Merhabalar canlarım. Çok güzel bir bölümle geldim. Umarım siz de seversiniz. Hikayemi benden başka 2 kişinin 3 kişinin beğenmesi bile benim için çok özel bir şey. O yüzden 1 kişi de beğenmiş olsa 3 kişi de beğenmiş olsa, yani beğenmese sayısı az olmuş olsa bile lütfen sürü psikolojisine kapılmayın ve beğendiyseniz yazdıklarımı oylayın🥰
(Sürü psikolojisinden kastım şu: Mesela instagram reels kısmında aşırı komik, güzel, iyi bir video olarak bulduğunuz videoyu sırf paylaşan hesap az takipçili diye, videoya gelen beğeni sayısı az diye beğenmeyip geçen kişileri gördüm. Bu yüzden aynısını yaşıyor olabileceğim aklıma geldi. Peki sizin bu konu hakkındaki düşünceleriniz ne?)
Her zamanki gibi açılmazsa diye buraya da bırakıyorum.
(ŞARKININ SÖZLERİNE VE HİSSETTİRDİKLERİNE DİKKAT EDEREK OKUYUN LÜTFEN)
⚝⚝⚝⚝⚝
1 HAFTA SONRA
Ateşin çıtırtılarıyla huzur bulduğum zamanlar ile şuan çok uzak geliyordu. Ateş vardı. Huzur yoktu. Sesler vardı. Anlamlar yoktu. Hisler vardı. Evet...evet, hisler vardı. Önceden.
Yere çöktüm ve elimdeki fotoğraflara son bir kez baktım. Fotoğraflarımıza baktım... Küçücük bir fotoğraf karesinde gülen gözlerimize, gözlerine baktım. Elim ben farkında olmadan yüzünde dolaşmaya başlamıştı bile.
Şuan terkedilmiş bir binanın terasındaydım. Gece saat üç sularındaydık. Soğuk hava rüzgarıyla ateşi iyice harlarken, yüreğimdeki yangını da bir o kadar harlamıştı. Çömelmekten dolayı ağrıyan -zaten şu sıralar pek de derman olmayan- dizlerimle ayağa kalktım. Geceyi aydınlatan ışığa doğru, kendi ellerimle yaktığım ateşe doğru yavaşça ilerledim. Ayaklarım geri geri gidiyordu.
Keşke...keşke böyle olmasaydı. Keşke beni gerçekten sevseydin sevgilim. Ellerimdeki fotoğraflara, arkalarındaki başına tarih atılmış yazılara son kez bakıyordum. Yaklaştım. Ateşe iyice yaklaştım. Çokça tanıdık gelen bu olay ile silik bir gülümseme oluştu yüzümde. Gerçekte de bu yaşanmamış mıydı zaten? Ben şuanki gibi ateşe yanacağımı bile bile, kanatlarımdan vazgeçmek uğruna pervane olmamış mıydım?...
Hayır. Bu sefer yanan ben olmayacağım. Bu sefer değil. Elimdeki fotoğrafları gözümü kırpmadan ateşe attım. Yanan anılarımıza, verilen sözlere, kahkahalarımıza, çocukluğumuza, masumluğumuza, kendime veda ettim. Sadem'e... kendime veda ettim ben.
Yerdeki parçalanmış ayna taneciklerine yansıyan her bir görüntüde Ahu Barut vardı artık. Sadem yoktu. Sadem yanan fotoğraflarla birlikte kül olmuştu. Sadem intikam ateşiyle yanıyordu...
⚝⚝⚝⚝⚝
Evet arkadaşlar. Okuduğunuz bölüm aslında karakterin psikolojisini anlamanız için yazdığım bir geçiş bölümüydü. Umarım memnun kalmışsınızdır. Bir geçiş bölümü olduğu için bilerek kısa tuttum. Sonraki bölümler betimlemelere sıkça yer vereceğim ve olayı kavramanız için açıklama pencereleri oluşturacağım için yeterince uzun olacak :) Bu arada kitabın tiktok hesabı da var artık. Hesap adı ( indigo.night1_ ). Orada henüz yayınlamadığım bölümlerden kesitler ve kurguyu daha iyi anlamanızı sağlayabilecek, karakterleri ve olayı kafanızda daha iyi canlandırmanızı sağlayack şeyler paylaşıyorum. Lütfen takip edin ♡♡♡
Bölüm hakkındaki düşünceleriniz neler?
Sevdiğiniz ya da sevmediğiniz kısımlar var mı? Varsa hangi kısım?
Bu bölümü hangi tarihte okudunuz?
Tiktok hesabımıza istek attınız mı?
Şarkı seçimi hakkında ne düşünüyorsunuz?
Bölümü beğendiyseniz lütfen beğenmeyi ve yorum yapmayı unutmayın ♡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İNTİKAM YEMİNİ
Romance"En büyük intikam sessizliktir..." Geçmişi yüzünden kendisine miras kalan güvensizlik, geçmişini aşamayan toy gencin mezarı olmuştu. En büyük hatasıydı zaaflarını belli etmek Ali Asaf'ın. Şüphe aklında vesvese misali yer edinirken, dışarıdaki sesler...