16.BÖLÜM: ❝EV❞

79 33 142
                                    

Selam bebek ruhlarım. ^^

Ruh Güncellemesi: Nisan bizim için güzel bir ay olsun. 🌸

Lütfen oy ve yorumlarınızla hikayemizi parlatalım, hak edeceği güzel bir yere taşıyalım. 🤍🎈

 🤍🎈

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

16.BÖLÜM

'EV'

O bir boşluktu ve sanki ben o boşlukta kendime yer açmaya çalışır gibiydim. Kalbimin çarpıntısı kulaklarımda çağlıyordu. Öyle hızlı çarpıyordu ki sesinden zihnimi duyamıyordum. Bir zaman sonra yok olacak bedeni hemen dibimdeydi, ağır ağır nefesleniyordu. Ona bakarken ne hissetmem gerektiğini bilmiyordum ama hissettiğim bir şey vardı ki onun önüne geçemiyordum. Gözlerinde kayıp zamanlar vardı, ruhum oradaydı.

"Yanılıyorsun," dedim içten bir sesle yutkunarak. "Mutlu anıların ruhların kendi kaderlerinde saklandığını söyledin. Seni hatırlayacağım." Gözlerimi gözlerinin derinlerine sakladım. "Böyle baktığını hatırlayacağım, kaşlarını nasıl çattığını hatırlayacağım, her defasında yanıma geldiğini hatırlayacağım..." Elimi çekingence yanağımdaki eline uzatarak tuttum. Bence bir his bir insanın ömrünün sonuna kadar ona eşlik ederdi. "Bunu hatırlayacağım." Hüzünlü bir ifadeyle bir kez daha yutkundum. "Sandığın gibi hiç unutmayacağım, yanılıyorsun." Bir an öyle olmasını diler gibi baktı, belki de ben yanıldım. "Otuz yıl sonra bile karşılaştığımızda ne olursa olsun seni hatırlayacağım." Gülümsedi, sahte bir tebessümdü. Bunu sağa kıvrılan dudaklarının gömüldüğü boşluktan bile anlayabiliyordum. Yanağımdaki elini indirerek aramızdaki teması kestikten sonra elini cebine yerleştirdi.

"Birinin beni hatırlaması güzel olurdu..." İmkansız bir hayali mırıldanır gibi çıkan sesindeki hüznü hissettim.

"Bana inanmıyorsun ama otuz yıl sonra bile aynı bencillikle beni kurtarmanı bekleyeceğim." Başını sallayarak yüzüne bulaşan havayı dağıtmaya çalışıp dalgaya vurdu.

"Elli yedi yaşında hâlâ bencil bir Bayan Yalvaran mı olacaksın? Ah, hayır, kesinlikle birbirimizi tanımamalıyız. Sadece beni görmezden gel ve yanımdan geç git." Burukça gülümsedim. Onunla tanışalı az oluyordu ama basit bir hareketinden bile ne yapmaya çalıştığını görebiliyordum.

"Bir sonraki otuz yaşında artık benim ruhumun kaderi olmayacaksın değil mi?" Uzun uzun gözlerime baktı ama cevap vermedi. Çoktan cevabı aldığımı hissediyordum. Tuhaf ama güçlü bir acı hissiyle dolup taşmıştım, içimdeki ağlama isteğiyle savaş veriyordum. Acının verdiği sinirle elimi indirerek göğsüne çarptım. "Sürekli mutlu yaşamam gerektiğini söyleyip durdun, bana mutlu anılar borçlusun! Mutlu olmama yardım etmeden bir yere gidemezsin!" Islanan gözlerimi ondan kaçırarak saklamaya çalıştım. "Eğer ruhumun kaderiysen bu saatten sonra mutlu anılar biriktirmem için elinden geleni yap!"

RUH KADERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin