Selam arkadaşlar nasılsınız? Keyifli okumalar dilerim.
SENA
"Hey bırakın beni.Gözlerimi neden bağladınız? Ben karanlıktan korkarım. Ne olur açın gözlerimi. Ben kimseye bir şey yapmadım. Beni neden kaçırdınız?"
Bir gün, sadece bir gün mutlu oldum. Onu da bana çok gördüler. Halbuki güne güzel başlamamış olsamda sonrası mükemmel olmuştu. Demek ki neymiş bir insan tembel ve miskinse, aynı zamanda benim gibi bahtsız bedeviyse, dünyalar arası yolculuk değil tüm galaksiyi dolaşsa da yine de mutlu olamaz. Ben de öyle bir şans var ki çölde gezen bahtsız bedevi bile benden şanslıdır.
Ne yapsam, ne etsem kader yüzüme hiç gülmüyor. Aslında hayattan çok fazla şey istemiyorum. Sadece yaşamak için insan üstü bir çabaya girmeyeyim bu bana yeter. Neden diğer insanlar gibi benim hayatımda normal seyrinde gitmiyor ki? Normalden kastım elbette her şeyin dört dörtlük olduğu bir hayat değil. Lakin bazı şeyler yolunda gitse de yeter. Ben hayattan öyle çok beklentisi olan biri değilim ki? Küçük şeylerle yetinip mutlu olmasını da biliyorum. Bakın yalan söylesem bir taraflarım kaşınırdı ama şimdi kaşınmıyor. Demek ki neymiş Sena küçük hatta mini minnacık şeylerle de mutlu oluyormuş. Ama yok, benim hayatımda mutlu olacağım minnacık şeyler bile yok. Okulda hor görülüyorum, sokakta arkadaşım hiç yok. Babam deseniz öleli neredeyse on yıl olacak. Ee annem de babamı kaybettikten sonra anti depresan ve uyku haplarıyla ayakta duruyor. Anlayacağınız kimsesiz, yapayalnız, mutsuz yaşama hevesi olmayan, hayattan gram zevk almayan biriyim.
Elimde olan tek şey umudum. Yanlış anlamadınız benim umudum var. Her şeyin bir gün tersine döneceğine, şansımın iyi gideceğine ve birinin bana aşık olacağına dair umudum var. Umut fakirin ekmeği derler. Ne yapayım umdum olmasa yaşamak için sebebim de olmazdı.
Her neyse, yine çok konuşmaya başladım. Alt üst olmuş hayatım bir gün düzelir mi bilmem ama bahtsız bedevi oluşum bu yeni dünyada da devam.
Tamam, önceki gece yaşadıklarımı deli saçması, rüya, kabus artık adını ne koyarsanız koyun öyle sanıyordum ama sabah olunca her şey dink etti. Gerçi anlamam için biraz daha zaman geçmişti ama günü şöyle özetleyebiliriz. Kötü başladı, okula kadar iyi devam etti, okulda harika gitti, akşam hüsranla (kutup ayılarıyla) bitti.
Yataktan kalktığımda saat yedi yirmiydi. Ne olursa olsun her gün o saatte uyanırım. Kafamdaki deliliklerden kurtulmak için okula gitmeye karar vermiştim. Uyku sersemi kalkıp tuvalete gittim. Gözlerim yarı açık yarı kapalıydı. Ne de olsa tüm gece Melisa adında bir kabus delisi, benden çok daha güzel olan ikizimle boğuşmuştum. Kalktığımda onu görmeyince rüya gördüğüme kanaat getirip sevinmiştim. Tuvaletten çıkıp yüzüme su çarpınca ilk şoku yaşadım. Banyo bizimkinin iki katıydı. Gözlerimi açtım, kapadım, açtım ama başka bir banyodaydım. “Anneeeee” diye çığlık atıp banyodan fırlayıp yatak odasına girmiştim.
Melisa'nın yatak odasındaydım. Mürdüm rengi perdeler, halılar ve yatak. Dolabı açtım kısa etekler mini şortlar ve lüks kısa kollu tişörtler. Para kasası ağzı açık içinde tomarla para. Arkamı dönüp dolaba yaslandım ve ellerimle yüzümü örttüm. Bitmeyen bir kabusun içinde olduğumu sanmıştım. O sırada kafama gelen terlikle bir çığlık daha attım.
"Ağzına tükürdüğüm orospusu, sabahın köründe ne bağırıyorsun?"
"Anne!"
Ellerimi yüzümden kaldırıp baktığımda annem karşımdaydı. Yok yok bu benim annem olamazdı. Anneme çok benziyordu ama daha zayıf, daha güzel ve daha bakımlıydı. Ayrıca benim annem bana hiç küfür etmezdi. Ben onun balkabağıydım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BÜYÜLÜ AŞKIN YARAMAZ ÇOCUKLARI
Novela JuvenilBüyülü ve fantastik bir aşkın iki zıt karakteri. Yaşamaktan zevk almayan Sena'yı bir gün biri ziyaret eder. Bu ziyaretçi Sena'nın odasındaki aynadan çıkıp gelir ve diğer dünyadan geldiği söyler. Sena'yı diğer dünyaya gönderirken aynadan çıkıp gelen...