49. Bölüm

3.4K 398 85
                                    

Finale yaklaştığımızı okuyunca  verdiğiniz tepkiler yüzümü güldürdü, Felfena evrenini böyle benimsediğiniz için teşekkür ederim.

Birçe'nin yetim kalbi şu yazdıklarınızı okusaydı mutlu olurdu. Eminim.

60. Bölümde final vermeyi planlıyorum. Daha az olmaz ama daha fazla olabilir. Kalemim beni nereye götürürse diyelim.

Ne kadar plan yaparsak yapalım olacak olanın önüne geçemeyiz. Yaşayıp göreceğiz, birlikte.

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen.

Keyifli okumalar dilerim çiçeklerim.

🐞


Cihan bey, Birçe'nin süt annesinin vefat ettiğini öğrendiğinde hiçbir şey hissetmedi. Tanımadığı birinin ölümüne içerlememesi normaldi. Cihan beyin usunda yalnızca kızına bu haberi nasıl vereceği vardı. Ne edecekti Yarabbi? Daha yeni kardeşinin durumunu söylemişken şimdi birde sevdiği bir kadının, süt annesinin ölümünü nasıl söylerdi?

Kalbi sıkıştı sanki. Ayakta durmakta epey zorlandı. Saklamak istemiyordu, ama söylemekte istemiyordu işte. Kızına attık kötü hiçbir şey değmesin istiyordu. Şu yaşında gördüğü bu zorluk yetmez miydi? Yetsindi artık.

"Ben... Çok şaşırdım. Allah rahmet eylesin. Nasıl söylicez Birçe'ye? Çok üzülecek, kalkıp gitmek ister cenazeye, nasıl tutarım onu hastanede?! Ne edicem?" Cihan bey'in sesi kendi kendine konuşur gibi kısıktı. Ayşe, beş adım uzakta onları dinliyordu amma artık dinleyici olmak istemedi. Dahil oldu konuşmaya.

"Ben söylerim uygun bir dille. Rica ederim saklamayın ondan bu haberi, o zaman daha kötü olur. Arkadaşımı çok iyi tanıyorum. Şimdi söylemezsek bize gönül koyar. İzin verin ben konuşayım."

Cihan bey, bu kötü haberi kendisi vermeyeceği için mutlu bile olabilirdi ama buna hali yoktu. İçi içini yiyordu. Kızı bir üzüntü daha atlatmak zorunda kalacaktı.

"Peki kızım. Ben bir İbrahim'in doktoruyla görüşücem. Eğer izin verirse ablasının yanına götürücem onu. Ondan sonra senin içinde izin alırım."

Ayşe Cihan beyi onayladı. Cihan bey İbrahim'in odasından çıkan Burçak hanımın yerine odaya girdi. Burçak hanım ise direkt kardeşinin yanına gitti. "Başak, babam nerede?"

"Bilmiyorum ki. Beşir de yok."

"Neyse. Sen bizim eve gidip temiz kıyafet ayarlar mısın? Bir daha hastaneye dönmene gerek yok, yarın gelirsiniz. Öte beriyi şoföre ver o getirir."

Başak anında itiraz etti. "Olur mu? Seni yalnız bırakmam. Hem Birçe'yi de görmedim daha. İçim rahat etmez evde."

"Bizim haytaları ikna edemiyorum, zaten epey kalabalığız. Gidin rica ederim, evi organize edin. Zaten doktorda kalabalık etmeyin diyip duruyor. Eyüp'ün hayrı olmasa bin kere atılırdık hasteneden."

Başak, mecburen dinledi kardeşini. Selma hanım, Kemal bey, Berrin ve Hasan emmi geçmiş olsun dileklerini iletip tekrar gelmek üzere hasteneden ayrıldılar. Ayşe gitmedi babasıyla. Gidemedi. En iyi arkadaşını yalnız bırakmak istemedi. Yalnız değildi gerçi, onun kocaman bir ailesi vardı artık ama yapamadı işte. Gözünü her kırptığında aklına Ahmet emmisi geliyordu. Sanki amcası ona kızını yalnız bırakma, diyordu. Ya da o öyle düşünmek istiyordu bilmiyordu.

Bir keresinde Birçe ile Ahmet beyin evinin önündeki bahçede oyun oynarlarken, top ağacın tepesinde kalmıştı. Ayşe, yüksekten korktuğu için hiç yeltenmemişti topu almaya. Amma son parasıyla almıştı onu Birçe, topunun orada kalmasına izin veremezdi. On yaşındaydı o zamanlar amma kimin umurunda? Ufacık boyuyla pıtı pıtı çıktı ağaca. Topu da almayı başardı. Çıkmak marifet miydi bilinmez inmek epey zordu ağaçtan. Birçe bunu ağacın tepesindeyken fark etti.

FELFENAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin