Keyifli okumalar dilerim. Yorum ve beğeni yapmayı unutmayın lütfen.
04.03.24RÜZGAR
Aslında duygusal yönüm çok zayıftır. Başıma ne gelirse gelsin bir şekilde üstesinden gelmeyi bilirim. Aslında insanı duygulara karşı genel olarak zayıfım çünkü insanları pek sevmem. Çoğu duygumu terbiye ettim ve onları kontrol edebiliyorum. Kontrolde zorlandığım nadir duygum ise öfke çünkü bunun bir sebebi var. Öfke beni aktif ve dinç tutuyor.
Annemin öldüğünü öğrendiğimde içimdeki en yoğun duygu öfkeydi. Babam bizi bırakır günlerce bazen haftalarca gelmezdi. Avcılık onun ruhunda vardı. Her zaman insanları düşünür bir insan daha fazla kurtarmak için elinden gelenin yapardı. Ne gariptir ki kendini insanları korumaya adamış bir mum dibini aydınlatmaz misali ailesini koruyamadı. Babamın avda olduğu bir gece evimize hırsız girmişti. Henüz dokuz yaşındaydım. Hırsız annemle karşı karşıya kalınca panikleyip silahını çekerek annemi vurdu. Annem öldüğünde aşırı derecede öfkeliydim. Annemi öldüren kişiye elbet kızıyordum ama esas kızdığım kişi babamı. Tam bir yıl boyunca hiç kimseyle konuşmadım.
Babam herkesi korumak isterken kendi karısını ve ailesini koruyamamıştı. Bu nedenle günlerce kimseyle konuşmamıştım. Önce babama sonrada tüm insanlara küsmüştüm. Bir çeşit intikam alma da diyebiliriz. Çocuk aklıyla gücüm ancak o çeşit bir intikama yetiyordu.
Annemin ölümünden sonra babam iyice av delisi oldu. Her seferinde beni birilerine bırakır aylarca gelmediği olurdu. İşte bu yüzden insanlarla aram iyi değildir.
Avcı bir babam ve avcılar tarafından yetiştirilince ister istemez bende avcı oldum. Yaratıkları öldürmek öfkemi yönlendirebileceğim bir merkez haline gelmişti. Bir yaratığın kellesini gövdesinden ayırmak ya da kemiklerini yakıp ruhunu özgür kılmak aynı zamanda kelebek etkisiyle onlarca insanı kurtarmak demekti. Yüzlerini görmediğim, hiç tanımadığım onlarca insanın hayatını kurtarıyorum ve onların bundan hiçbir şekilde haberi olmuyor. Yani onlar minnet etmiyorlar ben de teşekkür beklemiyorum. İşte bu da avcılık yapmamdaki ikinci sebep.
Kolay kolay kimseyle anlaşamam. Bu nedenle tek başıma avcılık yaparım. Ama son günlerde tanıştığım kendisine Melisa lakabını takan ama asıl ismi Asena olan kız bambaşka biri. Ben ona Asena demeyi tercih ederim. Çünkü dişi bir kurt gibi cesur, akıllı, fedakar, gözü pek. Her haliyle bizim dünyamızdan olmadığı çok belli.
İşin özü tam bir kızıl kurt. Hayatımı kurtarması ve bunu yaparken canını hiçe sayması benim için çok önemli. Ona bir can borçluyum. Ben şimdiye kadar hiç kimseye borçlu kalmadım, kalmamda.
Benden beş altı yaş küçük olmasına rağmen ona hayran kaldım. Annesinin öldüğünü duydu ve salya sümük ağlamak yerine görevini yapmaya devam etti. Belki de annesini son defa göremeyecek ama o kendisini insanlığa adamış ve tek başına bizim dünyamıza gelip dünyamızı kurtarmaya çalışıyor. Çelik gibi bir sabrı, kaya gibi sert bir yüreği olmalı. Ayrıca her yerinde ağır yaralar olmasına rağmen bir kez bile yüzünde acıya benzer bir hareket görmedim.
Asena ile birlikte Gölyaka adındaki kasabaya girdik. Arkadaşımın dediğine göre yedinci psişik Şahin, kredi kartıyla bu kasabada bir otelde ödeme yapmış. Daha sonrada bir araba kiralamış. Son olarak da Kıyak barda kart çekimi yapmış. Telefonunu değiştirdiği için konum bilgilerine ulaşamamış.
Akşam olmasına daha birkaç saat vardı. Bu nedenle bara gitmeyeceğini düşünüyorduk. Bu saatte otel odasında olması da pek mümkün gözükmüyordu ama yine de şansımızı denemek için otele gitmeye karar verdik. Her katında dört odanın olduğu üç katlı otele girdik. Orta halli otelin girişinde genç bir çocuk duruyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BÜYÜLÜ AŞKIN YARAMAZ ÇOCUKLARI
Novela JuvenilBüyülü ve fantastik bir aşkın iki zıt karakteri. Yaşamaktan zevk almayan Sena'yı bir gün biri ziyaret eder. Bu ziyaretçi Sena'nın odasındaki aynadan çıkıp gelir ve diğer dünyadan geldiği söyler. Sena'yı diğer dünyaya gönderirken aynadan çıkıp gelen...