13-

3K 270 80
                                    

22-24.01.24
Barın Boğabey

En son ne zaman bir mağazaya gidip özellikle alışveriş yaptığımı hatırlamıyordum, sürekli Ecem teyzenin damadının ya da çevredeki beylerin eskimişlerini giyerdim ki gram gocunmazdım. Bir mağazaya gitsem sanki devlet, beni ensemden yakalayacakmış gibi hissediyordum. Belki bir katil olsaydım bu kadar korkmazdım... Öyle çok fazla eşya almasına izin vermedim ki sıra ödemeye geldiğinde sıkıntı çıkmadan ödeyebileyim.

Kıyafet alışverişine Ruşen abla da katılmıştı, enişte park yeri bulana kadar biz yarısını tamamlamıştık. Ardından onlara veda edip Tanay'la beraber eski işlerime gidip tavsiye mektuplarını almış, bir berberde saç/sakal tıraşı olmuştuk. Tüm iş yerlere başvuru yaparken sadece birinden, en kötüsü hiçbir geri dönüş alamayacağımı sanıyordum ama gün sonu Ruşen ablalarla akşam yemeği yerken birçok yerden onay almıştım.

Tanay söz verdiği gibi hiçbir patronla görüşmemiş, hatta dışarıda motorunun üzerinde beklemişti.  

Yıldızlı bir restoranda garson olarak işe başladım ve bugün ilk günüm. Banyodan çıkıp yüzümü kuruladığım havluyu yatağımın kenarına attım, üzerindeki kıyafetlerimi giymeye başladım. Kahvaltı etmiyorum, çünkü günlerdir Ruşen ablalarla hayvan gibi yemek yiyorum, kilo aldım.  Hep de tok hissediyorum.

Sonunda hazırlandığımda telefonumla geri kalanları cebime koyarak evden çıktım. Kapıyı kilitlerken dudaklarımda sevdiğim bir şarkının nakaratına ait ıslık vardı. Binadan çıkıp durağa geldim, otobüs kartımı kontrol ettiğimde içinin boş olduğunu görmek stresle duraksamama neden oldu.

Dün doldurmayı unuttuğumu hatırlarken sinirle yüzümü sıvazladım ve yürümeye başladım. Gideceğim iş yerim öyle aman aman uzak olmasa da yorulacağıma eminim. Erken kalkmanın avantajları da bunlar, istersem hiçbir şeye zorunlu kalmam.

"Günaydın Barın abi!" Çöp karıştıran çocuk, beni fark ettiğinde ona selam verdim. "Çok janti giyinmişsin abim, nereye?"

"İşe gidiyorum kardeşim. Bir şeye ihtiyacın var mı?" Anında kocaman güldü.

"Canının sağlığı abim, kolay gelsin." Elimi kalbime vurup yoluma devam ettiğimde arkamdan manyak gibi yakışıklı abim diye bağırıyordu.

Zamanında ben de çok çöp toplamıştım, daha çok plastikleri topluyordum ama kağıt aldığım da oluyordu. Hepsiyle bu yüzden tanışıyorum. Pazarcılık da yapmıştım ki en zevk aldığım meslekti, o tezgahın ardında avazın çıktığı kadar bağırıp ürünlerini satmaya çalışmak stresimi attırmıştı. Tabii yağmurda ürünleri korumaya çalışmak, tezgahı sermek ve toplamak gibi zor yerleri de vardı...

Her şeye rağmen hayatımdan memnunum. Bir şekilde hayatta kalmayı başarmıştım, bugün buradayım ve devam edebiliyorum. Kötü anlarım da oldu, ölmeyi çok istediğim... Yine de buradayım işte, yaşıyorum.

Telefonum çaldığında cebimden çıkartıp ekrana baktım, Bulut arıyor. Anında yanıtladım.

"Uyandırma servisii! Bugün işinin ilk günü." Bağırsa da sesindeki uyku hissediliyordu.

Dün mesajda konuşurken ona durumdan bahsetmiştim, manyak çocuk benden daha çok sevinmişti.

"Ohoo! Ben yola çıktım bile gülüm. Sen kendini uyandır."

"Daha hiç uyumadım ki... Ders çalışıyordum, baktım saat sabaha yaklaşmış, abimi aramadan uyumayayım dedim. İyi yapmışım değil mi abi?" Sorusunu küçük çocuklar gibi sorduğundan istemsizce kahkaha attım.

Barın -Erkek Versiyon-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin