Armağan, sımsıkı sarıldığı bedeni hissetse de gördüğü kâbusun etkisiyle sıçradı ve bir anda uykusundan uyandı.
''Şşş... Bir şey yok güzelim, sadece kâbus gördün. Ben buradayım, yanındayım.'' Diye fısıldayan adamın güven veren sesiyle gözlerini yeniden kapatıp uyumaya devam etse de sabahın ilk ışıklarıyla yeniden uyanıp usulca Ertuğrul'dan ayrıldı ve hızla üstünü değiştirip bahçeye indi.
Ona göre denize ya da havuza tam bu saatlerde girilmeliydi. Üstündeki pareoyu çıkartıp, serin suya atladıktan sonra uzun süre yüzdü.
''Günaydın!''
Armağan duyduğu sesle duraksayıp, Ertuğrul' döndü ve içtenlikle gülümseyerek
''Günaydın.''
Derken onun durduğu kısma doğru yüzüp, tam önünde durdu. Kollarını kenara koyup, bedeninin ağırlığından biraz olsun kurtulmayı başarınca derin bir nefes aldı. Bu sırada hemen önüne diz çöken Ertuğrul ise gözünün önüne düşen saç tutamlarını geriye doğru topluyordu.
''Uykunu almışa benziyorsun.''
Armağan, bir anda kızaran yanaklarına inat tebessüm ederken
''Evet!'' diye mırıldandı ve Ertuğrul'un hâlâ uyku akan gözlerine bakıp hınzırca güldü.
''Ama senin hâlâ uykun var gibi! Bence senin uykunu kaçırmalıyız.''
Ertuğrul'un tek kaşı şüpheyle havaya kalkarken, Armağan onun elini tuttuğu gibi var gücüyle çekti. Kocaman adam daha ne olduğunu anlayamadan kendini suyun içinde bulmuş, şok olmuş bir ifadeyle Armağan'a bakıp kalmıştı.
''Ne o, şaşırmış gibi bir hâlin var!''
Ertuğrul'un yüz ifadesine bakıp kahkaha atmaya başladığı anda bedenine dolanan kollarla sesi de nefesi de kesiliverdi.
''Ne oldu küçük hanım... Şaşırmış gibi bir haliniz var!''
Söylediği her sözle nefesi kızın boynunu yalayıp geçiyor, aralarındaki garip yakınlığı ve çekimi tetikliyordu. Yavaşça Armağan'ı kolları arasında döndürüp, beline sarıldığında omuzlarını sıkı sıkı tutan ellere bakıp gülümsedi.
''Kendi mekânımda ağzımın üstüne sağlam bir tokat geçirdiğin gece de omuzlarımı böyle sıkı sıkı tutmuştun hatırlıyor musun?''
Sorusuyla gülmeye başlayan Armağan başını hafifçe salladı ve aylar önce tokat attığı yanağı avcunun içine alıp, usulca okşadı.
''Sakalların uzamış.''
''Keseyim mi?''
Bıyık altından gülerek ama merakla sorduğu soruyu Armağan uzun uzun düşündü ve
''Yoo, böyle de güzel duruyor.'' Diye mırıldandı.
''Beğendin yani?''
''Öyle bir şey demedim. Sözlerimi çarpıtma!''
Ertuğrul kendini daha fazla tutamayıp kahkaha attı ve
''Sözlerimi ilk önce duymazdan gelen sendin güzelim.'' Dedi. Armağan'ın gözlerinde beliren çakmak çakmak ifadeyi gören adam şimdi ondan gelecek cevabı merakla bekliyordu.
''Kabul et, o gece ağzının üstüne indirdiğim tokat gayet iyiydi.''
Bir anlık afallama esnasında Armağan, Ertuğrul'un kolları arasından kurtuldu ve hızla havuzdan çıktı. Eve girerken Ertuğrul'un kahkaha sesi kulağına ilişmiş, kendisi de gülmeye başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EFSANE - Yalın Serisi I
General FictionHayatı, işleri ve kendisi böylesine karmaşık bir adamdan kaçması gerekirken, Armağan tam tersini yapıp adama koşuyordu. Ateşe koşuyordu. Onu yakıp kül edecek ateşe. Ama ateşe de razıydı, yanıp kül olmaya da. Gönüllüydü bu sefer, bütün yaşayacakların...