21

631 52 8
                                    

Gözlerine baktım. Belki de son kez bakıyordum o kahverengi gözlere. Evet, gözleri gözlerimi bulmuştu. Bu sefer tanıyordu beni. Anonim Kız olduğumun farkındaydı. Ama farkındalık bazen iyi değildi.

Tepkimin böyle olacağını biliyordu sanki, gülümsüyordu. Ben ise donuk ve kararlı bir ifadeyle bakıyordum yüzüne. Kararlı olduğum şeyin ne olduğunu siz de biliyorsunuz.

Nasıl olmuştu da bu kadar çabuk öğrenmişti? Her şey buraya kadar mıydı, bitmiş miydi? Kendime bir söz vermiştim, ama bu kadar çabuk olacağını ben de bilmiyordum ki.

Upuzun otel binasının tam üzerindeydik. Korkulukların tam yanında. Tekerlekli sandalyemle karşısındaydım ve gerçeği öğrenmişti. Uzun saçlarım uçuşuyor, gözlerimiz birbirine bakıyordu. O Ayla'ya değil, Anonim Kız'a bakıyor, ben ise ona bakmıyordum sanki. Tam karşımda o vardı ama boşluğa bakıyor gibiydim.

İnkar etmeden cevap verdim.

"Ne kadar zamandır biliyorsun?"

"Ankara konseri." demesiyle duraksadım. Bu kadar zamandır biliyor muydu?

Gözlerine bakmaya devam ettim. Eğer bir insana özlem dolu gözlerle bakıyorsanız, ya onu uzun zamandır göremediğiniz içindir, ya da onu bir daha göremeyeceğiniz içindir. Ben ikinci seçeneği yaşıyordum ve en acı seçenek de buydu.

"Ayla, iyi misin? Streslenmene gerek yok." dedi ve tekerlekli sandalyeden boyum kısa kaldığı için önüme eğildi.

"Ben seni seviyorum. Ayla, bunu yüzüne söylemek ne kadar zor gelse de ben sana aşık oldum." dolu gözlerle yüzüne baktım. Beklemiyordum, evet. Ama gerçek ortadaydı.

"Yüzüme bak, ben kimim Atlas? Senin asistanınım. O şirketin, olmamıza izin vereceğini mi sanıyorsun!"

Sinirliydim. Uzun zamandır biliyordu ve saklamıştı, o zaman neden şimdi söyleme gereksiniminde bulundu? Öylece ilerlese ne olurdu sanki?

Yüzü düştü, bana hak verircesine gözleri doldu.

"Son bir şey söyler misin bana?" dedim yüzüne bakmaya devam ederek. Kurduğum cümleyi ve duygusallığıma anlam verememişti.

Belki size de saçma gelebilir bu cümlem. Ama bu an benim için o kadar önemli ki. Düşünün, 6 yıldır sevdiğiniz bir insanı bırakmak zorundasınız. Daha doğrusu, aşık olduğunuz. O anın havada kalmasını sevmez insan. Son bir cümle ister, onun ağzından kendisine ait son bir cümle.

Kurduğum cümleyi idrak etmiş olmalıydı. "Son" dememden anlamıştı gideceğimi. Uzun uzun düşündü. O gözlerin içindeki duygular anlaşılmazdı sanki. Belki de anladı ne kadar büyük bir aptallık ettiğini. Şu dakikadan sonra neler olabileceğinin farkına vardı o son cümlemle.

"Hayır, bunu yapamazsın değil mi? Beni bırakamazsın." onu bırakmakta haklı olduğumu biliyordu aslında.

"Bana bir şey söyle dedim." dolu gözlerle bana baktı. O kahverengi gözlerine ıslanmak hiç yakışmıyordu.

"Beni bırakma." dedi. İki kelime. Ama zorundaydım. O da biliyordu.

Tekerlekli sandalyemi sağa çevirdim ve ilerlemeye başladım. Ne kadar hızlı ilerleyebilirsem. Evet, ağlıyordum artık. "Ayla!" diye bağırdı arkamdan. Peşimden gelmeye başladı yavaş adımlarla. Hızlanmasına gerek yoktu çünkü tekerlekli sandalye zaten hızımı azaltıyordu. Merdivenin başından bir kadın çıktı ve Atlas'a seslendi. Şirket çalışanıydı.

"Atlas! Burada mıydın? Seni biraz tutmam gerekiyor. Sözleşme yenilendi."

Atlas durdu ve baktı arkamdan. Gelmesinin bir şeyi değiştirmeyeceğini biliyordu. Kadına doğru yürümeye başladı. Ben ise sandalyemi durdurdum, kafamı çevirip son kez onu izlemeye karar verdim. Son 6 yılım onu izlemekle geçmişti zaten. Merdivenin eşiğine geldi, arkasını döndü. Bana baktı dolu gözlerle. Uzaktan uzağa son kez bakışmıştık. Belki de gitmememi umuyordu içinden. Ama gidecektim.

Anonim KızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin