2.Bölüm

140 44 60
                                    

Arkadaşlar selam. Satır arası yorumlarda bulunmayı eksik etmeyin lütfen. Sizleri seviyorum. Keyifli okumalar dilerim. Bölümü severseniz yıldıza basıp beğenmeyi unutmayın.

SENA

Cümlemi bitirmeden yine bayıldım. Belki de kabustan başka bir kabusa geçmişimdir  bilemiyorum. Tek bildiğim karanlık... Sonrası yok.

Gözlerimi açıp kendime geldiğimde sanırım gece yarısı olmuştu ve çok korkuyordum. Nasıl olduysa yatağa uzanmıştım ve biri arkamdan bana sarılıyordu.
Sanırım ben sayıklarken annem yanıma geldi ve beni kolları arasına aldı. İyice küçülüp annemin kucağına doğru süründüm. Arkadan bana sarılışı inanılmayacak kadar çok güven veriyordu. Bir yandan pamuklara sarılıyor gibi rahatlık hissi verirken öte yandan çelik kasadaymış gibi güven veriyordu

Kısa sürede bir şey fark ettim. Koku... Annem kokusunu mu değiştirdi? Her zaman lavanta sürerdi. Benim burnuma çilek ve vanilya karışımı bir koku geliyordu. Her zaman küllük gibi kokan nefesi enseme değerken o küllük kokusu da yoktu. Sıcak aynı zamanda mentollü bir nefes. Annemin yüzünü görmek beni şüphelerimden ve paranoyalarımdan arındırır düşüncesiyle arkamı dönerken “Anne sen kokunu mu değiş...” yine yarım kalan bir cümle. Beni kolları arasına alan annem değil ki benim ben. Allah’ım yoksa kafayı mı yedim?

Yok yok, kesinlikle şizofrenlik bahçesine ilk adımı atmıştım. Gerçi şizofrenler hayali dostlar edinirler ama ben bizzat kendimin güzel halini görüyordum. Kesin delirdim diye düşünürken “Delirenler deli olduklarını anlarlar mı?” diye sordu?

Sanırım bayılma kotamı doldurdum. Bir insan bir günde en fazla kaç kez bayılır? Galiba iki kez çünkü üçüncüsü olmuyor. Gözlerimi sıkıca kapattım ve açtım. Olmadı bir daha kapattım bir daha açtım. Yine olmadı. Hadi bir daha kapat aç. Allah’ın hakkı üçtür derle. Üçüncü  kapatışımda açmaya korktum çünkü gözlerimi her açtığımda kendimi karşımda görüyordum. Gözlerimi açıp açmamakta tereddüt ediyordum. En iyisi nefesini tutmak. Bir yerde okumuştum. İnsanlar bir süre nefessiz kalınca baygınlık geçirirmiş.

"Artık sıkmadı mı? Kaç kez daha bayılacaksın?"

"Sen kaybolana kadar bayılmaya devam. Beni konuşturma nefes almamaya çalışıyorum. Konuşunca istemsiz bir şekilde nefes de alıyorum."

Söylediklerime alınmış gibi yüzünü astı. Şimdiye kadar annem hariç hiç kimseyle aynı yatakta bu kadar yakın mesafeden konuşmamıştım.

"Beni istemediğini bilsem gelmezdim."

Sanki ben onu çağırmışım gibi bir de trip yapıyordu.

"Şimdi biliyorsun işte. Hadi git artık. Git de rahat bir uyku çekeyim."

Kendimi kovduğuma inanamıyorum. Deliler ülkesine sadece gidiş bileti mi aldım? Ne yani gidiş dönüş değil miydi? Ezikler kraliçesi şimdide deliler kraliçesi olmak için aday adaylığını koymuştu. Sizçe kazanma şansım var mı? Bana kalırsa yüzde doksan iki kraliçe olarak beni seçerlerdi.

Karşımdaki ben kafasını biraz geri çekip sesini hafif yükselterek "Gidemem." dedi.

Anlaşıldı, gerçekten de sadece gidiş bileti almıştım çünkü gitmemeye kararlıydı.

Son bir çare "Ne olursun git. Delirmek için daha çok gencim. Tamam güzel değilim ama gencim." dedim.

Kendimi ikna etmek için duygu sömürüsü yaptığıma inanamıyordum.

BÜYÜLÜ AŞKIN YARAMAZ ÇOCUKLARI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin