerçekten minnattardım çünkü işe yarıyordu.

Aslında rahatlamam için gereken tek şey sıcak bir sohbet ve gülümseyen bir yüzdü. Hiçbir zaman büyük şeyler istememiştim, şimdi bile öyleydi. Tonlarca param bile olsa bu mutluluğu, rahatlama hissini veremezdi.

Ellerimle yataktan destek aldım ve kendimi biraz havalandırarak oturur konuma geldim. Bedenimi Jimin'e tam anlamıyla çevirdim. Bütün dikkatimi ona verdim. 

Konuşmadan önce derin bir nefes aldı. "Annemle babam sürekli tartışırlardı. Çocuktum, kavgalarının neden olduğunu anlayamıyordum. Anlamak da istemiyordum çünkü çok korkuyordum. Zaten annem beni sürekli bir dert olarak görürdü, bir süre sonra zaten istenilerek dünyaya gelmediğimi de anladım."

Tüylerim diken diken oldu. Aynı babam gibiydi annesi.

"Hep bana fazlalık, bir artıkmışım gibi hissettirdi. Babam bütün gün işte olurdu, eve yorgun gelirdi ve benimle ilgilenmezdi. Hep bir köşede kendi başıma kalır, babam benimle oynasın isterdim.  Her neyse, o günler bir şekilde geçti işte. Ben ortaokula gidiyordum artık ama annem iyice delirmişti, aklını oynatmış bir psikopat gibiydi. Eve gelmek bile istemiyordum. Annem sürekli babamın onu aldattığını söyleyip kendine zarar veriyordu ama bu zararı artık bana da olmaya başlamıştı. Hiçbir güvenliğim kalmamıştı."

agent | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin