29-

1K 116 47
                                    

12.03.24
Barın Karaoğlu

Herkesi, her şeyi bilmeye gerek yok; gereklileri bilsem yeter diye dolaştığım konakta -ki burasını asla bir evle bağdaştıramıyorum- kafam sürekli karışıyordu, çünkü herkes iki yüzlü. Celal iyi biri mi değil mi, anlamama izin vermiyor; Musa abi ve Tanay, beni hiçbireye dahil etmeden araştırmaya devam ediyorlar, bir de İstanbul'da öğrendiğim tiyatrocular, senariatler var.

Bense 20 yaşıma bile daha girmedim.

Kavgacı kişiliğim susmuştu, küçük ve büyük Barınlar beni terk etmişti, içimdeki o aile bağı sıcaklığı terk etmişti çünkü geceleri uyuyamadığım her an öğrendiklerimi, öğrenmediklerimi düşünüyorum.

Bu çok zor. Bazen gözlerimi kırpmak dahi istemezken gecelerden nefret ediyorum.

"Uyuyamıyorum," diye fısıldadım uyuyan anneme. "Ne olur yardım et, uyuyamıyorum."

Kıpırdamadı, nefesi bile değişmedi. Yaslanabilecek bir babam olmasını çok istiyordum, bana iyi gelebilecek biri...

Yatağımdan tamamen kalkıp sessizce odadan çıktım, kapıyı tamamen kapatırken son kez anneme baktım; güzel, uyanmamış.

Avluda ilk önce Tanay'ın ve Musa abinin kapısına baktım, ikisinin de ışığı kapalı ama Musa'nın uyuduğu daha açık. Yavaşça merdivenleri çıkıp Tanay'ı görmek için penceresinden baktım, perdeleri kapalı. Yavaşça kapısını açtığımda komodindeki açık uyku hapları ve bir ölü gibi uyuyan abim. Odaya tam girip kapıyı yarım örttüm.

Yatağının ucuna geldiğimde ilaçlara bakındım, hepsinin dozajı yüksek. Tanay'a döndüğümde huzursuz yüz ifadesini görmek canımı yakmıştı.

Kardeşini bulma uğruna abisini kaybetti, ailesindeki çoğu kişi ona deli gözüyle bakıyor, yaslanabileceği annesi ya da babası yok, babası maddi olarak hep çukurunu kazma peşinde...

Hangimizin hayatı daha zor?

"Ölme..." Fısıldadığında korkuyla göt üstü düştüm. "Ferit ölme. Ölme. Ölme kardeşim."

Ferit... Öldürülen arkadaşının adıydı, Arjen abi anlatmıştı. Bir de bu var değil mi, arkadaşları hep onun yanındalar diye öldüler.

Odadan hızlıca çıkıp kapıyı kapadım, Tanay'ı üzgün ya da kötü görmeye hazır değilim. O benim ilk ve son dayanağım, eğer o anlarını görürsem dayanamamaktan korkuyorum.

Musa abinin odasının önünden geçerken camın ve perdesinin açık olduğunu gördüm, bakmamak için başımı eğmiştim ki odada hareketlilik oldu, biri adımı seslendi. Cama döndüğümde Musa abinin eşi camdan bana bakıyordu.

"Uyuyamıyor musun?" diye sorarken kapısını açtı. "Gelsene."

"Yok yenge, ben rahatsızlık vermeye..." Musa abi odada yoktu, aslında evde bile yok gibiydi. Yenge çağırınca mecbur girdim, yatağın üzerindeki kitap ve kitaba sıkıştırılmış okuma ışığı yanıyor. "Abim yok mu?"

"O geceleri hiç olmaz." Yenge yatağın ucuna oturdu. "Neden uyuyamadın kardeşim, bir durum mu var? Tatilden geldiğinizden beri bir değişiksin. Yoksa orada bir şey mi oldu?"

"Yok yenge, sadece alışamıyorum. Abim ne?.." sorumun yersiz olacağına inanıp sussam da kadın gülmüştü.

"Abin beni aldatmıyor, aklında kalmasın. Nerede, bilmiyorum. Biz zorla evlendik ama Musa sağ olsun, hislerimi en başından beri anladığı için beni de rahat bıraktı. Bu arada bu bir sır." Kibarca göz kırptığında güldüm.

Barın -Erkek Versiyon-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin