36-

909 92 25
                                    

04.04.24

Barın Karaoğlu

Yetimhaneden hiç kaçmasaydım hayatım nasıl olurdu? Müdür babayı gördüğümden beri bu soru zihnimde dönüp duruyor, hayallerimi ve acaba ile başlayan düşüncelerimi besliyor. Hatırladığım anılarda sadece Bulut ve ben yokuz, müdürün babalığı, oradaki büyük abilerin bize sahip çıkışı... Orada güzel bir hayatım varmış, çocuk zihnimse yıllarca yaşadığım kötü anlar yüzünden çocukluğuma dair her şeyi silmiş, sadece büyük travmalar kazılıydı. Misal beni odaya kilitleyip saatlerce dövmesi, tartaklaması... Ama o anlar da Tanay'ın sahip çıkışıyla beni bir baba gibi sarması tüm yaralarımı sardı.

Sevgi en güzel şifadır.

Şimdi de sıra Bulut'ta. Yarasının derinliği hâlâ bizi de doktorları da korkutuyor, her an bir komplikasyon geçirebilir riski yüzünden herkesin odaya girip-çıkması izinli değil. Ruşen ablamla ben genelde döngülü giriyoruz. Komadan çıkalı üç gün oldu ve müdür baba bugün İstanbul'a geri döndü.

Bulut'un saçlarını yıkamayı bitirdiğimde bir hemşire anında havluyla kurulmaya başladı. Leğenleri ve şampuanları bir hasta bakıcıyla kaldırıp odadaki banyoya koyduk, ellerimi yıkadığım sıra onlar da çıkmışlardı.

Saçları çok yağlandığı, kişisel bakımı zamanı geldiğinden hasta bakıcılar ve servisin baş hemşiresiyle bu işe atıldık. Sonunda hemşire de çıktığında Bulut'la odada yalnız kalmıştık.

"Pamuk gibi oldum," diyen kardeşim mayışmış gibiydi. Yatağının ucuna oturup gözlerine baktım, bir daha hiç kapatmasa ya...

"Çok yoruldun mu, canın yandı mı?" Beni reddettiğinde hafif kurumuş saçlarını sevdim. "Çocuk gibi yıkadık seni, küçükken de müdür babayla yıkardık."

"Hatırlıyor musun?" diye hevesle bağırdı. Onu kabul ettiğimde sevinçle güldü. "Ya! En başından beri biraz deli gibi gözüküyordum, hiçbir şeyi hatırlamayan adama yakınlık kurmam..."

"Pişman mısın?" Sözünü kesmemi umursamadan başını iki yana salladı.

"Tek pişmanlığım seni daha çabuk bulamadığımdan," dediğinde sarılmak istediğini anlasam da o kadar yaklaşmadım bedenine. "Bana sarılmanı özledim." Bir çocuk gibi dudak büzdü.

"Kilo verince çocukluğun kayboldu." Gülerek yanağını sıktım, "bak gitti güzelim poğaçalarım. Ben şimdi neyle doyacağım?"

"Hiç sorma ya. Çocukken de hep sıskaydım; hem hasta hem de sıska olduğumdan hep dalga geçerlerdi. Tam kilo almışken..." Dünki gibi gözlerime baktığında yine Matin konusunu açmaya çalışacağını anladım. Dün kestirip atmıştım, şimdi nasıl yapacağım? Banyosunu yaptırdık, yemeğini yedirdik... "Abi artık konuşalım. Kim o adam, şu anda nerede? Adam bile değildi, senden sadece bir yaş büyük. İsteyerek de yapmıyor, bununla büyümüş."

"Bununla büyümüş olması gidip de birilerini öldürmesini haklı çıkarmıyor, Bulut. Adam öldürmek insan psikolojisi için kolay bir eylem değil." Sözüm biterken ayağa kalkıp ellerimi cebime attım, cama yaklaştım. "Tanay tanımıyorum dedi, ona inanıyorum ama Celal enişte tanıyordu. En kötü ya kuzenimdir ya da yeğenim. Evde benden yaşlarca büyük yeğenim var. Bilmiyorum, en olmadı babamın düşmanlarındandır. Düşünmek istemiyorum. Hele sen benim yüzümden onun elinde..."

Barın -Erkek Versiyon-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin