Patlama sesi resmen bütün evi sarmıştı ama ses evden gelmemişti başka bir yerden gelmişti. Sesin nereden geldiği çözememişti kimse. Her kes oturma odasına toplanmıştı. Zehra hanım "çocuklar neler oluyor? Ne bu gürültü" Ateş ne olduğunu anlamak için dışarı çıkacakken Mila onun kolundan tutar gözleri doluydu ve korkuyordu. Ateş hemen elini yüzüne koyup alnına öpücük kondurur. Mert dışarı çıkıp ne olduğuna bakar. Hiç bir şey göremez ve "buradan gidelim. Diğer eve geçelim eşyalarınızı sonra alırsınız orda bugünlük idare edecek şeyler vardır." Ateş hak verircesine mırıltılar çıkarır ve her kes arabaya binerken kumsal onları durdurur. "Ya arabanın altında bomba varsa ya bir anda havaya uçarsak." Mila daha çok korkmuştu. Ateş bunu anlayıp Semih e işaret yapıp "kontrol et arabanın altında bomba var mı diye." Semih başıyla onaylayıp kontrolleri cihazla yapar. (Kumsal ablacım sen niye bu kadar kuruntulusun.) Arabaların altında bomba olmayınca binip diğer eve geçerler...
Mila Ateşin göğsünde uyuya kalmıştı. Ateş onu eve getirdiği gibi odaya çıkartıp yatağa yatırır. Kızların hepsi odalara geçince erkekler oturup plan yapmaya başlar. Bir anda kapı gürültülü bir şekilde çalınır. Bu sese kızlar bile uyanmıştı. Hemen aşağı koymuşlardı. Erkekler elinde silahla birlikte kapıyı açtılar. Karşılarında küçük bir kız çocuğu görünce silahları hemen saklayıp. "Senin ne işin var burda küçük kız?" Diye soran Mila ya baktılar. Küçük kız "bir ses oluştu. Büyük bir ses ve o-orda benim annemle babam uyuyordu. Gözlerini açmadılar." Lale onu kucağına alarak "merak etme güzellik bak burda seninle oyun oyniycak bir sürü kişi var." Kızın gözleri parladı ve kollarını Lalenin boynuna sarıp "teşekkür ederim." Dedi. Lena hemen "açmısın küçük kız." Kız utangaç bir şekilde kafasını sallamıştı. Erkekler ne kadarda bu kıza inanmamış olsalarda kızların hatrına şuan bir şey dememişlerdi. Küçük kızı önce yedirip sonra yatırmışlardı. Kızların hepsi aşağı indiğinde erkekler konuyu açmak için onlara oturmalarını söylemişlerdi. "Kızlar biz o küçük kıza inanmadık çok garip geldi." Kumsal hemen "abi saçmalama istersen o daha küçücük baksana anne ve babası ölmüş. Ona yardım etmeliyiz." Dedi. Mila da hemen "Ateş lütfen küçücük kız ne olabilir ki en fazla." Ateş biraz düşünmüştü ve karar vermiş gibi gözlerini kapatıp açmıştı. "Tam ama biz bu işin peşini bırakmayacağız kızın ailesi gerçekten öldümü? Kız kimdir? Kimlerdendir? Araştırıcaz. Şimdi bu kızın ismi ne?" Mila gidip Ateşin yanındaki Barışa bakışlar atarak diziyle bacağını itmişti. Barış oflayarak kalkıp kumsalın yanına geçince güler. Mila ise Ateş e sarılıp "teşekkür ederiz ama biz kıza ismini sormayı unuttuk. Yarın sorsak olur mu sevgilim?" Ateş için sevgilim lafını duyduğu an sular seller duruyordu. Sanki zaman geçmiyordu ve kalbi sıkışıyordu. Mila her sevgilim dediğinde içinden "emret bebeğim. Sen yeterki bana sevgilim de. Ben her şeyi yapmaya hazırım." Diyordu. Ateş Mila nın tam gözlerinin içine bakarak "olur bebeğim. Olur birtanem. Sen yeter ki iste." Demişti. Her kes yatmaya gitmişti. Ateş odada o küçük kızı görünce çatık kaşlarla Mila ya bakmıştı. Mila "hiç öyle bakma sevgilim ama kızı dışarda yatıramam belki korkar çekinir diyemez. O yüzden her gün farklı biriyle uyuyacak." Mila biliyordu Ateş sevgilim lafını duyduğunda asla ikiletmezdi. Hemen her şeye "tamam,evet,olur" derdi. Ateş gözlerini kapatıp bir anda gelen fikirle sırıtarak açmıştı. "Olur bebeğim ama ben yatın küçük Ateşler yapmak istiyorum." Demişti. Mila gözlerini açarak "ya Ateş çıkarcısın sen. Fırsat kolluyorsun resmen." Diyerek yatağın üstündeki örtüyü açıp girmeyi planlayarak örtüyü kaldırır ama Ateş arkasından sarılarak onu durdurur ve önüne döndürerek bir elini beline bir elini yüzüne yerleştirir. "Ama bebeğim napayım doyamıyorum sana bir tek seni istiyor bir tek seninle çocuk yapmak istiyorum. Başkasından mı yapmam gerek?" Mila Ateşin göğsüne kendi için sert ama Ateş için hiç bir işe yaramayan yumruklar atmıştı. "Hele öyle bir şey yap seni öldürürüm Ateş. Yemin ediyorum seni parçalarım." Ateş gülerek. "Böyle vurarak mı? Hem sen değil misin istemeyen? Ben küçük Ateşler istiyorum. Hem küçük Ateşler ve küçük Milalar yapsak güzel olmaz mı? Ayrıca kırıldım ben senden başka kimseyle çocuk yapmam." Mila gülerek Ateşin gözlerine bakar. "Bebeğim." Ellerini Ateşin yüzüne koyarak. " Sen merak etme aşkım. Biz yapıcaz Ateşler ve Milalar ama hemen yarın olmaz ki. Önce bir evlenelim. Hem bende senden çocuk yapmak isterim. Bizim. İkimizin. Aşkımızın yumurcakları olacak onlar. Evimizin neşesi olacak. Hem biliyorum sen benden başkasından çocuk yapmazsın. Sen benden başkasına gözünün ucuyla bakmazsın ben bunu iyi biliyorum sadece öylesine söylüyorum. Senin gibi." Son cümleye vurgu yaparak söylemişti. Ateş son cümleye kadar Mila nın gözlerine baktı. Hemde o kadar güzel baktı ki. Mila nın kelimelerinde, sözlerinde, sesinde yeniden doğdu sanki. Yeniden aşık oldu sanki ona. Son cümlesini duyduğu gibi kahkaha attı. Tabi sessiz bir kahkahaydı. Sonuç olarak yataklarında küçük bir kız çocuğu uyuyordu.
Ateş ve Mila yataklarına girip uyumuşlardı ama o sırada küçük kız uyanmıştı. Daha doğrusu hiç uyumamıştı ki. Hemen banyoya gidip telefonundan birine Ateş le Milanın arasında geçen konuşmanın ses kaydını atmıştı. Daha sonra odadan çıkıp sessizce diğer odalara ses kayıt cihazı yerleştirip kapıyı açmıştı. Dışerıyı kontrol ederek çıktı. Arka bahçedeki çalılıkların ardından merdiven çıkartıp duvara yaslayarak yukarı tırmandı. Ardından duvarın ardında bir yüz belirdi. Ateşin ezeli düşmanı. Kızı kucağına alarak "aferin sana iyi iş çıkardın şimdi tekrar geri döndüğünde isminin öykü olduğunu söyliycekain. Anne adın Melek baba adın Adnan. Okey." Kız başını sallayarak "Okey." Dedi. Adam onu tekrardan duvarın üstüne koydu ve "abin ve ya ablan yok. Kardeşin vardı ama oda yıllar önce öldü. Bu senin kimliğin. Neden sende derseler hep cebinde taşıyorsun. Ateş inanmiycak ama seni araştırdığında anliycak doğru olduğunu." Kız "peki benim bu işten kârım ne?" Küçük olmasına rağmen kârını düşünüyordu. Ailesi yoksuldu. Adam "merak etme en büyük kârı sen elde edeceksin." Kız tamam anlamında başını sallayıp duvarın oradaki merdivenden iner. Merdiveni tekrar aynı yere koyarak odaya geri çıkar. Yatağa yatıp kendini uykunun kollarına teslim eder.
Sabah olduğunda kızlar uyanmış kahvaltı hazırlıyorlardı. Savaş uyanıp mutfağa geldiğinde "oh be kızlar yine döktürmüşsünüz." Diyip eliyle tam patatesler den bir tane alacakken Lale eline vurup. "Sofrada der." Savaş burun kıvırarak "sanada günaydın güzelim." Der. Lale de "hıhı günaydın." Lale ona triplenmişti. Resmen uyandığı gibi sadece yemek yemeye kalkışmıştı ve bunu Savaş anlamıştı. Belinden sarılıp boynunu öper. "oy benim güzel sevgilim. Mis kokulum." Lale kıkırdayarak "tamam Savaş bırak." Diyip önünü dönmüştü. Yanağına bir öpücük kondurup. "Tamam tamam affettim zaten kıyamıyorum sana" demişti. Savaşta "bende sana." Diyip burnuna öpücük kondurur. Lena "Ayıp ama olan var olmayan var." Diyince Mert mutfağın kapısından. "Senin var güzelim bırak olmayanlar dert etsin bunu dimi." Lena gülerek "haklısın benim birtanem var." Demişti. Mert Lena nın yanağından makas alıp alnına öpücük kondurmuştu. " Günaydın bebeğim." Lena da aynı şekilde yanağından makas alıp yanağını öpüp. "Günaydın günaydında hayırdır bu kız benim helalimdir imajımı veriyorsun?" Diye sorup gülmüştü. O sırada Barış mutfağa "Açımmm!" Diyerek girer. Kumsal göz devirerek işine devam ederken Barış. "Benim sevgilim nere kalbim açlıktan ciğerlerimi yiyecek kan pompalamıycak benim acilen onu öpmem lazım." Diyerek Kumsalın yanına gider. "Heh buldum seni aşkım vallaha kalbim sensizliğe az daha dayanamiycak tı." Kumsla gülerek "ya salak. Bende sandım ki-" Barış sözünü keserek devam eder. "Sende sandın ki midem aç. Evet midem aç olabilir ama şuan kalbim daha çok aç. Önce kalbim bir doysun"diyerek yüzünün dudakları hariç her yerini ölmüştü. (Sabah sabah bu ne enerji abi.) "Günaydın Kumsalımmm." Diyerek tekrardan burnundan öpmüştü. "Günaydın aşkım." Diyerekten de Kumsal Barışın dudakları hariç her yerini öpmüştü. Mila onlara gülerek bakıyordu. "Eee bizim kas yığını koca oğlan nerde? Uyanmadı mı daha?" Ateşten bahseden Barışa Savaş göz devirip "Ateş seni öldürecek. Ondan böyle bahsetmen hişuna gitmiyo." O sırada Mila "ama haklı." Deyince Ateşte mutfağa girip "bakıyorumda küçük hanım sizde bizi sattınız." Demişti. Mila dudaklarını büzerek " ama kaslısın yalan mı?" Demişti. Ateş sırıtarak "haklısın ama büzme şu güzel dudaklarını" dudaklrına küçük bir buse kondurarak. "Günaydın Hayatım. Nefes alma sebebim." Milada gülerek "günaydın aşkım. Sevgilim. Bir tanem." Demişti. Ateş diğerlerinden daha farklıydı. Onların yanında öpebilirdi sevgilisini. Ama onlar öpmezdi. Özelimiz derdi. Haklılardı ama Ateş özelin yatakta olduğunu düşünüyordu. Sonuç olarak Mila onun sevgilisi ve bunu kimseden sakınmıyordu. Saklamıyordu...
Devam edecek canlarım... Sizlerin destekleri için teşekkur ederim... Bugünlük bu kadar dı. Diğer bölûm bir aksilik çıkmazsa çarşamba günü... Muuaahh😘 babays...