Merhaba arkadaşlar. Keyifli okumalar. Sizleri seviyorum. Kitabın önerilere çıkması ve daha fazla kişiye ulaşması için bol bol satır arası yorum yapmayı, beğenmeyi ve arkadaşlarınızı davet etmeyi unutmayın. Seviliyorsunuz. Keyifli okumalar.
23.01.24MELİSA
Ahmak Sena, başımızdaki tehlikenin farkında değilsin. Sen hala rüyada oluğunu san. Bizi bekleyen tehlikenin farkında olsan eminim tavşanlar gibi korkudan ölürdün. Neyse ki senin aptal olman benim çok zeki olduğumun kanıtı.
Gün doğumuna yarım saat, okula gitmeye de dört saat var. Biraz yatsam iyi olacak. Bu tarafta fazla zamanım yok. O ahmak Sena tek başına keklik gibi avlanır. İnşallah, ben Zabit’i bulana kadar dayanır. Gerçi burada adı farklıdır ama yüzünü gördüğüm yerde tanırım. Şerefsizlerin kokusunu on kilometreden alırım. Sena, Zabit’e kırk sekiz saat dayansa yeter. Gerçi arkadaşlarım onu gizliden koruyacaktır ama yine de acele etsem iyi olur.
Şu yatağa bak. Bu yatakta nasıl yatabiliyor anlamıyorum. Eminim içi pire doludur. Şimdiden çilek vanilya kokusunu özledim. Yansımanın bu tarafı bildiğin çöplük gibi kokuyor.
Sanırım çok yorgun olmalıyım. Evet yorulduğumu bile anlamayacak kadar hastayım. Sena’ya söylediğim yalanların içinde ki tek gerçekte bu. Ben Dads hastasıyım. Acı hissetmem. Yorulmam. Çişimi geldiğini bile anlamam. Bu nedenle sık sık kontrol ederim. Hatta şimdide kontrol etsem iyi olacak çünkü uzun süredir tuvalete gitmedim.
Ben, Sena’nın aksine ustaca yalan söyleyebilirim. Onun gibi yalan söylediğimde popomu kaşımama da gerek yok. Saftrik Sena, bana yalan söylediğini anlamadığımı sanıyor. Uyu Asena, yoksa işini başaramadan yorgunluktan bayılır kalırsın. Sena avanağı da Zabit’i elinde ölür. O ölürse bende ölürüm.
Göz kapaklarımı kapattım. On beş dakika kuralı. Kımıldamadan hiçbir şey düşünme. Hop uyursun. Bu taktik hep işime yaramıştır.
Daha uyuduğumu bile anlamadan
Sena’nın gıcık zil sesiyle uyandım. Zil sesi resmen insanın beynini kemiriyor. Daha saatin sekiz olmasına kırk dakika var. Gözler tekrar kapanır ben rüya alemine dalar. Beş dakika kala kalkarım nasıl olsa."Sena, Balkabağım. Hasta mısın?"
"Ne? Ne oluyor"
"Kızım saat sekiz buçuk. Bak okula geç kaldın. Yoksa yine mi Gitmeyeceksin?"
Alarmı kapattığımda uyuya kalmışım. Beni uyandıran kadın Sena’nın annesi olmalı. Anneme benziyor ama iki farklı dünya ve iki farklı hayat insanı oldukça değiştirebiliyor. Ben ve Sena da olduğu gibi. Ben sürekli antrenman yapıp yediğime içtiğime dikkat ederken Sena ne kadar karbonitrat ve kalori yapan şey varsa yemiş.
Benim annem bir kez olsun tatlı bir sözle beni kaldırmadı. Yine de ona kızmıyorum. Babamın ölümünden sonra kendini bir türlü toplayamadı. Ben de o da babam öldükten sonra dağıldık. Demek ki Sena'nın annesi daha dirayetli çıkmış.
Annem, kapının karşısına geçer, elini beline koyar terliği kafama fırlatırdı. Oldum olası okula geç kalırım. Annemin farklı uyandırma çabaları vardır. Suyla ya da üzerimdeki çarşaf, battaniye ne varsa çekilerek soğuğa maruz bırakılırım. Annemin hastalığımdan haberi var ama alışkanlık işte mutlaka bu üç yolu da dener. En sonunda ayak bileğimden kavrayıp yataktan aşağı çeker. Halı silkeler gibi beni yerde sürüyerek duşa sokar.
"Hadi kızım, kalk artık. Ne olursun beni kırma ve okula git. Eğer devamsızlığın devam ederse sınıfta kalırsın. Bak dün o kadar konuştuk."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BÜYÜLÜ AŞKIN YARAMAZ ÇOCUKLARI
Novela JuvenilBüyülü ve fantastik bir aşkın iki zıt karakteri. Yaşamaktan zevk almayan Sena'yı bir gün biri ziyaret eder. Bu ziyaretçi Sena'nın odasındaki aynadan çıkıp gelir ve diğer dünyadan geldiği söyler. Sena'yı diğer dünyaya gönderirken aynadan çıkıp gelen...