❝Efsaneye göre kaderini terk edenlerin bütün anları küle döner, küle döndüğü yerde ise kader çiçeği açarmış. Öyle ki bu çiçek sonsuza dek, kaderini terk eden ruhun kaderini taşımakla cezalandırılmış. Kırmızı kaderleri göğe yükselen bu ruhların yaşam...
Lütfen oy ve yorumlarınızla hikayemizi parlatalım, hak edeceği güzel bir yere taşıyalım. 🤍
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
5.BÖLÜM
'BAZEN İNSANLAR DA YAPRAK DÖKER'
Kader çiçeği.
"Kefen!" diye bağırdım dizlerimin üstünde telaşlı bir şekilde etrafıma bakınarak. "Kefen!" Çiçeğin açar açmaz boynu bükülmüş, yaprakları aşağıya doğru sarkmış, rengi solmuştu. Fakat daha da ötesi içimde derin bir nefes almışım gibi bir boşluk vardı. Elimi kaldırıp kalbimin üstüne koydum. Sanki orayı sıkan, daraltan bir his yanıp kül olarak yok olmuştu. Kefen'i arayan bakışlarımla endişeyle ayağa kalktığım gibi beni geçen sefer götürdüğü tarafa doğru koşmaya başladığımda daha henüz girişindeyken ayaklarım durmak zorunda kaldı. Yol boyunca dolu dolan olan kader çiçeklerinin hepsinin boynu bükülmüş, solmuştu. Daha geçen sefer geldiğimde hepsinin capcanlı olduğundan adım kadar emindim. Hatta öyle ki hepsi ışıl ışıl parlıyorlardı. Fakat şimdi hepsi kötü bir kader gibi solup gitmiş, yaprakları ayaklarına diz çöker gibi aşağıya sarkmıştı.
Etrafıma attığım şaşkın bakışlarla ayaklarımı sürüyerek ağır adımlarla ilerlerken kalbim korkuyla kanatlanıyordu. Kimilerinin yapraklarının tıpkı birer gözyaşı gibi aralıklı olarak yere düştüğünü gördüğümde ayaklarım bir kez daha durdu. Kalbimde bir ağırlık hissettim. Gözlerimde anlamsız bir doluluk oluşurken hislerimden bağımsız ikisinden de birer damla yaş süzüldü.
"Tek yaprak döken çiçekler olmasa gerek." Yaşlı bir ses uzaklardan kulağıma çalındığında irkilerek sesin geldiği tarafa döndüm. Yaşlı adam biraz uzağımda, diğer tarafta kalan çiçeklerden birinin başında sırtı bana dönük bir şekilde dikiliyordu. Bana bakmıyordu ama beni gördüğü aşikardı. Sırtındaki kamburuyla öne eğilmiş bir şekilde çiçeğe sokulmuş görünüyordu. Elimin tersiyle anlamsız akan bu gözyaşlarımı hızlı bir biçimde silerek tamamen yaşlı adama döndüm.
"Kefen," dedim boğuklaşmış sesimle. "Onun nerede olduğunu biliyor musunuz acaba?" Yaşlı adam bir süre hareketsiz kalarak öylece durmaya devam etti. Kararsız bir şekilde hareketlenerek yavaşça ona doğru yürüdüm. İyice yaşlı adamın dibine kadar geldiğimde boynu bükük kader çiçeklerinin yapraklarını birer birer kopardığını gördüm.
"İşte böyle," dedi nazik bir hareketle yaprağı dikkatlice kökünden ayırırken. "Dikkatli davranmalısın ki kökü incinmesin." Kırış kırış olmuş olan buruşuk elindeki çok da düzgün olmayan parmaklarını yaradılışına tezatla kusursuz bir biçimde kullanıyordu. Bütün duygularım birbirine girmişti. Gözlerimi sağında kalan çiçeklere çevirdiğimde hepsinin yapraklarının benzer şekilde koparıldıklarını gördüm.