Selam arkadaşlar nasılsınız?
Yeni bir bölümle daha geldim. Beğenen yorum yapan elleriniz dert görmesin. Kitabı arkalarınıza önermeyi unutmayın lütfen. Seviliyorsunuz keyifli okumalar.MELİSA
Hiçbir şeyim yok dememe rağmen hastaneye kaldırdılar. Kafa travması geçiriyor olabilirmişim diye. Ama ben ne acı hissettim ne de başım döndü. Kafamdaki yaraya dikiş atıldıktan sonra röntgene ve mr çekildi. İkisinin sonucu da temiz çıkınca bir gün gözetim altında tutmak istediler ama Sena'nın annesine ısrar edince eve gitmemize izin verdiler. Okuldaki kavga ve hastane muhabbetini de ekleyince sekiz saat kaybım oldu. Gerçi okulda sessizce dursaydım yine sekiz saat kaybım olacaktı ama bu sefer daha kazançlı oldum çünkü kafama aldığım darbe yüzünden üç günlük dinlenme raporu verdiler. Yani bir sonraki gün okula gitmeme gerek kalmadığı için rahatlıkla işlerimi yapabilecektim. Ayrıca o kavga sayesinde sanırım bir daha Sena'yı ezmez ve aşağılamazlar. Attığım dayak tüm okulda konuşulmuştur.
Hastaneden çıkıp eve vardığımızda Sena'nın annesi Ayşegül Hanım yatağa yatmamda ısrarcı oldu. Kadının kafasında düşünceler olduğu bariz bir şekilde anlaşılıyordu. Bana bir şeyler sormak istiyor da soramıyormuş gibi bir hal içindeydi.
"Anne bir sorun mu var? Canını bir şey mi sıktı?"
Sanki bu soruyu sormamı bekliyormuş gibi hemen söze girdi.
"Kızım söylenenlere hiç inanmadım ama yine de kafam karıştı. Sen yapmadın öyle değil mi?"
Gözleri ellerimde, vereceğim cevaptan sonra ellerim popoya gidecek mi gitmeyecek mi? Normal şartlarda Sena, yalan söylüyorsa eller popoya gider ve hard hard kaşınır. Tabii ki o eller popoya gitmeyecekti.
"Anne kızını tanımıyor musun? Ben o kadar çocuğu nasıl döveyim? Kavganın arasında kaldım. Yanlışlıkla biri bana çarpınca ben de duvara kafamı çarptım."
Eller popoya gitmeyince Sena’nın annesinde gözle görülür bir rahatlama oldu. Sena sen nasıl bir kızsın? Popon yalan detektörü gibi. Birinin sana inanması için popona bakması yeter. Hay Allah’ım ya böyle saçma şey yok.
Sena’nın annesi kafamdaki dikişlere baktı. Yüzünü ekşitip, dudaklarını büzdü. Beni yanaklarımdan öperek üzerimi örttü. Gözlerindeki yaşları gizlemeye çalışıyordu.
Sena sen gerçekten bu anneyi hak etmiyorsun. Benim annem beni en son ne zaman öptü hatırlamıyorum. Sanırım babam ölmeden önceydi.
" Baban öldükten sonra elimde bir tek sen kaldın. San da bir şey olursa ben dayanamam. Zavallı bahtsız kızım. Şuna bak kafanı karpuz gibi yarmışlar.
"Sen bir de onları gör."
"Ne dedin kızım?"
"Yok, bir şey demedim anne. Sayıklıyorum."
Hay çenemin bağına. Kadın ne güzel odadan çıkıyordu. O çıkınca ben de Zabit’ in peşine düşmek için hazırlık yapacaktım. Geri gelip yatağımın kenarına oturdu.
"Kızım iyi olduğuna emin misin? Doktoru çağırayım mı?"
"Anne ben iyiyim. Hem ben seni hiç yalnız bırakmayacağım. Korkma bana bir şey olmaz."
"Ben de buna şaşırıyorum Balkabağım. Sen sulu gözün tekisin. Tırnağın kırılsa üç gün ağlarsın. Kafanı yardılar. Of dediğini duymadım. Çok garip davranıyorsun. Son zamanlarda epey değiştin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BÜYÜLÜ AŞKIN YARAMAZ ÇOCUKLARI
Novela JuvenilBüyülü ve fantastik bir aşkın iki zıt karakteri. Yaşamaktan zevk almayan Sena'yı bir gün biri ziyaret eder. Bu ziyaretçi Sena'nın odasındaki aynadan çıkıp gelir ve diğer dünyadan geldiği söyler. Sena'yı diğer dünyaya gönderirken aynadan çıkıp gelen...