50. Bölüm

3.5K 369 78
                                    

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen.

Keyifli okumalar dilerim çiçeklerim.

🐞

Birçe, Hatice kadını çok severdi. Hatice kadın Birçe'sine süt analık ettikten sonra kızından elini ayağını çekmemişti. Onu kendi evladı yerine koymuş, her derdine derman olmaya çalışmıştı. Birçe'sinin anacığı öldüğünde pek bir kederlenmişti. Birçe'nin bey babasının cenazesinde kalbi dayandıysa da yine kızı içindi. Kocası olacak meymenetsiz olmasa hemen alırdı ya kızını yamacına, o adamın korkusundan bu dileğini söylemeye cesaret edememişti.

Birçe köyden taşındığı vakit hastalığı daha da ilerlemişti Hatice kadının. Kocası olan hayırsız eşiyle hiç ilgilenmemiş, hastaneye gitmesine yardım etmek şöyle dursun, gitmemesi için elinden gelen her şeyi yapmıştı. Bir insan yol arkadaşının hastalığında nasıl yanında olmazdı? O adam çocuğu öldüğünden beri eşine kötü davranıyordu. Hoş, o felfena olaydan öncede her şey gülistanlık değildi amma kaynanası bebesinin üzerine kaynar suyu dökünce, işler geri dönülemeyecek şekilde karışmıştı.

Hatice kadın, Birçe'si köyden taşındıktan sonra kendisini hepten kimsesiz hissetmişti. Kocasından bir bardak su bile istemezdi ya kızının hasretine dayanamayıp Birçe'yi ziyarete gitmeyi çokça dilemişti. Karısını hastaneye bile götürmeyen bir adam elbet şehrede yollamazdı. Yollamamıştı da.

Hatice kadın Birçe'sine Ahmet beyin kırk mevlüdünde az da olsa doymuştu amma yetmemişti elbet. Birçe'nin okulu açıldığı için köye de gidememişti. Süt annesini ihmal etmişti, farkındaydı amma yoğunluktan ötürü elinden bir şey gelmiyordu.

Nitekim Hatice kadın canıyla uğraştığı vakitler sütünü verdiği kızıda can çekişiyordu. Birçe başarmıştı, hayata tutunmuştu. Yeni kavuştuğu ailesine sıkı sıkıya sarılmıştı amma aynı şey Hatice kadın için geçerli değildi. O, acıların en büyüğünü yaşadıktan sonra yıllarca bu acıyla mücadele etmiş, en sonunda da göçüp gitmişti. Değmiş miydi bunca acıyı şu yalan dünyada tatmaya?

Birçe, Ayşe'nin gözlerinden akan yaşlara odaklandı. Bir süre arkadaşının ne söylediğini, verdiği haberin ne denli kötü olduğunu kavrayamamıştı. Sonra... Sağ gözünden bir damla yaş aktı yanaklarına doğru. O göz yaşını bir süredir sürekli yanaklarında hissediyordu. Daha ne kadar böyle sürecekti? Bir anda içimde müthiş bir isyan etme isteği belirdi. Serum bağlı sol elini yumruk yaptı. Tırnakları avuç içlerine batmıştı.

"Niye ya?" diye sordu Birçe. Sesi fısıltılı çıkmıştı. Anlamıyordu. Tüm sevdikleri yemin etmiş gibi sırayla bırakıp gidiyordu onu. Sırada kim vardı? Bir an içindeki ses "Senin kimsen yok ki?" diye yükseldi. Ama hayır. Öyle değildi. Onun bir ailesi vardı. Büyük geniş bir ailesi. On yedi sene boyunca birlikte olmamış olabilirlerdi ama şimdi beraberlerdi. Birçe gözünü ilk açtığında, ailesinin gözlerindeki sevgiyi, korkuyu ve merhameti çok net görmüştü. O gördükleri ona yeterdi.

"Ayşe? Kim var sırada? Niye tüm sevdiklerim tek tek ölüyor? Kim ölecek bundan sonra? Korkuyorum ben! Korkuyorum. Kimse ölmesin n'olur! Ben... Ben bir ölümü daha kaldıramam!"

Ayşe, Birçe'nin omzuna elini koyup yavaşça okşadı. Hak verdi arkadaşına, yaşadıkları kolay değildi. Doğduğundan beri tanıyordu Birçe'yi. Zati ezelden beri kolay bir yaşam sürmemişti. Şimdi ise... Her şey daha da sarpa sarmıştı.

FELFENAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin