Bir türlü rast gitmeyen işlerim ve epeyce mutsuz hissettiğim günlerin ardından zorda olsa bu bölümü yazdım.
Silip silip yazdığım bir bölüm oldu, kafamı zar zor toparlayabildim. Yanlışlarım varsa şimdiden özür dilerim.
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen.
Keyifli okumalar dilerim çiçeklerim.
🐞
Yemek saatine kadar Ayşe'yi kendi odasına çıkardı Birçe. Ayşe, Eyüp salonda olduğu için pek çıkmak istemesede, arkadaşı bir şeyler anlar korkusuyla itiraz etmeden ardından gitmişti.
Ayşe, Birçe'nin odasına bayılmıştı. Deniz manzarasına mı, eşyalarına mı yoksa odanın ferahlığına mı mest olsa bilememişti.
"Birçe? Odana bayıldım! İnsanın burada ömrü uzar vallahi!"
Birçe gülümsedi. Allah Burçak hanım ve Cihan neyden razı olsundu. Hem köydeki evde hemde burada çok güzel birer oda vermişlerdi kendisine. Şimdiye değin hiçbir şeyi, ne parayı ne sevgiyi ne de ilgiyi, esirgememişlerdi. Aksine bunca yıldır ayrı kalışlarının acısını çıkarmak istercesine sevmişlerdi kızlarını. Birçe, aksi bir durum olsaydı çok üzülürdü. İstenmediğini, sevilmediğini hissetseydi bu evde kalamaz, ailesiyle de bir daha görüşmezdi. Bey babasını birazda bu yüzden dinlemişti. Onlara bir şans vermiş, bir nevi ailesini sınamıştı. Şanlı ailesi hiç şüphesiz bu imtihanı başarıyla geçmişti.
"Daha güzeli senin olur inşallah! Gel hadi, azıcık uzanalım!"
Birçe, Ayşe'nin elinden tutup yatağa yürüttü. İki yakın arkadaş eski günlerdeki gibi yan yana uzanmış tavanı izliyorlardı. Tabii sohbet ederek.
"Anlat bakayım, abime abayı ne zaman yaktın?"
Ayşe, Birçe'nin dan diye konuya girmesiyle neye uğradığını şaşırdı. Yüzü alev alevdi. Ne diyecekti şimdi? Arkadaşı ya onu yanlış anlarsa? O zaman çok üzülürdü.
"Birçe... Ben, bak vallahi kötü bir niyetim yoktu. Hem, Eyüp abininde benden hoşlanmıyordur. Ben kendi kendime..."
Birçe hafifçe kıkırdadı. Ayşe'nin böyle kıvranması çok hoşuna gitmişti. Tabii ki arkadaşını yanlış anlamıyordu. Aksine, abisiyle evlense ne güzel olurdu!
"Sen öyle san akıllım! Bence seni seviyor!"
Ayşe şaşkınlıkla doğruldu yatağında. "Bir şey mi söyledi sana?"
"Yoo. Ama ben anlıyorum halinden."
Ayşe'nin yüzünde şapşal bir gülümseme vardı şimdi. Birçe'ye yaklaşıp yanağından öptü. "Sende durum ne? Ne zaman eniştem olacak benim?"
Birçe'nin anında yanakları kızardı. Ayşe elbet anlamıştı. Gözünü açtığı andan beri arkadaşlardı Birçe ile. Her hareketinin anlamını bilirdi.
"Var değil mi? Kim, kaç yaşında, nerede? Çabuk dökülüyorsun!"
Birçe, derin bir nefes aldı. Usuna Barış'ın mektupta yazdığı cümleler düştü. Ne demişti? "Seni gördüğüm ilk andan beri, kalbimin olduğu yerde şiddetli depremler oluyor. Sanıyorum, göğüs kafesimde daha evvel hiç bu denli sarsıntılar olmamıştı." kalbinin yerini Barış her aklına geldiğinde hatırlıyordu. Hisler karşılıklıydı, iki aşık bu konuda epey şanslıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FELFENA
General FictionBirçe, on yedi yaşında iki ay evvel annesini kaybetmiş öksüz bir kız çocuğu iken, şimdi de babasının hastalığıyla pençeleşiyordu. Ölüm döşeğindeki bey babasına her baktığında, "Ya o da giderse?" diye üzülüp korkuyordu. Bey babası biricik eşinin, yol...