"Yastığına gömülmüşsün, evet sen çok gürültülüsün.
Ama sana göstermek üzereyim, bebeğim, yavaşla.
Yavaşla, yavaşla."Chase Atlantic - Slow Down
-
Yine aynı şey oluyordu.
Nereye gideceğimi ve ne yapacağımı bilmeden, ona uyuyor; bunu yapmak zorunda kalıyordum. Kafam yeniden karışıyor, tekrar aynı yere varıyor; düşünerek aklımı oynatıyordum. Hiçbir şey açık değildi, korkuyordum. Geçen yanına gittiğimde de aynı şey olmuştu, çok kötü bir geceydi. Bu sefer ne olacaktı?
Ceza değil, ödül demişti. Ama yine de korkuyordum işte, ne yapacağı belli olmayan bir adamdı. Onu o adama vurmak için balta kaldırdığı şekilde ve elinin deli gibi kana bulanmış gördüğümden beri de kendime söz geçiremiyordum.
Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım.
Onu beklettiğim için de sinirlenebilirdi, çabuk olmam gerekiyordu. Üstemdeki geceliği hemen çıkardım, dolaptan kendime mavi jean bulup altıma geçirdim. Tabi bu o kadar kolay olmadı, Woo Jin'in kestiği çizikler yüzünden her yerim acıdan sızlamıştı. Üstüme de beyaz sweeti giydim. Bedenim resmen ağrıdan dökülüyordu. Fena dayak yemiştim cidden. Öleceğimi düşünürken ölmemiş, bir şekilde kazanmıştım ama fena halde dövülmüştüm. İyi mi yoksa kötü mü olmuştu bilemiyorum ama Woo Jin'in bir gözünün olmaması dehşet derecede kötüydü.
Gerçekten çok kötü bir şey yapmıştım, kendimi pişman hissediyordum. Ama diğer tarafım da bunu yapmazsam beni öldüreceğini, haklı olduğumu fısıldıyordu. Ne olursa olsun, vicdanıma hiçbir şekilde söz geçiremiyordum.
Köşedeki çekmecenin üzerinden Yoongi'nin bana verdiği küçük aynayı elime alıp tipime baktım ve yüzüm buruştu.
Dudağımın kenarında çizik vardı, bazı yerlerde de hafif morluklar. Kafamı iki yana sallayıp aynayı yerine bıraktım ve ayakkabılarımı da elime alarak merdivenlerden aşağı indim koşarcasına. Bu sırada bilinmezlik yüzünden gerilmiş, etrafıma baka baka ayakkabılarımı giymiştim.
Kendimi hazırlamayı beklemeden pat diye kapıyı açtım ve soğuk havanın yüzüme çarpmasına izin verdim.
Soğuk, suratımı boydan boya yakmıştı. Esen hava yüzünden gözlerimi kısmış, etrafıma bakınmıştım ama hiç kimse yoktu. Neredeydi bu adam şimdi? Etrafıma bakınarak merdivenlerden indim ve evin bahçesinde yürüdüm biraz. Sağıma, soluma; arkama bakıp duruyordum ama hiçbir şey görünmüyordu ve kimse de yoktu.
O sıra etraf bir anda aydınlandı.
Ani ışıkla hızlı bir nefes verip kendimi yana doğru attım, kafamı kaldırıp oraya baktım. Araba farı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
agent | taekook
Mystery / Thrillerbabasının zoruyla karanlık işlere bulaşan jungkook, ajan olarak katil kim taehyung'un yanına girer