Merhaba, Efsane'yi yeniden sizlerle buluşturmak beni duygulandırdı. Hem de bu hesabı açışımın 8. yıl dönümünde yeniden bir araya gelmemiz tarihin tekerrür ettiğinin bir kanıtı gibi. Efsane hikâyesini 4 Mart 2016 tarihinde yazmaya başladım, 11 Ekim 2016 tarihinde ise final yaptım. Beş sene burada yayında kaldı. Milyonlarca okunma sayısına ulaştı. Teşekkür ederim. Tarihler 3 Şubat 2021'i gösterdiğinde ise bu kez kitap olarak sizlerle buluştu. Ardından Esmerim hikâyesi iki kitap hâlinde sizlerle buluştu. Esmerim Lâl ve Esmerim Abre olarak. Ancak bir şeyler yolunda gitmedi ve kitapların yeniden basılmaması kararımı yayınevine ilettim. Birkaç gün önce de kitaplarım tüm haklarıyla bana döndü. Ben de kitaplarımı doğdukları bu yere geri yükleme kararı aldım.
Efsane, Esmerim Lâl ve Esmerim Abre burada yazılırken, yayında kalırken ya da kitap olduğunda destekleyen herkese çok teşekkür ederim. Benim böylesi büyük ve unutulmaz bir deneyim yaşamamı sağladınız için çok teşekkür ederim. Şu an içimde kıpırtılarını hissettiğim oğluma yıllar sonra eşsiz bir hediye bırakabileceğim ne mutlu... Yani sözün özü, hepinize minnettarım. İyi ki varsınız. Siz olmasaydınız, bu hikâyeler okunmazdı, kitaplar satılmazdı.
Yazmaya devam ettiğim hikâyelerimle ilgili de şunu söylemek istiyorum. Hamileliğimin son üç ayına girmek üzereyim. Fiziksel olarak, duygusal ve zihinsel olarak şu an hiçbir şey yazamıyorum. Böylesi eşsiz, tekrarı olmayan bugünleri de sürekli yazacaklarımı düşünerek geçirmek istemiyorum ayrıca bunu doğru da bulmuyorum. Aklımdan geçip beni duygusal olarak etkileyen her şeyin bebeğimi etkilediğini biliyorum. Gerçek olmayan o düşünceleri gerçek zannederse diye de yazı yazmıyorum. Anlayışınız için teşekkür ederim.
Ana ve oğlundan sevgilerle.
NOT: Yayınlanacak bölümler kitaptakiyle aynıdır. Keyifle okumanızı diliyorum.
1. BÖLÜM
İstanbul'un eşsiz boğaz manzarasını gören, denizin dibine kurulmuş gece kulübünün önüne park ettiği aracından inip kendisini karşılayan genç adama belli belirsiz bir tebessümle baktı.
''Misafirlerimiz geldi mi Cevdet?''
''Geldiler Ertuğrul Bey, söylediğiniz gibi onları ikinci kattaki locaya aldık.''
''Keyifleri nasıl, her şey yolunda mı?'' derken hızlı adımlarla mekânından içeri girip doğruca merdivenlere yönelmişti.
''Her şey yolunda, galiba misafirleriniz İstanbul manzarasına âşık oldular.'' sözlerine kıs kıs gülerek
''İstanbul'a kim âşık olmamış ki, gözünü sevdiğimin memleketi. Her karışı ayrı güzel.'' dedikten sonra birkaç adım arkalarından gelen koruması Yekta'ya döndü.
''Güvenlikler gözünü dört açsın. Olay istemiyorum!''
''Anlaşıldı Ertuğrul Bey.'' Yekta kulağındaki kulaklık aracılığıyla mekânın güvenlik müdürüne bir şeyler söylemeye başlarken, mekânın ikinci katına varan Ertuğrul, misafirlerinin olduğu locaya girmişti. Üniversite yıllarında tanıştığı, şirketini kurduktan sonra da yanında çalışmaya başlayan, şu an şirketin müdürlerinden biri olan Ozan'a yaklaşıp
''Ozan Bey, hoş geldiniz. Dubai nasıldı?'' diye sorarken yüzünde belli belirsiz bir tebessüm saklıydı.
''Asıl siz hoş geldiniz Ertuğrul Bey. Dubai iyiydi. Oradan gelen yatırımcılarımız da gayet iyiler.'' birbirlerine sarıldıkları sırada Ozan fısıldayarak
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EFSANE - Yalın Serisi I
Narrativa generaleHayatı, işleri ve kendisi böylesine karmaşık bir adamdan kaçması gerekirken, Armağan tam tersini yapıp adama koşuyordu. Ateşe koşuyordu. Onu yakıp kül edecek ateşe. Ama ateşe de razıydı, yanıp kül olmaya da. Gönüllüydü bu sefer, bütün yaşayacakların...